Çalışan kadınların sorunu; tükenmişlik

Deloitte’un 10 ülkeden beş bin kadının katılımıyla gerçekleştirdiği "İş Hayatında Kadın- 2022 Araştırması", çalışan kadınların iş hayatında yüksek düzeyde tükenmişlik hissiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.

Deloitte Türkiye Yetenek Lideri Gülfer Irmak: "Bu araştırmanın bulguları, politikanın ötesinde eylemlerin önemini gösteriyor. Refah, esneklik, saygılı ve kapsayıcı bir şirket kültürü kadınların iş hayatında var olması için son derece önemli"

Şirketten yapılan açıklamaya göre, Deloitte’un "İş Hayatında Kadın – 2022 Araştırması" yayımlandı.

Araştırmaya göre, tükenmişlik hissi, esnek çalışmanın istenen seviyede uygulanmaması ve ihtiyaç duydukları desteği alamamaları kadınların iş hayatındaki varlığı önünde engel olmaya devam ediyor. Araştırmaya katılan çalışan kadınların yüzde 53’ü stres seviyelerinin geçen yıla göre daha yüksek olduğunu ve neredeyse yarısı kendisini tükenmiş hissettiğini söylüyor.

Araştırmaya katılan kadınlar, salgından sonra çalışma düzeninin değişmesine rağmen yüksek oranda tükenmişlik hissi ve stres yaşadıklarını belirtiyor. Dünyadaki "büyük istifa" dalgasının devam edeceği sinyalini veren araştırmaya katılan kadınların yarısından fazlası iki yıl içinde çalıştıkları iş yerinden ayrılmak istiyor. Mevcut iş yerinde çalışmaya devam edeceklerini söyleyenlerin oranı ise sadece yüzde 10 oldu.

Deloitte’un Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin, Almanya, Hindistan, Japonya, Güney Afrika, İngiltere ve ABD’den beş bin kadın çalışanla yaptığı araştırmaya göre, kadınların çoğunluğu iş yerinde mikro saldırganlık (sözünün kesilmesi, sesini yükselterek karşılık verilmesi gibi), uygunsuz ve kapsayıcı olmayan davranışlarla karşılaşmaya devam ediyor. Bu davranışların çok azı işverenlere bildiriliyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Deloitte Türkiye Yetenek Lideri Gülfer Irmak, salgında birçok şirket ve çalışanın hem fırsat hem de zorluklar getiren bir değişim dönemi geçirdiğini belirtti.

Hibrit çalışma modelinin tüm dünyada yaygın bir uygulama haline geldiğini vurgulayan Irmak, “Bununla birlikte araştırmamıza katılan kadınların yanıtları, salgınla gelen değişimin iş hayatındaki kadınlara ağır bir bedel ödettiğini ortaya koyuyor. Öncelikle tükenmişlik hissinin endişe verici derecede yüksek seviyelere ulaştığını görüyoruz. Aynı zamanda kariyer ve yaşamları için karar veren kadınlar yeni, esnek çalışma sistemleri talep etmeye başladı. Bir kısmı ise iş yerlerini veya iş hayatını tamamen terk etmek zorunda kaldı." ifadelerini kullandı.

Irmak, hibrit çalışmanın doğru uygulanması halinde uzaktan çalışma konusunda esneklik sağladığını, aynı zamanda da fiziksel olarak iş yerinde bulunmayanların dışlanması riskini artırdığını aktararak, “Hibrit düzende çalışan kadınların yüzde 60’ı önemli toplantılardan dışlandıkları hissi yaşadıklarını, yüzde 45’i liderlerine ulaşmakta zorluk çektiğini söylüyor.

Salgının tetiklediği iş modeli çalışma hayatında kadının varlığını artırmasına ve ilerlemesine engel oluyor. Bu araştırmanın bulguları, politikanın ötesinde eylemlerin önemini gösteriyor. Refah, esneklik, saygılı ve kapsayıcı bir şirket kültürü kadınların iş hayatında var olması için son derece önemli." değerlendirmesinde bulundu.

Araştırmaya katılan kadınların yüzde 33’ü işverenlerinin esnek çalışma seçenekleri sunduğunu bildirirken, yüzde 94’ünün esnek çalışma talebinde bulunmanın terfi etme olasılığını etkileyeceğine inanıyor.

Kadınların yüzde 53’ünün stres seviyelerinin geçen yıla göre daha yüksek olduğunu söylemesi, yüzde 46’sının kendisini tükenmiş hissetmesi, aktif iş arayan kadınların yüzde 40’ının tükenmişlik hissi yüzünden iş değiştirmek istemesi, tükenmişlik hissinin özellikle iş–özel hayat dengesini kuramayan kadınlarda çok daha fazla olması araştırmanın öne çıkan başlıkları arasında bulunuyor.

Kadınların yüzde 33’ü zihin sağlığı için izin aldığını belirtirken, yüzde 43’ü iş yerinde zihinsel sağlık sorunları hakkında konuşabildiğini aktarıyor. Yüzde 59’u son bir yılda iş yerinde uygunsuz davranış ve/veya mikro saldırganlık yaşadığını ifade ederken, bunu yaşadığını söyleyen kadınların oranında geçen yıla göre yüzde 52 artış oluyor.

Araştırmaya göre, kapsayıcı olmayan davranışları bildirmeleri halinde işverenlerinin harekete geçmeyeceğini düşünenlerin oranı yüzde 93 iken, katılımcıların yüzde 93’ü uygunsuz ya da mikro saldırgan davranışları bildirmenin kariyerlerini etkileyeceğine inanıyor.

Çalışanların yarısından fazlasının gelecek iki yıl içinde çalıştıkları işlerden istifa etmeyi düşünürken, yüzde 10’u önümüzdeki beş yıl içinde işine devam edeceğini kaydediyor.

Ayrılmaların ardındaki en büyük nedenin yüzde 22 ile yeterince fırsat tanınmaması, ikinci sırada ise yüzde 18 ile iş-özel hayat dengesini kuramaması, ayrılmak isteyen kadınların yüzde 38’inin ise çalıştıkları yerde tükendiklerini belirtmesi dikkati çeken diğer başlıklar arasında.

Manşetler

DUYURU-4