Diyette Yoksunluk sendromu

Diyet yaparken "Ya hep, ya hiç" tarzı düşüncelerin insanları öfkeye ittiğine dikkat çeken Banu Kazanç, "Bir dilim pasta da yiyebilirsiniz ama üzerine 20 dakika yürümeniz gerekir" diyor

Kendilerini diyete harfiyen uymak zorunda hissedenlerin, en küçük bir sapmada suçluluk duygusu ile daha fazla yediklerini belirten Diyet Uzmanı Banu Kazanç; diyetlerin bırakılmaması için özel önerilerini sıraladı...

YARISI DOLU!
Diyet listelerinize uymaya çalışın ama mükemmel olmak zorunda değilsiniz, daima bardağın yarısının dolu olduğu algısı ile hareket etmelisiniz.
"Ya hep, ya hiç" tarzı düşünceler, insanları öfkeye iter. Pozitif düşünce tarzını kullanan kişiler ise bu duygularla daha kolay baş eder.
Bir dilim pasta yediğinizde o gün her gün yürüdüğünüz süreden 20 dakika daha fazla yürürseniz; suçluluk duymazsınız!

'ARTIK PARTİSİ'
Restorana gittiğinizde tabağınızdakilerin tamamını yiyemezseniz, paketletip evinize götürebilirsiniz. Evde bir davet verdiğinizde artan yemekleri değerlendirmek için de ertesi gün hemen alternatif bir parti düzenleyin. 'Artık partisi' sayesinde elinizde kalan yemekler ziyan olmasın diye onları yemek zorunda kalmazsınız.
Diyet sürecinde sık sık tartılmayın. Haftada bir gün tartılmanız yeterli olur. Kilo konusunda aşırı kaygılar yaşamak ise sizi ister istemez gerilime itecektir. Başaracağınıza inanmalısınız. Olumlu düşünceler, diyet yaparken başarıyı beraberinde getirir.

PORSİYON HESABI
Diyet yaparken açlıktan ölmeniz gerekmez! Aksine açlık, diyet yaparken en büyük düşmanınızdır.
Çok sık olmamak kaydıyla yasak diye nitelenen yiyeceklerden de küçük porsiyonlarla tüketebilirsiniz. Porsiyon kontrolü birinci önceliğiniz olmalıdır.
Çoğu insan, diyet yaptığı dönemde kızartma, makarna ya da tatlıdan uzak durması gerektiğini düşünür. Bu düşünce sonucunda vücudun algıladığı, yoksunluk sendromu ise diyetinizi bırakmanıza nedeni olur!


KORUMA PROGRAMIYLA VÜCUDUNUZU ALIŞTIRIN
Kilo verenler ve verdikleri kiloda kalmak isteyenler "Hep diyet yapmak zorunda mıyız?" diye sorar. Bu sorunun cevabı "Tabii ki hayır!" Kilo verdikten sonra, 'kilo koruma programını' da öğrenip uygulamak zorundasınız. Böylece yavaş yavaş daha fazla kalori alacak vücudunuz yeni yeme şekline adapte olacak ve kilo almayacaksınız!

İKİ LİTRE SUYA DEVAM
Koruma programı sürecinde yine az ve sık beslenmeye devam etmeli; her şeyden önemlisi su tüketiminizin iki litrenin altına düşmemesine dikkat etmelisiniz. Öğün atlamak ve kahvaltı etmeden güne başlamak yok!
Pişirme yöntemlerine de azami özeni göstermelisiniz. Yemeklerde kızartmalar yerine ızgara, fırında ve buğulama olarak pişirmeyi tercih etmelisiniz.
Kilo koruma programının can alıcı noktası ise kişilerin harcadığı enerji ile uyumlu kalori alması esasına dayanır. Kilosunu korumayı öğrenme sürecinde olan kişilerin günlük tükettikleri besin miktarı, orantılı olarak artırılır.

 

 

KARBONHİDRAT ÖĞLEN SERBEST
Pizza, pilav, pasta, börek, kek gibi kalorisi yüksek olan basit karbonhidratları yaşantınızdan çıkarmadan dengeli olarak yiyebilirsiniz.
Karbonhidratlı besinleri, haftada iki gün öğlen öğününde tüketebilirsiniz. Sütlü tatlıları yemenin ideal saati ise 16.00 ile 17.00 arasıdır. Bu saatlerde tatlı yerseniz akşam, sebze ve et veya sebze ve yoğurt ile dengelemelisiniz. Öğlen pizza yediyseniz akşamüstü meyve yiyebilirsiniz.

ALKOLÜ FAZLA KAÇIRINCA ERTESİ GÜN PROTEİN ALIN
2 kilo gibi hafif bir artışın önüne geçmeniz mümkün. Bir hafta boyunca tek besine dayalı beslenerek ya da sadece sebze-ekmek-meyve veya et-salata-yoğurt ağırlıklı yiyecekleri kombine ederek kilonuzdaki fazlalıktan kurtulabilirsiniz.
Alkolü fazla kaçırdığınız dönemlerde ise Omega 3, potasyum ve su miktarını artırırsanız, toksinlerin etkisinden daha çabuk kurtulursunuz. Potasyum ise kaybettiğiniz elektrolitlerin yerine konulmasını sağlayarak vücut sıvılarını dengeler. C vitamini içeren yiyecekler ve balık ağırlıklı beslenme şekli ile alkol kısa zamanda vücuttan atılır.

DUYGULARI DOYURMAK AÇLIĞI YENMEKTEN ZOR
Her kısıtlama dönemi sonrasında, iştahınızın önüne geçemez ve yeme atakları yaşarsınız. Sonucunda ise verdiğiniz kiloların üstüne birkaç kilo ekleyerek yine başa dönersiniz. Bu noktada duygularımızı doyurmanız gerekir. Bu ise karnınızın doymasından daha zor bir eylemdir. Düşünceleriniz size pek çok tuzak kurabilir.
İnsan psikolojisinin kendini bir şeylere inandırma, kolaylıkla kandırabilme yeteneği vardır. Başkalarına çok sıkı diyet uyguladığınızı söyler, tüm ikramlara yiğitçe "Hayır" der, yalnız kaldığınızda ise iradenize yenilebilirsiniz. Ağzınıza attığınız her lokmanın bir kalorisi olduğunu ve diyetinizi sabote ettiğini unutmayın!

ÇOK TELAŞLANMAYIN! HEMEN KİLO ALMAZSINIZ
Danışanlarıma diyet sonrası için tavsiyem her zaman şöyle olur: "Ne siyah, ne beyaz! Beslenme renginiz gri olacak... Aşırı sınırlama yok ama siz de eski beslenme tarzınıza dönmeyeceksiniz..."
Diyelim ki bir davete katıldınız ve sevdiğiniz yemekleri görünce kendini tutamayıp aşırı yediniz... Telaşlanmayın; hemen kilo almazsınız! Bunu önlemenin de sihirli bir formülü var. Ertesi gün, su miktarını artırıp iki öğün de protein yerseniz aldığınız kaloriler yağa dönüşmeden atılır.


ESRA TÜZÜN

Manşetler

DUYURU-4