Diyabetik ayak hastalarına "Hiperbarik Oksijen" tedavisi

Antalya'daki Özel Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezi Sorumlu Müdürü Dr. Hasan Ali Nogay, Türkiye'de yaklaşık 400 bin diyabetik ayak hastalığı bulunduğunu,..

Antalya'daki Özel Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezi Sorumlu Müdürü Dr. Hasan Ali Nogay, Türkiye'de yaklaşık 400 bin diyabetik ayak hastalığı bulunduğunu, doğru tedavi uygulanmaması halinde bu hastaların yüzde 30 ile 60'ının uzuvlarını kaybedeceklerini bildirdi.

Dr. Hasan Ali Nogay, özel basınç odalarında yüzde 100 oksijen kullanılarak gerçekleştirilen hiparbarik oksijen tedavisi için kendilerine başvuran her 10 hastadan 8'inin diyabetli olduğunu kaydetti. Hiperbarik oksijen tedavisinde oksijenin ilaç olarak kullanıldığına dikkati çeken Nogay, ''Soluduğumuz havayı yüzde 100 oksijen haline getirip, kapalı bir sistem içinde hastalara maskeyle veriyoruz. Tedavi sırasında oksijen, kılcal damarlara kadar ulaşıyor. Hatta kılcal damar bittikten sonra da oksijen, difüzyonla sızarak daha ileriye kadar ulaşıyor'' dedi.

Bu sayede özellikle iyileşmeyen deri hastalıklarında olumlu yanıtlar aldıklarını ifade eden Nogay, diyabetin de başta ayaklar olmak üzere iyileşmeyen deri hastalıklarına neden olan bir rahatsızlık olduğunu anlattı. Nogay, diyabetli kişilerde duyu kaybı olduğunu, bu nedenle ayaklarında oluşan rahatsızlıkları, ağrılı durumları ve yaraları hissetmediklerini ifade etti. Basit bir ayakkabı vurması, tırnak batması, tırnak keserken yanlışlıkla deriyi kesme veya sıradan bir mantar enfeksiyonunun, ayak ve hatta bacağın kaybına neden olabildiğini vurgulayan Nogay, şöyle konuştu: ''Diyabetli hasta, duyu kaybı olduğu için ayağındaki yarasını ağrı olarak hissetmiyor ve oradaki kızarıklık, şişlik, akıntı, onu o kadar etkilemiyor. Örneğin his kaybı nedeniyle ayağına çivi batmış ancak bunu üç gün hissetmemiş hastalarım var. Diyabet sinirlere zarar verdiği için hasta ayağındaki problemi hissetmez ya da az hisseder. Görme kaybı da olduğu için yarasını göremez. Diyabetli kişilerde tırnak batması veya ayakkabı vurması 3-5 gün içinde farklı bir boyuta gelebilir. Hastanın şekeri kontrol altında değilse veya hasta anlayana kadar bu bölgeye mikroorganizma gelmişse, kişi ayağını bile kaybedebilir.'' dedi.

Nogay, hiberbarik oksijen tedavisi için kendilerine başvuran diyabetik ayak hastalarının yüzde 80'inin ileri aşamada olduğunu söyledi. ''Türkiye'de yaklaşık 400 bin diyabetik ayak var'' diyen Nogay, doğru tedavi yöntemleri kullanılmaması halinde bu hastaların yüzde 30 ile 60'ının uzuvlarını kaybedebileceklerine işaret etti. Ampütasyon (kol ve bacakların tamamen ya da kısmen cerrahi yöntemlerle kesilmesi) sonrası yaşam süresinin 2-3 yıl civarında olduğunu kaydeden Nogay, ''Ampütasyon da çoğunlukla tek ameliyatla kalmaz, ikinci, üçüncü müdahaleye ihtiyaç duyulur. Bu da o hastayı olumsuz etkileyen bir unsurdur'' diye konuştu.

Bazı durumlarda ampütasyonun da hastayı olumsuz etkileyebildiğine dikkati çeken Nogay, şöyle devam etti: ''Cerrah arkadaşımız diyabetik ayak hastalığıyla kendisine başvuran hastayı kontrolünde, 'Kangreni var, parmağı keseyim' dediğinde bir sonraki aşamada diz altından, sonra da bacağı kesme yoluna gidebiliyor. Sonrasında da üç kere ameliyat olmuş ancak tedavi olamamış hastalar bize geliyor. Çünkü cerrahi müdahalelerin erken yapılması bazı durumlarda hastalığın daha hızlı ilerlemesine neden olabiliyor. Hekimin, yara görünce 'temizleyelim' yaklaşımı şeker hastalarında ters etki yaratabiliyor. Cerrah doğru yaptığını düşünse de en küçük bir enfeksiyon durumunda vaka bir ileri aşamaya geçiyor. Burada öncelikli hedefin şekerin kontrol altına alınmasının olması lazım. Bu konuda da gerek hastalar, gerek yakınları ve gerekse hekimlerin bilinçlendirilmesi çok önemli.'' dedi.

Hiberbarik oksijen tedavisinde hastalara 40 gün ile 3 ay arasında değişen sürelerde, 25-30 seans uyguladıklarını anlatan Nogay, ''Hastanın 25-30 seanstan önce iyileşecek bir yarası varsa zaten bize ihtiyacı yok. Bir seans 60 dakika ile 2,5 saat arasında değişiyor'' dedi. Nogay, ileri aşamadaki diyabetik ayak hastalıklarının yüzde 80'inde başarılı olduklarını savundu.
 

Manşetler

DUYURU-4