Dikkat! Aile hekimi giremez!

İstanbul'da sekizinci ayını dolduran Aile Hekimliği Uygulaması hakkında yeni iddialar ortaya atıldı...

İstanbul'da Aile Hekimliği Uygulaması sekizinci ayını doldurdu. Kimi zaman aksayan, kimi zaman iyi giden uygulama için İstanbul Tabip Odası çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Açıklamada, birinci basamak sağlık hizmetlerindeki temel anlayışın, hekimiyle, ebesiyle, hemşiresiyle bir ekip işi olduğu vurgulanarak, Aile Hekimliği Uygulaması’nın bu anlayışı ortadan kaldırdığı, bu nedenle de sağlık hizmetlerinde bazı aksamalar yaşandığı belirtildi.

İstanbul Tabip Odası, İstanbul’da sekizinci ayını tamamlayan Aile Hekimliği Uygulaması ile ilgili tespitlerini paylaştı.

BEBEK- GEBE İZLEMELERİ VE AŞILARI YAPILMIYOR İDDİASI
Raporda, sekiz ay geçmiş olmasına rağmen sosyo-ekonomik olarak geride olan ve dolayısıyla sağlık hizmetlerine en çok ihtiyaç duyulan bölgelerde hala açılmamış 23 Aile Hekimi Birimi olduğu, 132 Aile Hekimi’nin hemşire/ebe olmadan çalışmaları nedeniyle en önemli sorumlulukları olan bebek/gebe izlemleri ve aşılamanın yapamadıklarının altı çizildi.

Sağlık Bakanlığı ASM’lerde hizmet niteliğine ve donanıma göre A, B, C, D şeklinde sınıflandırma yapmış ancak alt yapı hazırlanmadan, "kervan yolda düzülür" mantığının egemen olduğu uygulamada 3467 ASM’nin yarısından çoğu sınıflandırma dışı kalarak, sadece 60’ı A Sınıfı olabilmiş, 183’ü B sınıfı, 266’sı C sınıfı, 1204’ü ise D sınıfı olabildiği ifade edildi.

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu, sağlık hizmetlerinin tümünün ve özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerinin devlet sorumluluğu altında olduğunu kaydederek mevcut tüm eksikliklerden ve aksaklıklardan İstanbul Sağlık Müdürlüğü’nün ve Sağlık Bakanlığı’nın sorumlu olduğunu belirtti.

Dr. Çerkezoğlu konuşmasında “Sağlık Bakanlığı hekimle hastayı sistemin tüm aksaklıklarıyla baş başa bırakıyor. Televizyonlarda hekim her şeyi karşılayacak diyor ve aradan çekiliyor. Hekim ise 3 bin-5 bin hasta ile alt yapı, sağlık personeli olmadan hizmet vermeye çalışıyor” diyerek “Dünya, keşke TV’lerdeki reklamlar gibi olsa” dedi.

İTO Pratisyen Hekimlik Komisyonu Üyesi Dr. Yelda Emek ise "Önceden birlikte çalıştığımız hemşire, ebe arkadaşlarımızla Aile Hekimliği Uygulamasıyla patron-işçi ilişkisi kurmamız dayatıldı. ASM’lerde çalışan arkadaşlarımız performans nedeniyle birbirilerine rakip oldu. TSM’lerde çalışmayı tercih eden arkadaşlarımız ben dahil çok daha düşük ücretlerle, geçici görevlerle her gün bir yerde hizmet vermeye çalışıyoruz. Sonuç olarak bizler gelecek kaygısı yaşarken vatandaş için eşit, nitelikli ve ulaşılabilir bir birinci basamak sağlık hizmetine darbe indiriliyor" dedi.

"AİLE HEKİMİ GİREMEZ"
İstanbul Tabip Odası'nın Aile Hekimliği Uygulaması hakkındaki raporunda ilginç açıklamalar bulunuyor.

Raporda şu ibarelere yer verildi:

* Anne-çocuk ve üreme sağlığı hizmetlerinde önemli yer tutan Ana-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması (AÇSAP) Merkezleri'nin çoğu, bundan sonra bu hizmetleri aile hekimlerinin vereceği gerekçesiyle kapanma noktasına gelmiş, mevcut olanlar hızla işlevsizleştirildi. AÇSAP’larda geçici görevli veya kadrolu birçok hekim, hemşire, ebe ve diğer personel, kendi akıbetini bilememektedir. Halen gebe-bebek izlemleri ve aşılarının yapılıp yapılmadığı bilinmeyen, azımsanamayacak bir sahipsiz nüfus mevcut olduğu halde, AÇSAP’larda bebek, gebe-lohusa takibi yasaklandı.

* İstanbul’da, yapılan sınıflandırmada toplam 3467 Aile Hekimliği Biriminden sadece 60’ı A sınıfı olabilmişken, 183’ü B sınıfı, 266’ı C sınıfı, 1204’ü ise ancak D sınıfı olabildi. Aile Hekimliği birimlerinin yarısından çoğu sınıflandırma dışı kaldı.

* Sağlık personeli hiçbir güvenlik tedbiri olmadan özveriyle evlere gidip gebe/hasta ziyareti yapmaktadır. Pratisyen hekimlere itibar kazandırıldığı iddia edilirken, gelinen noktada apartman yöneticileri kapılarına “seyyar satıcı ve Aile Hekimi giremez” diye yazılar asmakta, evlerde şüphe dolu bakışlara maruz kalınmaktadır. Benzer yaşanan birçok olumsuz olay karşısında sağlık çalışanları kendilerini yalnız hissetmekte, motivasyonları kırılmaktadır.

* Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olgusunda her geçen gün yaşanan artış karşısında hekimler, çaresizlikten istifa etme noktasına geldi.

"GEÇİCİ SIKINTILARA BAKIP ELEŞTİRİ YAPILMAMALI"
Türkiye Aile Hekimleri Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Okay Başak, bölgesel olarak Aile Hekimliği Uygulaması'nda bazı sorunlar olabileceğini söylerken, "Aile Sağlığı Merkezleri'nde 'aşı yapılmıyor, gebeler izlenmiyor' demek zor. Bunun için bilimsel çalışmalar yapılmalı, gözlem yapılmalı. İstanbul'un kendine özel koşulları nedeniyle sağlık ocakları zamanında da yürümeyen işler vardı. Sağlık ocaklarında iyi yapılıp, Aile Sağlığı Merkezleri'nde yapılmayan bir şey olduğunu düşünmüyorum. Sağlık ocaklarında, nüfus, alt yapı nedeniyle hekim sayısı azdı, şu anda hekim sayısı daha fazla. 'Oranlar yüzde 90'a çıktı yüzde 100 neden olmadı?" diyebiliriz. Ama yüzde 80'lerden yüzde 90'lara çıktığında da dikkate almak gerek. İstanbul'da sorunlar var ama bunların İstanbul'un özel koşullarından kaynaklandığını düşünüyorum. Uygulamadaki geçici sıkıntılara bakarak, eleştiri yapmamak lazım. Sağlık sisteminin geneline yönelik sıkıntılar var kuşkusuz. Bu sıkıntılar için neler yapılacağına bakmak gerek. Sağlık ocaklarını geri getiremeyiz, Aile Sağlığı Merkezleri'ndeki aksamaları düzeltmeliyiz. Artık dere geçilmiş, geri dönme şansımız yok" dedi.

"İSTANBUL TABİP ODASI YERİNDE MÜDAHALE ETMELİYDİ"
Bazı apartmanların girişine "Aile hekimi giremez" yazılarının yazıldığını söyleyen Prof. Dr. Başak, konu ile ilgili şunları söyledi:

"Bu tür şeyler hoş değil, kırıcıdır. Şu an aile hekimşeri uzmanlarının başka çalışma alanı yok. Sistem kötü olabilir ama onlar da mesleklerini yapıyor. Kendilerine kayıtlı kişilere hizmet veriyorlar, hekimlik andında söz vermişler. Böyle bir şey görüldüğünde İstanbul Tabip Odası'ndan yerinde müdahale etmelerini beklerdim."

BEGÜM ÇELİKKOL

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ