Diyette kilo aldım

Ünlüler obeziteden nasıl korunuyor? Dr. İsmail Ağar sordu onlar anlattı...

Genç oyuncu Ceren Benderlioğlu doktora danışmadan yapılan diyetin geri dönüşü olmayan sağlık problemlerine neden olacağı görüşünde. Benderlioğlu, “Evlendikten sonra hızla kilo aldım, kafama göre iki üç kez diyet yaptım. Sağlık kontrollerim sırasında demir eksikliğim olduğu ortaya çıktı, kilo alma nedenim de demir eksikliği imiş!” diyor.

-Çocukken kilolu muydun?

Değildim. Çok zayıf bir çocuk olduğum için bir dönem ailem arkamdam yemem için koşuştururdu, ama ergenlikten sonra kilo almaya başlayınca, yemek yememem konusunda uyarıldım sürekli...

- Kilolu olmanın sana getirdiği yükler ya da olumsuzluklar neler oldu?

Ben kilo aldığımda doğal olarak pasifleşirim. Giyinmekten sosyal olmaktan kaçar ve hiç zevk almam, özgüvenim düşer. Beslenme konusunda herkesin ağzından hep bir şeyler çıkar şu diyet, bu hap vs. diye halbuki çok yanlış. Doğru olanı vücudumuzu tanıdığımız için kendimiz ve bu konuda ihtisas yapmış doktorlarımız bilir. Diyet doktor kontrolünde olmalı

- Kilo almaya başladıktan sonra diyete yöneldin mi

Başladım. Ancak bir şeyi çok iyi öğrendim; Doktorlara danışmadan yapılan her diyet ve yine doktor kontrolünde olmadan içilen her hap bizi geri dönüşü olmayan sağlık problemleri ve aşrı kilolarla baş başa bırakabilir. Mesela ben evlendikten sonra hiç alışık olmadığım bir hızda kilo almaya ve şişmeye başladım. Kafama göre iki üç kez diyet yaptım. Fakat düzenli sağlık kontrollerim sırasında demir eksikliğim olduğu ortaya çıktı. Kilo alma nedenim buymuş. Düzenli kontrollerime gitmeseydim kanımdaki demir oranının eksikliğinden ve bu yüzden kilo aldığımdan bihaber abuk subuk diyetlere ydevam edecektim.

Kendimden daha çok sevdiğim eşim için evde düzenli beslenme alışkanlığı oluşturdum

- Evlilikle birlikte sofra düzeni ve beslenme şeklinizde değişiklik oldu mu?

Evlendikten sonra kendimden çok sevdiğim eşimin beslenmesi için bir düzen kurdum. Yalnız yaşarken insan çok dikkat etmiyor, düzenli ve sağlıklı beslenmeye.

- Kaçamaklarınız oluyor mu ?

Kaçamaklarım illa ki var. Mesela kimse beni çikolata yemekten vazgeçiremez:) şaka bir yana hayatımda çikolata dışında kötü bir alışkanlığım yok diyebilirim, alkol kullanmam cips gibi yağlı yiyecekler yemem kolayı kırk yılın başı içerim asla spor yapmadan duramam.

Hamur işine düşkün milletiz

- “Zaten etine dolgun bir yapımız var. Rahatına düşkün bir toplumuz...

“Saatlerce yemek yapmak yerine, yemeğin hazır hale gelmesini bekliyoruz...”

Ceren Benderlioğlu toplumun kilo ortalamasındaki artışı böyle değerlendiriyor. “Hamur işine yağlı yemeklere düşkünüz, bir de çağın fastfood tembelliği yerleşince şişmanlık kaçınılmaz hale geldi” diyen ünlü oyuncu doğayla iç içe bir aileden gelmenin avantajını yaşadığını söylüyor.

ŞiŞMANLIK KADAR SIFIR BEDENE İNMEYE ÇALIŞMAK DA HASTALIK

- Şişmanlık senin için ne anlam taşıyor? Ne düşünüyorsun bu konuda?

Şişmanlık insanı yavaşlatıyor, hantallaştırıyor. Şişmanlık bir hastalık ama aşırı zayıf, çöp gibi sıfır bedene inmeye ve bu uğurda hiçbir şey yememeye çalışmak da bir hastalık. Sağlıklı olan ideal kiloda olmak. İnsana daha hareketli rahat bir yaşam sunuyor. Öte yandan daha fazla özgüven veriyor. Aşırı kiloluysanız, sorunun çözümü istekte yatıyor. Yeter ki zayıflamak isteyin, karar verin ve en yakınınızdaki sağlık kurumuna gidip yardım isteyin. Spor yapın, hareket edin. Ama önce isteyin, yeter ki isteyin, göreceksiniz irade her şeyi yeniyor.

Annem her hafta sağdığı sütten çeşit çeşit peynir ve yoğurt yapar

- Ceren’e çocukluğundaki sofraları ve günümüze kadar nelerin değiştiğini soruyorum, anlatıyor:

“Biz asla sabah kahvaltılarını ve akşam yemeklerini aksatmayan bir aileyiz ve bu hep böyleydi. Salatasız sofraya oturmazdık, pırasadan enginara kadar her zaman zeytinyağlı birkaç yemek dolapta kesin olurdu. Annem ve anneannem sağ olsun hâlâ yazın kendi bahçelerinde yetiştirdikleri domatesten konserve yaparlar, çeşit çeşit turşu kurarlar. Ailemin İstanbul’a yakın bir yerde küçük bir çiftlikleri var, annem her hafta sağdığı sütten çeşit çeşit peynirini yoğurdunu tereyağını kendi yapar, kendi kovanları var, oradan ballar gelir zaten yemeğe düşkün olduğumuz için şehir dışından da sürekli alışveriş yaparız. Ayvalıktan zeytin, zeytinyağı, Amasya’dan sirke, elma, doğal olan her şeyi severiz aile olarak.

Şöyle neler değişti diye düşünürseniz aslında neler değişmedi diye düşünmek gerektiğini anlıyorsunuz. Eskiden pazar kültürü vardı. Taze sebzeler, meyveler, annemler turşular kurardı, reçeller yapardı, tereyağını, balı, peyniri doğal yerdik. Sebze meyve hormonsuzdu. Domatesin tadı, kokusu başkaydı yemek yerken keyif alırdınız. Toprağın kokusunu duyardınız. Şimdilerde bunları bulmak o kadar zorlaştı ki! Her şey pakette, fabrikasyon, kanserojen hormonlu, katkı maddeli.”

Çocuklara şekeri çikolatayı rüşvet olarak vermemek lazım

A rtık aileler çocuklarına yemek yedirebilmek için şeker ya da çikolatayı rüşvet veriyor, ama farkında olmadıkları şey, çocuklar anne babalarını çok ciddi anlamda kullanır ve bunu biz yaparız. Çocuk ne isterse istesin, onun karşısında iradeli olmak zorundayız. Zeytinyağlı, etli fark etmez insan vücuduna yararlı olan yiyecekleri sürekli masada bulundurmalı onları yemesi için de bahane göstermemeliyiz.

Eğer inat ediyor, yemiyorsa yemesin! İllaki acıkacak ve onları yemek zorunda kalacaktır; ‘doydum’ diyorsa doymuştur. Zorlamayın, rahat bırakın.
 

Manşetler

DUYURU-4