Diyetisyenlerden hekimlere: Herkes kendi işini yapsın!

Spor eğitmenlerinin, hekimlerin, kimyagerlerin, beslenme koçları ve hiçbir eğitimi olmayanların diyet vermesi diyetisyenleri isyan ettirdi.

Diyetisyen ve ilgili bölümlerde eğitim gören öğrenciler “Diyeti diyetisyen yazar” kampanyası başlattı. Toplantılar yapan, Twitter’de #diyetidiyetisyenyazar hashtang’i açan, Youtube’a videolar yükleyen diyetisyen ve diyetisyen adayları konuya dikkat çekmeye çalışıyor. Konuyla ilgili uzmanların görüşleri şöyle:   

İNSANLAR SAĞLIKLARINI HARCAYARAK BAŞKALARININ CEPLERİNİ DOLDURUYOR

Prof. Dr. Murat Baş (Acıbadem Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı):

Sağlığın temel belirleyicilerinden biri olan beslenme biliminin öneminin kavranmasına paralel olarak diyetisyenlerin haricinde farklı meslek gruplarının da konuya ilgisi arttı. Ancak söylediklerinin büyük bir kısmının beslenme bilimini temellerine dayandırılmadığı ve birbiriyle çeliştiği için kafa karışıklığına neden oluyor. “Diyeti Diyetisyen Yazar” kampanyasıyla duruma dikkat çekmek istiyoruz. Şu an hekimlerin, kimyagerlerin, spor eğitmenlerinin, mühendislerin veya hiçbir eğitimi olmayan kişilerin diyet verdiğini görmek mümkün. İşin anlaşılmaz tarafı şu ki insanlar sağlıklarını harcayarak başkalarının cebini dolduruyorlar. Ama unutulmaması gereken daha çok çalışarak paranızı yerine koyabilirsiniz ama bozulan sağlığınızı geri kazanmak o kadar da kolay olmayacaktır. Diyetisyen beslenme önerileri geliştirirken ve diyet tedavisi planlarken sağlık üzerine olan etkileriyle ilgili yeterli bilgiye sahip. Ancak bu eğitimi almayanlar sağlık ve beslenme bilimini doğru şekilde bir araya getiremediklerinden kısa vadede amaca hizmet etmiş gibi görünseler de uzun vadede bireyleri sağlığından edebiliyor. Pratikte bakıldığında da son dönemde popüler uygulamalardan kaynaklı ölümler, kalp yetmezlikleri, böbrek fonksiyonlarında ve kemik-kalsiyum dengesindeki bozukluklar gibi istenmeyen birçok sağlık problemlerini daha fazla görür ve duyar hale geldik.

DİYET YAZAN DOKTORA HİPOKRATI HATIRLATIRIM

Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu( Marmara Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı):

Bir diyetisyen mesleğinin 4 veya 5 yılını sadece beslenme ve gıda bilimleri, bir yılını da stajla geçiriyor. Üç yıl fizyoloji, anatomi, besin kimyası, mikrobiyolojisi, gıda teknolojisi dersleri alıyor. Bir yılı hastalık ve beslenme dersleriyle geçiyor, Son bir yılında da klinik staj yapıyor. Geçtiğimiz günlerde, medya medya gezen yaşlı bir kadıncağız (Canan Karatay) demiş ki ‘Diyetisyenler klinik bilmez, biz hekimler biliriz’. Biz kliniği öyle bir biliriz ki... Bir yıl sadece klinik yaparız. Mutlaka hastanelerde staj yaparız. Aslına bakarsanız biz diyetisyenler de tedaviyi, ilaçları biliriz. Ama haddimizi aşıp ‘Kolesterolün yüksekmiş gel ben sana anti-kolesterol ilacı yazayım’ demiyoruz. Halbuki bazı hekimler ‘Beslenme çok büyük bir sorun, ben de elimi atayım’ diyor. Ancak hekim olmak bu konuda ahkam kesmelerine yetmiyor. Hipokrat yemininin ilk kuralı zarar vermemek. Ancak önerdikleri beslenme modeliyle gut olan, kolesteroleri yükselen hastalar var, onlara zarar veriyorlar.

Dr. Ayhan Dağ (Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı):

Sizlerin de bildiği üzere diyetisyen olmadığı halde insanlara bilinçsizce beslenme önerilerinde bulunan, diyet veren çeşitli meslek grupları var. Bu kampanyanın amacı bu konuya dikkat çekmeyi amaçlıyordu ve amacına ulaştığını düşünüyorum.

Diyetisyenler dışında, hekimler içinde bir grup ki onlar kamuoyunun malumudur, spor eğitmenleri, ne idüğü belirsiz kendilerine yasam koçu diyen bir grup ve bu isten nemalanmak isteyen başka meslek grupları. İşletme egitimi almış, üstüne iki aylık bir sertifika programı yapmış insanlar diyet vermeye çalışıyor. Bu durum 6225 sayılı yasaya göre suç. Diyetisyenlik mesleğinin uhdesinde olan bu isleri yapanlara yasa 1 yildan3 yıla kadar hapis cezası, 200 günden 500 güne kadar adlı para cezası öngörmektedir. Biz Türkiye Diyetisyenler Derneği olarak bunlarla mücadeleyi hukuki olarak sürdürmektedir ve sürdürmeye devam edeceğiz.

Ehli olmayanların bu işi yapmalarının en büyük sakıncası insan sağlığını tehdit etmeleridir. Bundan 3-4 yıl önce bir genç kızımıza bir sağlıklı yaşam (!) kliniğinde 45 günde 15 kilo verdirmişlerdi ve genç kız ailesi onu ziyarete geldiğinde yaşamını kaybetmişti, son zamanlarda basında yer alan zayıflama ilaçları ile hayatını kaybeden vatandaşlarımız ise adli vaka olarak kaldılar.

Bu ise ilgi duyulmasının temel nedeni rant, pastadan pay alabilme kavgası.

TDD olarak yasal girişimlerimiz var, diyetisyen olmadığı halde diyetisyenlik yapanların bu ısı yapmasını sağlık bakanlığı aracılığı ile önlediğimiz olaylar. Somut tespitler ile bu isin ucunu bırakmayacağız.

Türkiye’de 4200 civarında diyetisyen var, bu sayı yetersiz.100 bin kisiye 5 diyetisyen düşüyor. AB ülkelerinde bu sayı 100 bin kisiye 16-24 arasında degismektedir.

2013-2014 eğitim öğretim yılında 41 üniversitenin beslenme ve diyetetik bölümlerine 2481 öğrenci girdi. Son dört yıldır her yıl giren öğrenci sayısı değişmektedir. Örneğin 2012-2013 eğitim öğretim yılında 1704 öğrenci girmişti. Dolayısıyla mezun sayıları her yıl artarak devam ediyor. Bu yıl (2014 Haziran) için 1000 mezun tahmin ediyoruz.

 

Mesude ERŞAN

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ