Uzmanlar ergenlik çağında çocuğun içine kapanmasının ve toplum içinde olmaktan kaçınmasının utangaçlıkla karıştırılmaması gerektiğini belirtiyor. Önceden girişken, neşeli olan ancak birdenbire içine kapanan kişilerde sosyal fobi gelişmiş olabileceğine işaret eden Doç. Dr. Nesrin Dilbaz, bu belirtilerin aileler tarafından ergenlik ya da okul değişimi gibi nedenlere bağlanarak gözden kaçırıldığını dile getirdi.
En belirgin özellikler
Dr. Dilbaz, şu bilgiyi verdi: ‘’Örneğin, üniversite dönemlerinde karşı cinsle arkadaşlık kuramama, kültürel etkinliklerin içinde yer alamama, bir toplantıda konuşma yapamama, önceden hazırlanmış bir raporu sunamama, başkalarının yanında yemek yiyememe-içememe, başkalarının oturduğu odaya girmekten kaçınma, ısrarlı bir satıcıya karşı duramama, arkadaş toplantısına, partiye girememe sosyal fobinin en belirgin özellikleridir.” Göz temasından kaçınmanın, ses tonunun düzleşmesinin, iki büklüm başı öne eğik duruşun, özür dileme ve kendini değersiz hissetme cümlelerinin, bir yabancı ile tanışma veya tanıştırılmaktan kaçınmanın, utanacak veya küçük düşecek bir şey yapma endişesinin, ellerinin titremesinden korkmanın da bu kişilerin yaşadığı sıkıntılar arasında yer aldığını vurguluyor Dr. Dilbaz.
Yüzde 21’inin fobisi var
Sosyal fobinin görülme sıklığı açısından ODTÜ’de bin öğrenciyi kapsayan bir araştırma yaptıklarını belirten Dilbaz, öğrencilerin bu okula çok iyi puanlarla girdiğini, yüksek okul başarısına sahip olduğunu, araştırma için ODTÜ’nün bu yüzden seçildiğini anlattı. Dilbaz, araştırma sonucunda öğrencilerin yüzde 21’inde sosyal fobi çıktığını ifade ederek, ‘’Yüksek okul başarısı, bu çocuklarda sosyalleşmeyi geriletebiliyor, baskılayabiliyor. Başarılı olabilmek için sosyal aktivitelerden uzak kalan gençler, başarılı ancak içine kapanık olabiliyor’’ dedi.
En küçükler en az utangaç
Sosyal kaygıda doğumsırası da önemtaşıyor. En utangaç çocuklar tek çocuklar olup, onları takiben ilk çocuklar geliyor. En küçükler en az utangaç olanlar. Buna göre kardeşlerin olması sosyal becerileri öğrenme ve test etme olanağını veriyor.
Kendine güvenini engeller
İleri derecede kaygılı bir anne ya da baba aşırı kollayıcı ve koruyucu olabiliyor ve böylece çocuğun kendi başına araştırma ve inceleme yapma gereksinimini engelleyebiliyor. Böyle bir engelleme de çocuğun özerkleşmesini ve kendine güven kazanmasını zorlaştırıyor. Sürekli bir korku içinde olan çocuk, sürekli olarak kaçınıyor ve insanlarla karşı karşıya gelemiyor.