Ceyda ERENOĞLU
İstanbul'da dünyanın önde gelen bilim adamlarının katıldığı ve Türkiye'nin dört yanından gelen uzman ve öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği "Metabolizma ve Yaşam" sempozyumunda tartışılan konular (başta diyabet ve obezite olmak üzere), kronik metabolik hastalıklara çözüm bulma yolunda umut verdi. Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, sempozyuma gösterilen ilgi, merak ve heyecanı, "Ben bugüne dek böyle şey görmedim. Sempozyuma ülkenin her yerinden çok sayıda; lisans, yüksek lisans, doktora ve doktora üstü öğrencilerinin katılımından çok etkilendim. Bundan çıkan sonuç, Türkiye'de bu tür girişimlerin ne kadar önemli olduğunun anlaşılmasıdır. Bu tür destekler bilim adına çok önemli" sözleriyle açıkladı.
Sağlık Editörümüz Ceyda Erenoğlu, Prof. Dr. Brian Kobilka ve Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil ile sempozyumda yer verilen metabolik hastalıklarla ilgili gelişmeleri değerlendirdi
SABRİ ÜLKER MERKEZİ
Bilindiği gibi bundan 1 yıl önce Harvard Üniversitesi Toplum Sağ- lığı Fakültesi'nde "Sabri Ülker Merkezi" kurulmuştu. Araştırmalarını Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil baş- kanlığında sürdüren bu merkezin 2 misyonu bulunuyor. Bunlardan ilki metabolik hastalıklara yönelik daha uzun soluklu projelere destek vermek, ikincisi de hem Harvard Üniversitesi'nde bulunan merkez içinde hem de Türkiye'de metabolik hastalıklar üzerinde çalışan bilim camiasından gençleri rol modelleriyle tanıştırıp eğiterek iletişimlerini daha güçlü hale getirmek. Sempozyum, katılımcıların dünyada bilimin nereye gittiğini fikir lideri bilim adamlarının sunumları sayesinde yıllar öncesinden öğrenme fırsatı bulmaları açısından da önemliydi.
NOBEL ÖDÜLLÜ TIP ADAMI
Sempozyumda en ilgi gören kişi, Prof. Dr. Brian Kobilka'ydı. 2012'de Kimya dalında Nobel Ödülü kazanan bilim adamı, aynı zamanda programın onur konuğu ve açılış konuşmacısıydı. Röportaj süremiz toplantının uzaması ve sonrasında çıkılacak toplu Boğaz turu nedeniyle çok kısalsa da Nobelli bir bilim adamıyla birlikte olmak bile güzeldi. Temel bilim alanında iğneyle kuyu kazan bu insanların sabır ve kararlılığı hayran olunmayacak gibi değil. Gelecekte sırlarını çözecekleri mekanizmalarla yeni nesil ilaçlar yaratılması, Prof. Dr. Brian Kobilka ve onun gibi bilim insanları sayesinde olacak. Peki, kısa sürede kendisiyle neler konuştuk... "Sempozyumda geniş bir yelpazede farklı konulara yer verilse de temel konu 'diyabet' ve 'obezite' oldu" diyor Kobilka. "Bu hastalıkların çözümlerine yakın mıyız?" soruma yanıtı: "Henüz bir çözüme ulaşmış olmasak da bu hastalıkların mekanizmalarını anlamada önemli bir mesafe aldığımızı düşünüyor, gelecekte çok daha umut verici bir noktada olacağımıza inanıyorum.
HÜCRENİN SIRRI
Nobel aldığımız çalışmamız devam ediyor. 'G proteinine bağlı reseptörler' adı verilen protein ailesini çalışıyoruz. Bu 800 üyeli bir aile. Vücudumuzdaki farklı organlar işleyebilmek için birbirleriyle iletişim kurmak zorunda. Bu iletişim nörotransmitter (nöronlar arasında veya bir nöron ile başka bir hücre arasında iletişimi sağlayan kimyasallar) hormonlar aracılığıyla yapılıyor. Onlar da bu mesajları bu aile aracılı- ğıyla taşıyor. Bu reseptörlerin (hücre dışındaki bir sinyali hücre içine taşı- yan bir protein) nasıl çalıştığıyla ilgili hala öğrenmemiz gereken çok şey var. Benim laboratuvarımda yaptığımız ve bize Nobel getiren şey, bu ailenin 3 boyutlu olarak nasıl göründüğü ve hormonlarla nörotransmitterların onların yapısını nasıl değiştirdiği. Daha açık anlatmak gerekirse, bu çalışma hep merak edilen hücrelerin çevrelerini nasıl algıladıkları ve değişikliklere nasıl cevap verdikleri konusundaki bilinmeyenlere açıklık getirmiş oldu. Bu sayede artık biliyoruz ki hücreler etraflarında olan değişiklikleri hücre üzerinde olan reseptörler sayesinde algılayıp buna göre tepki veriyor."
'HEDEFİMİZ DAHA GÜVENLİ VE ETKİLİ İLAÇLAR'
Reseptörlerin nasıl çalıştığının sırrının çözülmesi insanlık adına çok önemli. Çünkü metabolizmada meydana gelen her şey reseptörler üzerinden gerçekleşiyor. Prof. Dr. Brian Kobilka'ya göre; bu sırrın çözülmesi hastalıkların tedavisinde daha etkin ve güvenli ilaçların geliştirilmesi demek. Kobilka, "Bu noktada reseptörlerin nasıl göründüklerini ve ne olduklarını anlamamız bu amaca ulaşmayı sağlayacak" diyor. Bu mekanizmanın çözülmesiyle yaratılacak yeni nesil ilaçların, aralarında diyabet ve obezite de olan birçok hastalığa çözüm sağlayabileceğine inanılıyor. Kobilka, "Nobel alışınızın üzerinden 4 yıl geçti. Bu süreçte bir ilaç müjdeniz var mı?" soruma, "Amacımız bu olsa da ilaç geliştirmek oldukça uzun bir süreç. Beraber çalıştığım bilim insanları bilgisayar metotlarının da yardımıyla önemli çalışmalar yapıyorlar. Bu sayede yeni yapılara ulaşıp yeni ilaç gruplarının önünü açmayı hedefliyoruz. Bu konu üzerinde bizim dışımızda çalışanlar da var" yanıtıyla gerçek bilim insanlarına özgü mütevazı ve tedbirli yönünü gösteriyor.