Cerrahpaşalılar "tek çatı" altında olmak istiyor

İÜ'nün bölünmesini öngören yasa tasarısının TBMM Genel Kurulunda kabul edilmemesi gerektiğini savunan Cerrahpaşa Tıp Fakültesinin bazı öğretim üyeleri, eğitimlerin, bilimsel çalışmaların ve sağlık hizmetlerinin tek çatı altında sürdürülmesini istiyor.

ÇİĞDEM ALYANAK/AMMAR NAS - İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesinin bazı öğretim üyeleri, TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonundan 25 Nisan'da geçen üniversitenin bölünmesini öngören yasa tasarısının TBMM Genel Kurulunda kabul edilmemesi gerektiğini savunarak, eğitimlerin, bilimsel çalışmaların ve sağlık hizmetlerinin tek çatı altında sürdürülmesini istedi.

Fakültenin farklı anabilim dallarında öğretim üyeliği yapan bazı akademisyenler, üniversitenin ikiye bölünmesinin eğitim faaliyetlerini, bilimsel çalışmaları ve sağlık hizmetlerini olumsuz yönde etkileyeceği yönünde ortak görüşe sahip.

Özellikle devam eden ve tamamlanmak üzere olan bilimsel çalışmaların sekteye uğrayacağı endişesini taşıyan akademisyenler, verilen emeğin ve yapılan bütçe harcamalarının da boşa gideceği endişesini taşıyor.

AA muhabirine açıklama yapan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Bölümü Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Üzel, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyeleri ve öğrencileri olarak herkesin ortak talebinin, İÜ'nün bölünmemesi olduğunu söyledi.

Üniversitenin hiçbir bölümünün, fakültesinin ayrılmamasını talep ettiklerini ifade eden Üzel, "Sadece duygusal nedenlerden dolayı, aidiyet duygusundan değil, tamamen mantıksal nedenlere dayanarak da istemiyoruz. Üniversitenin zayıflayacağı, şimdiye kadar kazandığı tüm edinimleri kaybedeceği ya da çok zayıflayacağını düşündüğümüz için bunu istemiyoruz." dedi.

İÜ'nün hem Türkiye hem de dünya için çok önemli olduğunu dile getiren Üzel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İsmiyle bilinen ve doğrudan mezunları kabul edilen, sorgusuz sualsiz kabul edilip her yere rahatça mezunlarımızı yollayabildiğimiz bir yer. Sadece İÜ'nün değil, Türkiye'nin de bir değerinin kaybolmasını istemiyoruz. Geçmişten gelen bir emeğin ve birikimin bölünerek heba edilmesini istemiyoruz. Hatta tam aksine daha da etkin hale getirilerek, güçlendirilerek büyümesini istiyoruz. Bölünmek, büyüklerimizin, devleti yöneten kişilerin düşündüğü amaçlara hizmet etmeyecek bir çözüm. Biz üniversite olarak bunun çözümlerini de öneriyoruz. Taleplerimizin, isteklerimizin dinlenmesini ve uygulanmasını istiyoruz."

İÜ'nün bölünmesine karşı olan kişilerin ideolojik herhangi bir söylemi olmadığını ifade eden Üzel, şunları kaydetti:

"Biz tamamen üniversitenin bekası, varlığı ve tam olduğu gibi kalmasından öte daha da güçlenmesiyle ilgili söylemler söyledik. Herhangi bir partiye, görüşe atıf yapmadık söylemlerimizde. Aramızda her türlü insan var. Üniversitemizde okuyan öğrenciler arasında her düşünceye sahip olanlar olduğu gibi dışarıdaki esnaftan da her türlü düşünceye sahip olanlarla konuşuyoruz. Hastanemiz de üniversitemiz de bölünmesin, ayrılmasın istiyorlar. Eğer bir ideoloji soruluyorsa bizim ideolojimiz üniversitenin bölünmemesi ideolojisi. Onu savunuyoruz. Tam tersine daha çok yatırım daha çok destek isteyip, üniversitemizin daha güçlü yerlere gelmesini istiyoruz. Tek isteğimiz bu."

Üzel, TBMM Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın konuyu grup başkanvekilleriyle görüşeceğini söylemesine ilişkin, "Bu çok güzel bir şey. Kanun yapıcı pozisyonda olup da sözü geçen insanların destek oluyor olması çok güzel bir şey. Fakat biz sonucu görmek istiyoruz. Biz o tasarının geri çekilmesini ve bu bölünme işleminin olmamasını istiyoruz. Umarım o bize herkesin verdiği destek geçerli olur, hayat bulur. Bizim tek baktığımız şey şu anda bu." dedi.

- "Türkiye'nin en önemli bilim kurumlarından biri"

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Kasapçopur da istediklerinin Cerrahpaşa özelinde bir şey değil, İÜ için olduğunu söyledi.

İÜ'nün, Türkiye'nin en önemli kurumlarından olduğunu ifade eden Kasapçopur, "En önemli çınarlarından birisi ve bu çınarın en önemli parçalarından birisi de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi. Bu çınardan en önemli kolu kopartırsan, ne o çınarın bir fonksiyonu kalır ne ayrılan yerin bir fonksiyonu kalır." dedi.

Fakültede 40 yıldır görev yaptığını anlatan Kasapçopur, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu koridorlarda biz okuduk. Burada hoca olduk şu anda buranın kıdemli hocalarındanız. Buranın 3 ana fonksiyonu var. En önemlisi, bilimsel araştırmaların yapıldığı bir yer. Türkiye'nin en önemli bilim kurumlarından birisi. En önemli bilimsel çalışmalar burada yapılıyor. Bunların hepsi aksayacak. Bunların bağlı oldukları araştırma fonları, diğer bağlı oldukları kurumlarla ilişkileri kesilecek. Buraya en yüksek puanla giriyor tıp fakültesi öğrencileri. Bu çocukların eğitimleri, ilişkileri, eğitimlerinin standartları hepsi aksayacak."

Fakülteye Türkiye'nin her ilinden hastaların geldiğini belirten Kasapçopur, "Hasta hizmetleri aksayacak ve bunun hiç kimseye bir katkısı olmayacak. Dünyanın her yerinde küçük üniversiteler birleşerek büyük, yeni üniversite olurken böyle çok büyük bir çınarın ayrılmasını gerçekten kabullenemiyoruz, çok üzülüyoruz." dedi.

Prof. Dr. Kasapçopur, akademisyenlerin ve öğrencilerin konuya ideolojik baktığı yönündeki söylemlere ilişkin ise şunları kaydetti:

"Kesinlikle öyle bir şey yok. Bu istediklerimizin ideolojiyle, başka hiçbir şeyle ilgisi yok. Burada hiçbir farklılığı olmadan tüm Cerrahpaşa bir arada. Hepsi birlikte iyi bir şeyler olsun diye uğraşıyorlar. Bir hocamız Meclis Başkanımız İsmail Kahraman'la görüşmüş. Onlar da İstanbul Üniversite mezunu. Umarım iyi haberler alacağız. Umarım milletvekillerimiz İstanbul Üniversitesi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesinin sesini duyar, bize de mutlu haberler verirler. Elimizden gelen duyarlılığı arttırmaya çalışacağız."

- "Cumhurbaşkanının doğru bilgilendirilmediğini düşünüyorum"

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhlis Cem Ar da İÜ bölündüğü zaman her iki üniversitenin de İÜ adını, ortak ve akademik mirasını taşımayacağını söyledi.

Bir tarafın İÜ diğer tarafın yepyeni bir üniversite olduğunu dile getiren Ar, "Böyle olduğu zaman bugüne kadar oluşturulmuş 600 yıllık geçmiş, bugüne kadar üniversitenin getirildiği yer... İÜ, dünyada ilk 500'e giren tek devlet üniversitesi. Bizim ortak katkılarımızla oluyor. Bütün bu sıralama bozulacak. Üniversite dünya sıralamasındaki yerini kaybedecek, daha aşağılara inecek. Bu hem İÜ için geçerli olacak hem de yeni kurulan üniversite sıfırdan başlayacak. Yıllardır yaptığımız çalışmalar diğer tarafta kalacak. Yeni kurulan üniversitede hiçbir emeğimiz olmayacak gibi olacak. Bu bizim için zor bir durum." değerlendirmesini yaptı.

Öne sürülen gerekçenin öğrenci, fakülte ve enstitü sayısının fazlalığı olduğunu aktaran Ar, "Dünyada bunun örnekleri var. Roma Üniversitesinin de 100 bin öğrencisi, iki tıp fakültesi var ama dünya sıralamasında 120. Yani istenirse yapılabilir. Ama gerçekten bölünme gerekiyorsa, İÜ çatı adı konulur, altında her iki bölünen üniversite de ortak akademik mirasa sahip kalırlar. Sadece farklı iki idari yapı haline gelirler. Böylece bu elde edilen kazanımlar kaybedilmemiş olur. " ifadelerini kullandı.

Yaptıkları farkındalık hareketinin kısmen ideolojik olarak değerlendirildiğini, bazı haber kanallarında bazı öğrencilerin ve öğretim görevlilerinin provokatör olmakla suçlandığını ifade eden Ar, sözlerine şöyle devam etti:

"Şu ana kadar yaptığımız bu farkındalık hareketinde her kesimden, her siyasi görüşten, her ırktan, her dilden herkes ortak bir amaç için çalışıyoruz. Şimdiye kadar yapılan etkinliklerde bir kişinin burnu kanamadı, tamamen bayram havası içinde. Tek hedefimiz var, bu ortak amacımızı bir şekilde yöneticilere iletmek. Ben Sayın Cumhurbaşkanının da doğru bilgilendirilmediğini düşünüyorum. Bizi bir dinlese mutlaka isteğimize olumlu bir yanıt verecektir ya da ortak bir yol bulunacaktır. Ama ona da ulaşamıyoruz. Ulaşabildiğimiz yetkililere, her partiden insana, her öğretim görevlisine, her üniversiteye, halka bu talebimizi aktarmaya çalışıyoruz."

Milletvekillerine sözlü ve yazılı olarak konuyu aktarmaya çalıştıklarını anlatan Ar, "Yapılacak bir değişiklikle veya KHK ile bu durum değiştirilebilir. İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi şeklinde değil de İÜ temel çatı olarak korunarak, iki farklı idari yapı aynı isimde İÜ 1-2 ve A-B olabilir. Ortak akademik ve kültürel mirası koruyarak, bu yapılabilir." dedi.

Mevcut tabloda İÜ Tıp Fakültesi'nin Hasdal'a taşınacağını, net olmamakla birlikte Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin Silivri'ye taşınacağını duyduklarını belirten Ar, "Eğer hastane buradan daha uzağa taşınırsa, hastaların bakımı açısından da bu sorun." diye konuştu.

Hematoloji Bilimdalı'nda uluslararası bir akreditasyon üzerine çalıştıklarını dile getiren Ar, "Yabancı hastalara kemik iliği ve kök hücre nakli yapabilmek için bir ay kaldı önümüzde bu akreditasyonu almak için. Şimdi bambaşka bir üniversite oluyoruz. Bütün bu yaptığımız çabalar boşa gidiyor. Ödenen bütün paralar gidecek. Çünkü orada tanımlı olduğumuz üniversite İÜ. Pratikte bize sorulmadı, gerçekten zor durumdayız. Ümidimiz yetkililerin bizi duyması." ifadelerini kullandı.

- "Bu hastane, kimsenin elinden alınmamalı"

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilimdalı'ndan emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayrunnisa Denktaş, geçmişte Cerrahpaşa ve Çapa'nın iki ayrı fakülte olmadığını ifade etti.

Üniversitenin iki fakülteye bölünmesine 1960 ihtilalinin neden olduğunu dile getiren Denktaş, "Baktılar ki fakültede insanlar birbirlerini yiyorlar. 'Hadi 2 fakülte olalım' dediler. 2 fakülteye ayrıldık. Oradaki dekan, rektör dedi ki 'İsim bende kalsın, ben İstanbul Tıp Fakültesi olayım, siz Cerrahpaşa olun'. Biz Cerrahpaşa olduk." diye konuştu.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesinin İstanbul'un göbeğinde bir hastane olduğunu hatırlatan Denktaş, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bizim hastalarımızın hepsi yoksuldur ve Cerrahpaşa çok kolay ulaştıkları bir hastanedir. Her türlü hastaya hizmet veren bir fakültedir burası. Biz cebimizden para verip, hastayı memleketine yollardık. Böyle bir hastane burası. Sırasında hiç para almadan yatırdığımız hastalarımız var. Ama yani bu kadar çok ayrım yapmamak lazım Cerrahpaşa, Çapa diye. Yok öyle bir şey. Çapa, Cerrahpaşa birbirinden çıkmış 2 hastanedir. O, bizden önce değildir. Biz vardık onlar da vardı. Onlarda bazı klinikler, biz de bazı klinikler eskidir. Biz öğrenciyken hem Çapa'da ders görür bahçelerin içinden geçer Cerrahpaşa'ya göz, nöroloji derslerini görmek için gelirdik. Halka hizmet eden bu hastane, kimsenin elinden alınmamalı. Dar gelirli vatandaşlar bir ambulansa koyup hastasını alıp gelebilir buraya. Ama Silivri'ye yahut başka bir yere gitmesi çok zordur."

Manşetler

DUYURU-4