Burun estetiğinin püf noktası ameliyatlı olduğunun anlaşılmaması

Yüzümüzde en çok dikkati çeken organ hangisi? Göz mü? Yanıldınız. Burun! Bu yüzden burnun normalden farklı veya çirkin olması kişilerde, başta güven eksikliği olmak üzere bazı psikolojik sorunlara yol açabiliyor.

Şükür ki günümüz teknolojisiyle estetik cerrahi çok başarılı sonuçlar yaratıyor. 18-20 yaşlarından itibaren uygulanan rinoplasti, yani burun estetiği hakkında tüm merak ettiklerinizi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Haluk Duman’dan öğrendik.

Burun estetiğinin önemsenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Haluk Duman söze şöyle başlıyor: “Burun, yüzün orta bölümünde dikkat çeken, işlevsel bir organ. Burnun çirkin ya da normalden farklı olması, kişilerde psikolojik sorunlara yol açabiliyor. Öyle insanlar var ki, burun ameliyatı sonrası psikolojileri ve sosyal ilişkileri düzeliyor, özgüvenleri geliyor, başarıları artıyor. Burunlarıyla ilgili olumsuz duygularından dolayı ilişkilerinde sorun yaşayan insanlar ameliyat sonrasında sağlıklı ilişkiler kurabiliyor.”

Burun estetiğinin bir de işlevsel yönü var. Burnun nefes almadaki önemi nedeniyle işlevlerinin de normal olması çok önemli. Günümüzde işlevsellik, estetiğin bir parçası olarak ele alınıyor. Bir burunun sadece görsel olarak güzelliği yeterli değil. O değişimin işlevsel olarak da olumlu olması gerekiyor. Prof. Dr. Duman ameliyatlarda işlevin bozulmaması, bozuk olan işlevin düzeltilmesi gerektiğini belirtiyor.

“Yüz hatlarına uyan burun güzeldir”

Uzmanımız güzel burunun tanımını şöyle yapıyor: “Bir burnun güzel olması için küçük olması gerekmiyor. Güzel burun, yüz hatları ile uyumlu burundur. Bazı burunlar var; tek başına bakarsanız hoş durmuyor ancak kişinin yüzü ile beraber değerlendirildiğinde rahatsız etmiyor. Güzel olduğu düşünülüyor, hatta seksapeli artırdığı söyleniyor. Ancak aynı burnu başkasına monte etmeye kalksanız bu sonucu göremeyebilirsiniz.” Bu yüzden de Prof. Dr. Haluk Duman rinoplasti, yani burun estetiği ameliyatını öneriyor. Rinoplastinin amacı, tek başına güzel ama yüzle beraber bakıldığında yüzün bir parçası olarak görülen, genel hatta uyumlu bir burun ortaya çıkarmak.

İşin püf noktası ise bu burnun ameliyatlı olduğunun anlaşılmaması. Prof. Dr. Haluk Duman “Her burun güzelleştirilebilir mi?” sorusunu yanıtlıyor: “Burun ameliyatlarında varolandan yola çıkılıyor ve mutlaka daha güzel oluyor. Ancak amaçlanan sonuca yüzde 100 ulaşmak her zaman mümkün olmayabilir. Bunu da hastalara baştan anlatmak gerekiyor. Bu durum daha çok, büyük burunlu erkek hastalarda yaşanıyor. Burnun büyük olması nedeniyle ameliyat sırasında çok fazla yumuşak doku kalıyor.

Sonuç da o dokunun kendini toplamasına bağlı oluyor.” Ameliyat öncesi hastanın en az üç yönden fotoğrafları çekiliyor. Özel bir fotoğraf programı ile görüntü üzerinde oynamalar yapılarak uygun burun şekli konusunda fikir ediniliyor. Yüzün uyumu göz önüne alınarak çenede ya da alında da bazı düzenlemeler planlanabiliyor. Prof. Dr. Duman “Hasta bunları görünce kafasına bir tablo yerleştirip aynı sonucu arzulayabiliyor. Ancak hasta ile konuşup bunları açıklayarak ortak bir noktada buluşuyoruz” diyor.

“Açık ameliyat açık ara önde”

Kemik çıkıntılar alınıyor, ucunun veya köprünün şekli değiştirilebiliyor. Prof. Dr. Haluk Duman uygulanan yöntemleri amaçlarına göre şöyle açıklıyor: “Hump rezeksiyon yöntemi ile burnun yükseltisi çıkartılıyor. Burun ucu ile oynarken dikişler atarak bölgenin kalınlığı ve açısı ayarlanabiliyor. Burun ucundaki kartilajlar kimi zaman çıkartılıyor ve çökme olmaması için destekleniyor. Üst lateral kıkırdaklarda da azaltma yapıp uyumlu hale gelmeleri sağlanıyor. Septumun yüksekliği dengeli biçimde tıraşlanarak alınıyor, yeterli olmazsa ameliyat süresince aynı işlem tekrarlanıyor.”

Uzman, burun estetiğinin teknik olarak kolay olduğunu, ancak her hasta için farklı uygulamalar gerektiğini vurguluyor. Bunun tercümesi şöyle: “Burun yükseltisini almak üzere başladığımız bir ameliyatta burun köküne bir ekleme yapmaya karar verebiliyoruz. Ya da başlangıçta greft kıkırdak kullanmaya karar vermişken buna gerek olmadığını görebiliyoruz.”Ameliyatta “açık rinoplasti” yöntemi tercih ediliyor. Nedenini Prof. Dr. Duman’dan öğrenelim: “Açık rinoplastinin en önemli avantajı, özellikle burun ucu olarak adlandırılan kısmı görüp oraya girişimlerde bulunabilmek. Açık rinoplasti ameliyatında burun ucunda simetri tam olarak sağlanabiliyor ve ihtiyaç olan bölgelere kıkırdak destekler yerleştirilip dikişlerle sabitleniyor.

Böylece ameliyattan sonra burun şeklinin değişmesi riski en aza indirgenmiş oluyor. Açık rinoplastinin tek dezavantajı, iyileşme sürecinin biraz daha uzun sürmesi. Peki lokal anestezi mi genel anestezi mi? “Hem hasta hem de hekim açısından genel anestezi tercih ediliyor. Lokal anestezide hastanın stresi artar, kan basıncı yükselir. Kan basıncı yükseldiğinde de kanaması artar. Kanama artışının yaşamsal riski yok ancak bu durum cerrahın çalışmasını zorlaştırır.”

“Ameliyattan sonra sigara içmek yasak”

Hasta ameliyattan hemen sonra evine gidebiliyor. Ameliyata bağlı ağrı olmuyor ancak ilk 24-48 saatte gözlerin etrafında ödem ve şişlik meydana gelebiliyor. Bunlar göreceli olarak azalıyor. Göz çevresindeki morluklar da 7-10 gün içinde geçiyor. Burnun son şekline gelmesi ise 6-12 ayı bulabiliyor. Ameliyat sonrasında kırılan burun kemiklerinin tekrar kaynaması için alttan tampon, üstten de alçı desteği sağlanıyor. Burnun kemerine takılan plastik bant görünümündeki alçı, kemiklerin sabitlenmesini sağlıyor.

Tamponlar ameliyattan sonraki üçüncü günde, alçı ise bir hafta sonra alınıyor. Kemiğin daha iyi kaynamasını sağlamak ve hastaya ameliyat olduğunu unutturmamak için ikinci hafta burna yapışkan bant takılıyor. Ameliyat sonrası ödemi artırdığı için kesinlikle sigara içilmemesi, banyo yapılmaması ve yüzün yıkanmaması gerekiyor. Aksi takdirde alçının altına su kaçarak iltihaba yol açabiliyor. Hastaların bu dönemde kan basıncını yükseltmekten kaçınmaları ve ağır egzersiz yapmamaları da önemli. Ameliyattan sonra ortaya çıkan bazı sorunlar altı ay ile bir yıl içinde yapılan rötuşlarla çözülebiliyor.

Ameliyatlı burun düşmez!

“Ameliyatlı burun bir süre sonra düşer” yargısının gerçeği yansıtmadığını belirten Prof. Dr. Haluk Duman burun estetiğinde son yıllardaki en önemli gelişmenin geçmiş yıllardaki birtakım uygulamalardan ders alınması ve abartıdan vazgeçilmesi olduğunu vurguluyor. Prof. Dr. Duman bu deneyimler ışığında “burnu içerde normalde iki eşit parçaya bölen bir duvarın tamamının alınması” gibi hatalı uygulamaların yapılmadığını belirtiyor. Prof. Duman’a göre günümüzde ameliyatlar çok başarılı geçiyor ve uzun vadede burun düşmesi gibi sonuçlar yaşanmıyor.

ESRA ÖZÜBEK

Manşetler

DUYURU-4