'Can güvenliğim kalmadı, Ben artık hizmet edemiyorum'

Şırnak’ın Silopi ilçesinde gönüllü olarak görev yapan ve aslen Kürt olduğunu belirten 26 yaşındaki doktor Enes Başak’ın arkadaşına yazdığı mektup, terörün gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi.

Adıyamanlı 26 yaşındaki Enes Başak, Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesindeki eğitimini tamamladıktan sonra Doğu’daki vatandaşların hizmetten geri kalmaması için birinci tercihini yazdığı Şırnak’ın Silopi ilçesi Verimli mahallesinde göreve başladı. Aile hekimi olan Başak, görev yaptığı süre boyunca başarılı çalışmalara imza attı. Başak, çözüm sürecinin sona ermesiyle bölgede görev yapamaz hale geldi.

“CAN GÜVENLİĞİMİZ KALMADI”
Genç doktorun görev yaptığı Silopi’den İzmir’den bir arkadaşına yazdığı mektup ise, terörün gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi. Başak’ın tedirgin olduğunu anlattığı ve terörü özetleyen mektubu okuyanları duygulandırdı. Mektubunda doktorluğun kutsal bir meslek olduğunu ifade eden Enes Başak, şöyle diyor:
“Doktorluk kutsal bir meslektir, insan hayatının söz konusu olduğu yerde bütün patavatsız duygu ve düşünceler daha fazla belli eder gereksizliğini. Milliyet, din ve lisan her şeyden ötedir. Hizmet aşkı her şeyden yücedir. Duygu ve düşüncem insanlığa hizmet etmekti, bu sebeple bazı arkadaşlarım büyükşehirleri veya sessiz sakin olan İç Anadolu bölgesini tercih ederken ben memleketimin en ücra köşesine gittim. Bütün uyarılara rağmen ‘mesele hizmet, mesele insanlık’ diyerek Şırnak'ın yolunu tuttum. Sen İzmir'den bana el sallarken dostum, ben Silopi'nin bağrına doğru yola çıktım.”

“BANA GÜLEREK ‘ALIŞIRSIN’ DİYORLARDI”
Mektubunun satır aralarında bölge halkının olaylara alıştığından bahseden genç doktor, şöyle devam etmiş:
“Her gün evden çıkarken gün içinde yine ne olacak diye düşünüyoruz. Acaba yine eylem olacak mı diye düşünüyoruz. Bize tıp fakültesinde öğretmemişlerdi limonun biber gazına iyi geldiğini. İlk tattığım da ne oluyor diye düşünürken boğazım ve gözlerimin yanmasından nefessiz kalmıştım. Spot eşya satan bir dükkandan eşya bakıyordum ve anlaşılmadık bir şekilde yanıyordu gözlerim. İçeridekiler bana gülerek ‘alışırsın’ diyordu. Bir cuma vakti, abdestimi alıp tarif edilen en yakın camiye doğru yürümeye başladım. Yol üzerinde zırhlı bir polis aracı bekliyordu. Arkasından geçip sokağı dönecekken 12-15 yaşlarında birkaç çocuk aracı taşlamaya başladı. Yüzümü koruyarak geçip gittim ama ayağıma isabet eden taşa engel olamadım. Sekerek yürüdüm yolun geri kalanını, şükürler ilettim Allah'a başıma taş isabet etmedi diye."

“HİZMET EDEMİYORUM”
Enes Başak, çözüm sürecinin sekteye uğramasından sonra bölgede görev yapamaz hale geldiğini şu sözlerle anlattı:
“Arkadaşlarımdan farklı olarak ilk tercihine Silopi yazan ben, hizmet aşkıyla buralara gelen ben. Ne yediğim biber gazından, ne aç kaldığım günlerden, ne saatlerce kesilen elektrikten, ne ayağıma ve vücuduma yediğim taşlardan gocunmuyorum. Ben buradan gitmek zorunda bırakılmaktan gocunuyorum, köyümün yolunun kapatılmasından, basit bir olayla alakasız yerlere şikayet edilmekten, beş köyümün bebeklerine aşılarını yapamamaktan gocunuyorum. Çünkü dostum ben hizmet edemiyorum, canımın söz konusu olduğunu söyleyen aileme ve size karşı ağzımı açıp 'hizmet edeceğim' diye bağıramıyorum; çünkü dostum ben artık hizmet edemiyorum.“

İHLAS HABER AJANSI TELEFONLA ULAŞTI
Yazılan bu mektuptan sonra İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabiri, 26 yaşındaki doktora telefonla ulaştı. Aslen Kürt olduğunu anlatan Enes Başak, “Bir doktor olarak Türkiye’de en son gideceğim yer. Doğu’daki insanlar hizmet alma noktasında geri planda kaldığı için ilk tercihimi Doğu yazdım. Buradaki insanlar beni sahiplendi” dedi. 

HAKAN GÖZALAN
 

Manşetler

DUYURU-4