Diz kireçlenmesini hafife almayın

Uzmanlar, diz kireçlenmesi rahatsızlığının toplumdaki en büyük özürlülük sebebi olduğunu söyleyerek, bu hastalığa yakalanan bireylerin bol bol egzersiz yapması gerektiği ve yapılan her egzersizin doğru olmadığı konusunda uyarıyor.

Uzmanlar, diz kireçlenmesi rahatsızlığının toplumdaki en büyük özürlülük sebebi olduğunu söyleyerek, bu hastalığa yakalanan bireylerin bol bol egzersiz yapması gerektiği ve yapılan her egzersizin doğru olmadığı konusunda uyarıyor.

Medicana Konya Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Sinan Bağçacı ve Fizyoterapist Ferhat Yasavul, diz kireçlenmesi rahatsızlığıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Sinan Bağçacı, diz kireçlenmesi rahatsızlığında ilk başta ağrı ortaya çıktığını belirterek, "Daha sonra belli bir kıkırdak hasarı, menüsküs, oradaki ön çapraz, arka çapraz ve yan bağların yıpranmasıyla birlikte diz içerisinde yürüme güçlüğü, merdiven çıkarken zorlanma, daha sonra dizüstü gelmeye zorlanma, çömelme, bağdaş kurma gibi aktiviteleri yapamama, belli bir seviyeyi geçtikten sonra artık dizin üzerine yük binmeye başladığı zaman dizin iç kısmında eklem aralığının daralmasıyla birlikte düz yolda yürürken dahi zorlanmayla karakterize bir durumdur. Diz kireçlenmesi toplumdaki en önemli özürlülük sebebidir, özellikle 65 yaş üstü insanlarda. Dünya üzerindeki tüm popülasyonu kapsayan en önemli özürlülük nedeni diz kireçlenmesidir" dedi.

"38 yaş üstü insanlarda daha fazla görüyoruz"

Diz kireçlenmesinin birçok nedeni olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Bağçacı, genetik, ırk, sosyoekonomik faktörler, cinsiyet gibi faktörlerin önemli olduğunu ve bu rahatsızlığı özellikle kadınlarda biraz daha fazla gördüklerini dile getirdi. Diz kireçlenmesinde kilonun çok büyük etkisi olduğunu bildiklerini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Bağçacı, "Başımızın üzerine bir yük koyduğumuz zaman 1 kilogramlık bir yükün dizin iç kısmına 7 kilogram olarak yansıdığını söyleyebiliriz. Diz kireçlenmesi genellikle bizim klinik pratiğimizde 38 yaş üstü insanlarda daha fazla görüyoruz. 38 yaş altında gördüğümüz hastalarda genellikle ikinci bir neden araştırmak gerekir. Klinik olarak şüpheleniyoruz. Hastanın dizi ağrıyor, aktivite sırasında ağrıdığından bahseder hasta. İstirahatle iyileştiğini söyler. Başlangıçta bu şekildedir ama belli bir seviyeden sonra kireçlenme iyice ilerledikten sonra hem istirahatte hem aktivitede ağrı duyar. Dizinde elimize gelen kaba kireç parçaları olabilir. Dizin iç kısmında yağ dokuda şişlik görebiliriz. Dizde eklem hareket açıklığında kısıtlanmaları görebiliriz. Hatta yürüdüğü zaman dizinde sabit tutamama, dizinin yaylanması şeklinde şikayetler ve muayene bulguları görebiliriz hastaların. Bazen ara ara diz eklemi içerisindeki sıvının şiştiği dönemler de olabilir. Kireçlenme neticesinde bozulması nedeniyle eklem içi sıvının arttığını da tespit edebiliriz" şeklinde konuştu.

Diz kireçlenmesinin genellikle soğuğun çok fazla iyi gelmediği bir hastalık olduğunu belirten Bağçacı, "Sıcak iyi gelir. Sıcağın iyi gelmesinin sebebi de kıkırdak dokunun ısınması, kolajen dokunun elastike sağlaması sıcakla birlikte. Soğuğun ve puslu havalar ya da nemli havalarda artış göstermesi kıkırdağın bu tür havalarda yumuşama göstererek ağrıyı daha fazla duyurmasıyla ilişkili. Bu nedenle kış aylarında önlem olarak bu hastaların kireçlenmesi varsa eğer kilo vermeleri, çok fazla diz üstü gelme, çömelme, bağdaş kurma, merdiven inip çıkma yapmamaları, yıpratmamaları ve eğer hastalığın evresi haldeyse ona göre bize geldikleri zaman mutlaka medikal tedavi, gerekirse lokal eklem içi enjeksiyonlar, PRP olabilir, proloterapi olabilir, mezoterapi olabilir ya da karın yağ dokusundan aldığımız bir takım kök hücre benzeri enjeksiyonlar yapabiliriz" ifadelerini kullandı.

"Bizim asıl hedeflediğimiz şey bir dizi ameliyattan kurtarmak"

Diz kireçlenmelerinde, diz yaralanmalarında uzman hekimlerle birlikte tanıyı koyduktan sonra yaptıkları tedaviler hakkında bilgi veren Fizyoterapist Ferhat Yasavul ise, bu tedavilerin ilk önce klasik fizik tedavi işlemleriyle başladığını kaydetti. Tanının akabinde eğer bir yırtıksa, bir menüsküsse, MR sonuçlarına göre yırtık sonuçlarına göre tedavi şekillerini ve tedavi protokollerini uyguladıklarını belirten Yasavul, "Bunlar nelerdir? Tedavi protokollerinin içinde baştaki protokol dediğimiz egzersiz yöntemlerimiz. Bu egzersizlerimizde hastayla birebir çalışıyoruz birlikte. Sonrasında kuru iğneleme tedavisi yapıyoruz, bandajlama uygulamalarını yapıyoruz. Dizin önemine göre, durumuna göre, türlü hareketler, türlü şekillerde türlü tedavi protokollerinde uygulamalar yapıyoruz. Ama bizim asıl hedeflediğimiz şey bir dizi ameliyattan kurtarmak. Nasıl kurtarabiliriz noktasında çalışıyoruz biz hekimlerle koordineli bir şekilde. Ama eğer bir dizin kireçlenmesi çok aşırıysa, kıkırdak yapıda bir sorun varsa, menüsküs yırtıklarındaki evre dediğimiz o son evreye yaklaşmışsa ameliyattan sonra hastalarımıza daha çok yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ameliyattan sonraki fizik tedavinin önemi çok daha önemli, çok daha verimli olacağını düşünüyoruz ve bu şekilde çalışmalarımızı yapıyoruz" diye konuştu.

"Her türlü hareket iyi değildir"

Bireylerde spor salonlarına gittikleri zaman her türlü hareketin iyi geleceği anlamını taşıyan bilinçsiz bir düşünce olduğuna vurgu yapan Fizyoterapist Yasavul, "Her türlü hareket iyi değildir, bir kere ondan bahsedelim. Koşu bandında saatlerini harcayanlar var. Bu kesinlikle diz sağlığı için çok zararlı bir aktivite. Kesinlikle kışın spor salonlarına tıkılıp bu koşu bantlarının üzerinde vakit geçirmemelerini, bilinçli bir spor yapmalarını ve muhakkak bir fizyoterapiste, fizik tedavi hekimine danışarak egzersiz programını oluşturmalarını önemle rica ediyoruz biz" ifadelerini kullandı.

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ