CHP'li Yaman, engellilerin sorunlarına ilişkin basın toplantısı düzenledi:

"Engelli kadınların istihdam verileri çok üzüntü vericidir. 50 ve daha fazla işçi çalışan özel sektör iş yerlerinde yüzde 3,

kamuda ise yüzde 4 kotası bulundurulmasına rağmen, Türkiye'deki yaklaşık 5 milyon engelli kadının sadece 1 milyonu istihdamdadır. İşe yerleştirilen her 5 erkek engelliye karşılık, sadece 1 kadın engellinin istihdam edildiği gözlenmektedir"

"Yeni yapılan artışla, asgari ücretin ancak dörtte biri kadar olan engelli aylığı, insani koşulları bulundurmamakta, bakım veren aile üyelerinin sosyal güvencesizliği ise olayı tamamen muhtaçlık zeminine taşımaktadır"

CHP Sağlık ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aylin Yaman, Türkiye'deki yaklaşık 5 milyon engelli kadından sadece 1 milyonunun istihdam edildiğini belirterek, "İşe yerleştirilen her 5 erkek engelliye karşılık, sadece 1 kadın engellinin istihdam edildiği gözlenmektedir." dedi.

Yaman, parti genel merkezinde, albinizme bağlı görme engeli bulunan 34 yaşındaki Pelin Pekgöz Say ve cam kemik hastası 39 yaşındaki Elif Gamze Bozo ile engellilerin sorunları ve partisinin çözüm önerilerine ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Türkiye genelinde engellilere ilişkin istatistiki bilgilere, en son TÜİK'in "2011 Yılı Nüfus ve Konut Araştırması"nda yer verildiğini belirten Yaman, "Bu araştırmada, Dünya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilen, kısaca ICF olarak bilinen 'Uluslararası İşlevsellik, Engellilik ve Sağlığın Sınıflandırılması' ile uyumlu olduğu söylenen bir soru setinden faydalanılmış, fakat bu sınıflandırma, 2011'den bu yana tam 7 kez güncellenmesine rağmen, halen 12 yıl öncesinin verileriyle devam edilmiştir." dedi.

- Engellilere ilişkin resmi veriler

Engellilik durumuna bakıldığında, en büyük ağırlığın taşıma/tutma ve yürüme grubunda olduğunu ifade eden Yaman, 3 yaş üstü değerlendirmelerde, doğuştan gelen bazı engellilik durumlarının göz ardı edildiğini öne sürdü.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca açıklanan engelli verilerinin güncel olmadığını savunan Yaman, şöyle devam etti:

"Engelli çalışmaları net ve kanıta dayalı değildir. Bir diğer engellilik araştırması, TÜİK’in 'Türkiye Sağlık Araştırması'dır. En güncel olan 2014-2019 yılları arasındaki, 15 yaş üstü vatandaşların genel sağlık durumu araştırmasında yer alan genel verilerdir. Burada genel yaklaşımla saptanan verilerde yaklaşık yüzde 15 oranında bir engellilik durumu gözlenmektedir. Bu verilerde de kadın engellilik durumu görme, işitme, yürüme ve öğrenmede erkeğe göre çok daha baskındır.

Bu iki veri sistemine göre, engelliler nüfusun yüzde 7-15'i arasında değişen, kabaca yüzde 11'lik bir nüfusa karşılık geldiği düşünülen bir gruptur. Kısacası yaklaşık 10 milyon vatandaşımızın olduğunu tahmin ediyoruz. Engelli nüfusa yönelik veri ihtiyacı, günümüzde, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde kurulmuş olan, 'Ulusal Engelli Veri Sistemi' üzerinden sağlanmaktadır. Buna göre ülkemizde sadece 2 milyon 511 bin 950 engelli kaydı bulunmakta ve engellilik çalışmalarının tersine daha erkek egemen bir veri havuzu bulunmaktadır. Bu sistem sadece başvuruları değerlendiren edilgen bir sistemdir ve buna göre değerlendirilen bir ekosistemde engellilerin hak temelli bir yaşam şekline kavuşmaları mümkün değildir."

- Engelli kadınların istihdamı

Yaman, engelli bireylerin çok azının eğitim hayatını tamamlayabildiğini belirterek, engelli kadınların istihdamına ilişkin şunları kaydetti:

"Engelli kadınların istihdam verileri çok üzüntü vericidir. 50 ve daha fazla işçi çalışan özel sektör işyerlerinde yüzde 3, kamuda ise yüzde 4 kotası bulundurulmasına rağmen, Türkiye'deki yaklaşık 5 milyon engelli kadının sadece 1 milyonu istihdamdadır. İşe yerleştirilen her 5 erkek engelliye karşılık, sadece 1 kadın engelli istihdam edildiği gözlenmektedir. Özel sektörün üniversite eğitimli birey talebi, kotaların dolmamasının en önemli nedenlerinden biridir. 'Biz talep ettik, fakat İŞKUR bize kadro temin edemedi' yaklaşımı, kotaları boş bırakmaktadır. Oysa ki engelli bireylerin çok azı eğitim hayatını tamamlayabilmektedir.

Engelli aylıklarına bakacak olursak, 2013 yılında SGK kapsamından çıkarılarak, Sosyal Yardımlaşma Vakfına devredilmesi, aylıkların 'Hak temelinden muhtaçlık temeli'ne geçişine zemin oluşturmuştur. Yeni yapılan artışla bir asgari ücretin ancak dörtte biri kadar olan engelli aylığı, insani koşulları bulundurmamakta, bakım veren aile üyelerinin sosyal güvencesizliği ise olayı tamamen muhtaçlık zeminine taşımaktadır. Engelliler için savunduğumuz bağımsız yaşam hakkı, ancak ve ancak devletin engellilere bakış açısının değişmesiyle gerçekleşebilir."

Yaman'ın açıklamalarının ardından Pelin Pekgöz Say ile Elif Gamze Bozo engelli kadınların ve kız çocuklarının yaşadıkları sorunlar ile şartlarının iyileştirilmesine yönelik birer konuşma yaptı.

- "Teşviklerle yerli üretimi desteklemek gerekiyor"

Yaman, eczanelerde eylül, ekim aylarında ithal ilaç tedariki konusunda sıkıntı yaşanabileceğine yönelik iddiaların hatırlatılması üzerine sıkıntının son 5 yıl içinde mevcut olduğunu öne sürdü.

İlaç fiyatlandırmasının bir komisyonun aldığı avro hesabına dayanarak yapıldığını anlatan Yaman, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kur dalgalanması, ekonomi böyle gittikçe ilaç endüstrisinin bunu sürdürmesi mümkün değildir. Bir pazardan çıkıldıkça eş değer ilaç uygulamasına gidiliyor ama eş değer ilaçta da anladığımız anlamda yerli üretim değildir. Ekonomi böyle gittiği sürece mutlaka ama derinden sıkıntı yaşayacağız. Bu dönemde kur ayarlamalarını daha sık yaparak uluslararası ilaç firmalarının sistemde kalmasını sağlamak bir taraftan da teşviklerle yerli üretimi destelemek gerekiyor. Bizim ham madde ve ambalaj konusunda kendi ayakları üstünde duran bir sisteme geçiş sağlamamız gerekiyor. Bu ilaç krizini maalesef daha çok yaşarız."

 

Manşetler

DUYURU-4