Prof. Dr. İskender Sayek, Prof. Dr. Nural Kiper ve Dr. Orhan Odabaşı tarafından hazırlanan Türk Tabipleri Birliği Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Raporu – 2010, bugün (22 Aralık 2010)Ankara, İstanbul, Bursa, Adana ve Denizli’de düzenlenen eşzamanlı basın toplantılarıyla açıklandı.
Ankara’da Türk Tabipleri Birliği ve Ankara Tabip Odası’nca ortak olarak düzenlenen basın toplantısına TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, TTB Merkez Konseyi üyesi Prof. Dr. Gülriz Ersöz, TTB Yüksek Onur Kurulu üyesi Dr. Orhan Odabaşı, Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Bayazıt İlhan ile Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nural Kiper katıldı.
İstanbul’da gerçekleştirilen basın toplantısına TTB İkinci Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan ve İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören; Bursa’da gerçekleştirilen basın toplantısına Bursa Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Pala; Adana’da gerçekleştirilen basın toplantısına Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Rıza Mete, Genel Sekreter Dr. Nuh Demirpas ve İşyeri Hekimliği Komisyon Başkanı Dr. İsmail Bulca; Denizli’de gerçekleştirilen basın toplantısına ise TTB Merkez Konseyi üyesi Doç. Dr. Mehmet Zencir, Denizli Tabip Odası Başkanı Dr. Ersin Çağırgan, Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Esat Adıgüzel, Prof. Dr. Süleyman Demir, Doç. Dr. Melek Demir ile Yrd. Doç. Dr. Nergül Çördük katıldılar.
Yedinci rapor
TTB, tıp eğitiminin ve tıp fakültelerinin içinde bulunduğu durumu ortaya koymak amacıyla 1997 yılından bu yana Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Raporu’nu hazırlıyor. İki yılda bir hazırlanan Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Raporu’nun bu yıl yedincisi açıklandı. Raporda, tıp fakültelerinin sayısındaki dikkat çekici artış vurgulandı ve bu durumun tıp eğitiminin niteliğini olumsuz etkileyeceği uyarısında bulunuldu.
TTB Merkez Konseyi binasında düzenlenen basın toplantısının açılışında konuşan TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, tıp fakültelerinin yaşamsal öneme sahip kurumlar olduğunu ve çok önemli işlevleri bulunduğunu söyledi. Tıp fakültelerinin ilk işlevinin eğitim, ikinci işlevinin nitelikli sağlık hizmeti vermek için araştırmalar yapmak, üçüncü işlevinin ise 1 ve 2 basamakta çözülemeyen sağlık sorunlarına müdahale etmek olduğunu belirten Tanık, son yıllarda tıp fakültelerinin bu işlevlerinin bir kenara itilerek, hizmet ağırlıklı yerler olarak çalıştırılmaya yönlendirildiklerini söyledi.
Türkiye'deki 20 tıp fakültesinde anatomi laboratuvarı, 37'sinde multidisipliner laboratuvar, 29'unda temel tıp bilimleri laboratuvarı, 30'unda pataloji laboratuvarı, 27'sinde ise mesleki becerileri geliştirecek laboratuvar bulunmadığını vurgulayan Tanık, “Muayenehaneler için kapıların ölçüsüne kadar standart getiriliyor, ama tıp fakülteleri için hiçbir standart yok. AKP Hükümeti’ni tıp fakültelerine ilişkin standartlar konusunda daha duyarlı olmaya çağırıyoruz” diye konuştu.
Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Bayazıt İlhan, nitelikli tıp eğitiminin sağlık sisteminin olmazsa olmazı olduğuna dikkati çekerek, ''Nitelikli tıp eğitimi ihtiyacı ülkemizde bir kenara bırakılmış durumda. Buna bir de ‘ithal hekim’ tartışmaları eklendi. Yakında yurtdışından niteliksiz hekim getirilmesi de söz konusu olacak'' görüşünü ifade etti. Kısa bir süre önce yapılan düzenlemeyle, yurtdışındaki farklı tıp fakültelerinden alınan diplomaların denkliği ile ilgili işlemlerin de kolaylaştırılmaya çalışıldığını ifade eden İlhan, “Bu da çok ciddi problemler yaratacak. Şimdi soruyoruz; oluşabilecek mesleki hatalardan sadece hekimler mi sorumlu yoksa bu düzenlemeleri yapanlar mı” diye sordu.
Rapordan…
TTB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Orhan Odabaşı da, raporun hazırlığı ve içeriği ile ilgili bilgiler aktardı. Raporun mevcut tıp fakültelerinin dekanlarına gönderilen anket formları aracılığıyla hazırlandığını bildiren Odabaşı, şu noktalara dikkati çekti:
''Türkiye'de 1980'li yıllardan başlayarak her on yılda bir tıp fakültesi sayısı yaklaşık iki kat arttırılmıştır. 2010 yılında bu sayı 74'e yükselmiştir. Raporumuz hazırlandıktan sonra, daha geçen hafta içinde yapılan açıklamalarda 4 tıp fakültesi daha açılacağı açıklanmıştır. Öğrenci alan tıp fakültelerinden 9'unun öğrencileri başka bir tıp fakültesinde eğitim almaktadır. Devlet üniversiteleri tıp fakültesi sayısında artış ile birlikte vakıf üniversitelerinin tıp fakülteleri üzerindeki artış üzerinde durulması gereken durumdur. Vakıf üniversiteleri de İstanbul ve Ankara’da yoğunlaşmaktadır.''
Odabaşı, tıp fakültesi hastanelerinde tam zamanlı çalışmada artış olduğunu ancak uygulanan performans kriterlerinin eğitimi geriye iterken hizmet işini ön plana çıkardığını söyledi. Odabaşı, bunun da öğretim üyelerini daha fazla hastaya bakma ve ameliyat yapma gibi bir tercihe zorladığını savundu.
Prof. Dr. Nural Kiper de, tıp fakültelerindeki yardımcı doçent sayısının yetersizliğine vurgu yaptı. ''Öğretim üyesi ve öğrenci sayılarındaki orantısız artış dikkat çekici olup özellikle yardımcı doçent sayısında görülen artışın kısa ve orta erimde öğretim üyesi sayılarında önemli eksikliklere yol açacağı ortadadır'' diyen Kiper, AKP Hükümeti’nin tıp fakültelerindeki sorunları ciddi anlamda dikkate alması gerektiğini kaydetti.
Rapora göre, Türkiye'de 2009-2010 ders yılında tıp fakültelerinde toplam 38 bin 536 öğrenci eğitim görüyor. 2010 ÖSYM verilerine göre, 54 devlet üniversitesi ile 10 vakıf üniversitesi tıp fakültesine öğrenci alıyor. Tıp fakültelerinde 4 bin 976 profesör, 2 bin 781 doçent ve 2 bin 656 yardımcı doçent olmak üzere toplam 10 bin 413 öğretim üyesi bulunuyor. Tıp fakültelerinde temel bilimler eğitiminde de sorunlar yaşandığına işaret edilen raporda, birçok fakültede kadavra bile bulunamadığına dikkat çekildi. Raporda, tıp fakültelerinde fiziksel ve teknik altyapı sorunları da yaşandığı, fakültelerin büyük bölümünde kütüphane gibi birimlerin yer almadığı kaydedildi.