Prof. Dr. Osman Müftüoğlu / NTV
Neticede de özellikle sosyal medya tam anlamıyla bir “aşı bilgisizliği çöplüğü” haline geldi. Oysa farklı hastalıklara karşı geliştirilen aşıların özellikle son yüzyılın en önemli tıbbi buluşlarından biri olduğu kesin. Çok değil, yüzyıl önce her yıl ve sadece her biri milyonlarca insanın ölümüne yol açan pek çok bulaşıcı hastalık (çiçek, kolera, tifo vb) ile mücadeleyi aşılar sayesinde kazandık. Kızamık, kabakulak, kızamıkçık, tetanos, kuduz dahil birçok hastalığı aşılar sayesinde kontrol altına aldık. Difteri, boğmaca, tetanos ve kızamığa karşı oluşturulan aşı kampanyalarıyla da milyonlarca bebek ve çocuğumuza “hayatta kalma şansı” sağladık. Peki o zaman sorun ne? Bu aşı karşıtlığının ya da aşıya güvensizlik meselesinin arka planında ne var?
SORU ŞU
AŞI KARŞITLARI BAKIN NE DİYOR
Aşı karşıtlarının ne dedikleri konusu oldukça uzun bir yazıya sığar ama özeti şu: Onlara göre aşılar bizi iyi değil, hasta ediyor! Örneğin aşılanma oranı arttıkça çocuklarda otizm hastalığının oranı da artıyor. Ayrıca kronik yorgunluk, fibromiyalji, bunama dahil pek çok sağlık sorununun sorumlusu da yine yaptırdığınız aşılar(!). Aşı karşıtları bu iddialarını şimdilerde daha da geliştirdiler. Aşıların -özellikle koronavirüs için geliştirilen hızlı aşıların- genetiğimizi bile değiştirebileceğini, bu aşılarla birilerinin bedenlerimize mikroçipler de yerleştirebileceğini öne sürdüler. Kısacası bu “kafası karışık kişileri” ikna etmek öyle pek kolay görünmüyor. Peki işin doğrusu ne? Yanıt tek cümleden ibaret: AŞISIZ OLMAZ ARKADAŞ!
UZMANLAR NE DİYOR
O AŞIYI YAPTIRIN
Sinovac aşısı konusunu pek çok enfeksiyon hastalıkları uzmanı ile konuşup tartıştım. Ortak görüşleri şu: Aşının henüz 3. Faz sonuçları açıklanmamış olsa bile acilen uygulanmasında fayda var. Zira salgını kontrol altına alabilmek için elimizde aşıdan daha etkili bir çözüm halen yok. Ayrıca Sinovac aşısı etkinlik rakamları henüz açıklanmamış olsa bile güvenlik açısından sorun yaratmayacağı düşünülen/kabul edilen bir ölü virüs aşısıdır. Peki netice? Konuştuğum uzmanlar da sıra kendilerine geldiğinde aşıyı yaptıracaklarını söylediler. Kişisel görüşümün de aynı olduğunu belirteyim. Yani ben de o uzmanlar gibi hareket edeceğim.
GÜNÜN SORUSU
ÇİN AŞISI GÜVENLİ Mİ
Bir ölü virüs aşısı olan Sinovac aşısının etkinliği konusunda net bir bilgi, açık bir rakam şimdilik elimizde yok. Ama şu bilgi var: “Ölü virüs aşıları yıllardır kullanılan ve güvenlik konusunda en az kuşku duyulan aşılardır”. Gündemdeki bir başka soru da şu: Bu aşı Çin’de halen uygulanıyor mu? Haberin cevabını bbc.com veriyor. bbc.com’a göre, “Sinovac aşısı henüz 3. Faz deneyleri tamamlanmamış ve onaylanmamış olsa da Çin’de şu anda uygulanıyor. Hatta bu aşıyı parasını ödeyerek daha çabuk yaptırmanız da mümkün. Times dergisi, Çin’in başkenti Pekin’deki özel bir hastanede (Taihe Hastanesi) 300 dolar veren herkesin o aşıyı yaptırabildiği ve her gün yüzlerce insanın aşı olabilmek için sıraya girdiğini yazdı. Aşının üretildiği Yivu kentinde ise aşının bir dozu 60 dolara yaptırılabiliyor!” Bizdeki uzmanların, yani aşı otoritelerinin görüşüne gelince...
İYİ BİLGİ
STRESİN 10 FARKLI TONU VAR
Stres ve kaygı, pandeminin tavan yaptırdığı sağlık sorunlarından biri. Ve yaşadığımız günlerde özellikle stres yükü en az uykusuzluk, aktivite eksikliği ve kötü beslenme kadar önemli. Ama bilelim ki stresin de farklı nedenleri, tonları olabiliyor. O tonlar/nedenler bilinirse de korunma ve mücadele daha kolay oluyor. Peki nedir o tonlar? Nedir o farklı stresler?
VARAN 1: RUHSAL STRESLER: Korkular, endişeler, kıskançlık, güven kaybı gibi ruhsal basıncı artıran duygular da önemli...
VARAN 2: SOSYAL STRESLER: Statü kaybı endişesi, kötü komşuluk ilişkileri, sevilen birinin kaybını izleyen günler, sosyal stres tetikçileri...
VARAN 3: EKONOMİK STRESLER: İş kaybı, para kaybı, ekonomik krizler özellikle son günlerde çok ön planda...
VARAN 4: MESLEKSEL STRESLER: Doktorlar, siyasetçiler, finansçılar, gazeteciler, bankacılar, askerler stresten en çok zarar gören meslek grupları...
VARAN 5: İLTİHABİ STRESLER: Mikrobik hastalıklar, fazla kilolar, damarlardaki plaklar, dizlerdeki, diş etlerindeki iltihaplar yangını körükleyen en meşhur stresler...
VARAN 6: BESİNSEL STRESLER: Şeker ve un, trans yağlar, tatlılar, kızartmalar, alerjik besinler bedeni metabolik strese sokan zararlı gıdalar...
VARAN 7: TOKSİK STRESLER: Cıva, kurşun, alüminyum, zirai ilaçlar, hormonlar, sigara, alkol toksik streslerin en ünlüleri...
VARAN 8: BEDENSEL STRESLER: Kronik hastalıklar, travmalar, sakatlıklar, aşırı egzersiz...
KISA BİLGİ
GÖBEK ERİTEN TÜYOLARDA İLK 10
PANDEMİ günleri uzadıkça daha doğrusu “Evde kal, hayatta kal” sloganı ruhlarımıza kazındıkça neticede bedenlerimiz de yağlanmaya başladı. Göbeklendik! Kilomuz artıyor, bel çevremiz kalınlaşıyor, göbeğimiz genişliyor. Bu tatsız gelişme de doğal olarak fena halde canımızı sıkıyor. Peki ne yapmalı? Aklıma gelen ilk 10 tüyo da şu başlıklar var.
TÜYO 1- YÜRÜYÜN: Günde en az 7500 adım atın.
TÜYO 2- MERDİVEN ÇIKIN: Günde en az 75 basamak tırmanın.
TÜYO 3- ÇÖMELİP KALKIN: Günde 3 kez 20 defa çömelme egzersizi yapın.
TÜYO 4- PAYLAŞIN: Tabağınızdakinin 4’te 1’ini yemeyin, arkadaşınızla paylaşın.
TÜYO 5- UYGULAYIN: Haftada 2 veya 3 gün aralıklı açlık kürü yapın.
TÜYO 6- DENEYİN: Aralıklı açlık küründe kadınsanız 12-13, erkekseniz 14-16 saati aç geçirin.
TÜYO 7- PROTEİNE YÜKLENİN: Yoğurt, yumurta, yağsız beyaz veya kırmızı et tüketin.
TÜYO 8- SEBZEYİ SEVİN: Tabağınızın 4’te 3’ü sebzeyle dolsun.
TÜYO 9- ŞEKERE ‘HAYIR’ DEYİN: Tatlıyı sadece tadın.
TÜYO 10- UNLULARA SOĞUK BAKIN: Fırın ve pastanelere uğramayın.