Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Sars-Cov-2 virüsünün 11 farklı çeşidi bulunuyor. Gittikçe artan sayıda varyant ortaya çıkmaya başladıkça, yayılmaları kontrol altına almak için sağlık uzmanları tarafından en iyi stratejiler düşünülmeye devam ediyor.
Delta varyantından hemen sonra ortaya çıkan delta plus varyantının dünyanın birçok yerinde hızla yayılmaya başladığını belirten İç Hastalıkları Uzm. Hem. Emir Avşar, “Bu varyant, daha önce baskın olan alfa varyantına kıyasla yaklaşık %60 daha hızlı bulaşıyor. Delta varyantından tek farkı ise koronavirüsün hücrelere tutunup içeri giriş yapmasına olanak sağlayan Spike Proteinleri olarak isimlendirdiğimiz yapılarda gelişen K417N mutasyonudur. Ancak bu mutasyon sadece delta plus varyantına özgü değil, önceki varyantlarda da bu mutasyon mevcuttu. O nedenle aslında bu yeni bir oluşumdan ziyade, eski varyantlarla deltanın bir kombinasyonu gibi düşünülebilir” dedi.
Delta Plus Varyantının Oluşturabileceği Riskler !
Bu varyantın başlıca iki probleme kapı açabileceğini söyleyen Avşar, “İlk risk hızlı yayılım! Çünkü bahsetmiş olduğumuz proteindeki mutasyon, virüsün hücreye girişini kolaylaştıracak ve dolayısıyla bulaş da artacak. Bir diğer risk ise, bu varyant akciğer hücrelerinin reseptörlerine daha güçlü bir şekilde bağlanabilir. O nedenle ilerleyen dönemlerde solunumsal problemlerin ağırlıklı olduğu tablolarla karşı karşıya kalabiliriz. Ancak bunlar olası tahminler” dedi.
Aşılar Delta Plus Varyantı Üzerinde Etkili mi ?
Delta Plus varyantı geçtiğimiz ay ortaya çıktığı için aşıların etkinlik düzeyi ile ilgili yeterli verilerin olmadığını belirten Avşar, bu varyantın ayrıca aşılanmış kişileri enfekte ettiğine dair net bir işaret de olmadığını ifade etti.