Devlet memurlarının kafalarını karıştırma sanatı

Geçen zaman içerisinde otoyollar, havaalanları, köprüler vb. birçok projede inanılmaz başarılar elde eden ülke maalesef personel konularında sınıfta kalmıştır.

Ahmet Ünlü

Zaman zaman bu köşeden personel mevzuatıyla ilgili birçok konuyu eleştirmiş ve yapılması gerekenleri de izah etmiştik. Ancak, geçen zaman içerisinde otoyollar, havaalanları, köprüler vb. birçok projede inanılmaz başarılar elde eden ülke maalesef personel konularında sınıfta kalmıştır.

Öyle ki personelle ilgili birçok mevzuatın yürürlükte olup olmadığı dahi bilinemez hale gelmiştir. Bu durum ise ister istemez memurların kafalarını karıştırmaktadır. Bu yazımızda konuyu örneklerle izah etmeye çalışacağız.

Tedavi yardımı yönetmeliği yürürlükte mi, değil mi?
Personelle ilgili mevzuata baktığımızda büyük çoğunluğunun 1973-1984 tarihleri arasında yürürlüğe girdiğini ve birçok yönetmeliğin ve birçok yönetmelik maddesinin mülga olduğunu görüyoruz. Düşünün ki 21'inci yüzyılda 1980'lerin anlayışıyla personeli yönetmeye çalışıyorsunuz ve bundan da hiçbir rahatsızlığınız yok. Üzücü olan husus ise bu durumun maalesef sorgulanmasının dahi yapılmamasıdır.

Bu bağlamda, 11.8.1973 tarihinde yürürlüğe giren Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliği'nin hangi maddelerinin yürürlükte olduğunu bilen dahi yoktur. Çünkü, dayanak maddelerinin yarısı yürürlükte yarısı mülgadır. Yani yönetmeliğin dayanak maddesinde yer alan 657 sayılı Kanun'un Tedavi Yardımı başlıklı 209'uncu maddesi 5510 sayılı Kanun'un 106'ncı maddesiyle yürürlükten kaldırılmış, dayanak maddesi olarak sadece 210'uncu madde kalmıştır.

Bu açıklamalar ışığında, Başbakanlık tarafından yayımlanan mevzuata baktığımızda yönetmeliğin bütün maddelerinin yerinde durduğu görülüyor. Dolayısıyla bu yönetmeliğin hangi maddesinin yürürlükte hangi maddesinin ise mülga olduğunu bilme imkanımız bulunmuyor. Böyle bir yönetmelik niçin güncellenmez veya güncellenmesi için kimden nasıl bir talimat beklenir? Memurlar, bu yönetmeliğin hangi maddesi yürürlükte diye niçin araştırma zorunda bırakılır? Doğrusu bu durumu anlamak mümkün değildir.

Mecburi hizmet yönetmeliği yürürlükte mi?
Yine memurlar, 18.05.1983 tarihli yürürlüğe giren Yurt İçinde Mecburi Hizmet Karşılığı Öğrenci Okutma ve İhtisas Yaptırma Hakkında Yönetmeliği'nin hangi maddelerinin yürürlükte olduğunu ya da yürürlüğünün olup olmadığını merak ediyorlar. Başbakanlık tarafından yayımlanan mevzuata baktığımızda yönetmeliğin bütün maddelerinin yerinde olduğu ve hiçbir maddesinin mülga olmadığı görülüyor.

Ancak, bu yönetmeliğin dayanak maddeleri 657 sayılı Kanun'un ek 35'inci maddesiyle zımnen mülga olmuştur. Doğrusu bu konuyla ilgili olarak ilgililerin haberinin olup olmadığından kuşkularım var. Aksi takdirde bu yönetmelik gözden geçirilerek yeniden düzenlenirdi.

Nöbetçi memurluğu düzenleyen yönetmelik yürürlükte mi?
Başbakanlık tarafından yayımlanan mevzuata baktığımızda Nöbetçi Memurların Görev ve Sorumlulukları İle Çalışma Şekillerini Gösterir Yönetmelik'in halen yürürlükte olduğunu görüyoruz. Halbuki bu yönetmeliğin dayanağı olan 711 sayılı Nöbetçi Memurluğu Kurulması ve Olağanüstü Hal Tatbikatlarında Mesainin 24 Saat Devamını Sağlayan Kanun 6552 sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun ile 2014 yılında yürürlükten kaldırılmıştır. Hal böyle iken dayanak maddesi kaldırılan bir yönetmeliğin hala yerli yerinde durması doğrusu düşündürücüdür.

Asli devlet memurluğuna atananların yemin merasimi komedisi
Aday memur olarak atananlar, adaylık süresinin sona ermesiyle birlikte çalıştıkları kurumlarının düzenleyecekleri bir merasimle yemin ederek asli memurluğa atanmaktadır. Aday memurların asli memurluğa atanmasını düzenleyen mevzuat, üzülerek belirtelim ki 21'inci yüzyıl Türkiye'sine yakışmamaktadır. Hiçbir zorunluluk olmamasına rağmen darbe hükümeti tarafından yürürlüğe konulan bir yönetmeliğin hala yürürlükte olması üzüntü vericidir.

Bu bağlamda, Asli Devlet Memurluğuna Atananların Yemin Merasimi Yönetmeliği'ne baktığımızda 1982 yılında darbe yönetiminin Başbakanı Bülent Ulusu zamanında yürürlüğe girdiğini görüyoruz. Kaldı ki bu yönetmelikteki süreci uygulayan kamu kurumu da hemen hemen kalmamıştır. Bu yönetmelik baştan sona okunduğunda komedi olup olmadığı da görülecektir. Acaba bu yönetmeliği değiştirmek için kim elinizi tutmuştur? Bunca büyük projeleri büyük bir başarıyla hayata geçiren bir hükümetin bu kadar basit bir düzenlemeyi niçin hayata geçiremediği anlaşılabilir bir durum değildir.

Kevgire dönenen disiplin yönetmeliği terörle mücadeleyi zorlaştırıyor
Malum olduğu zere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre devlet memurluğundan çıkarma cezası yüksek disiplin kurulu kararıyla verilmektedir. Kamu kurumlarında yüksek disiplin kurulunun işleyişinde sıkıntı yaşanmamaktadır. Ancak, mahalli idareler tam bir faciadır. Düşünün ki HDP'nin veya aynı mahiyetteki partilerin belediye başkanlığını kazandığı büyükşehir belediyelerinde teröre bulaşmış memurların görevine nasıl son verilecektir? Kevgire dönen mevcut yönetmelikteki düzenlemeye göre teröre bulaşan memurları atmak dahi imkansız hale gelmiştir.

Çünkü, büyükşehir belediye başkanlıklarında yüksek disiplin kurulu büyükşehir belediye encümeninden teşekkül etmektedir. Bu madde yürürlükte bulunduğu müddetçe Diyarbakır veya Mardin Büyükşehir Belediyeleri'nde terör eylemlerine karışan bir memurun görevine son verilmesi hemen hemen imkansızdır. Ancak, diğer belediyelerin yüksek disiplin kurulu, İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu olduğu için buradaki teröre bulaşan memurlara dokunulabilir.

Terör eylemlerine bulaşmış personelin yüksek disiplin kuruluna sevk edileceğini düşünmek iyimser bir yaklaşımdır. Belediye başkanının terör eylemlerine destek verdiği dikkate alındığında personelin yüksek disiplin kuruluna sevk edilmesi imkansızdır. Büyükşehir belediyelerinde ise memur yüksek disiplin kuruluna sevk edilse dahi sonuç çıkmaz. Örneğin, Mardin Büyükşehir Belediyesi'nde PKK mensubu bir memurun görevine son verilmesini düşünmek çok iyimserliktir. Dolayısıyla her tarafı dökülen yönetmeliğin bir an önce değiştirilmesinden başka çare yoktur.

Sonuç olarak, mevcut birçok yönetmeliği yeni bir anlayışla yazamıyorsanız ya da hiçbir şey bilmiyorsanız hizmet alımı yöntemiyle darbe hükümetinden kalan mevzuatı ihale ederek değiştirin. Bence bu mevzuat 21'inci yüzyıl Türkiye'sine yakışmıyor, ya sizce?

Manşetler

DUYURU-5