Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, uzmanlar tarafından 21. yüzyılın en sinsi hastalığı olarak niteleniyor. Diyabet, dünyada ve ülkemizde hızla yayılıyor. Birleşmiş Milletler ’in (BM), dünya genelinde bu hastalığa dikkat çekmek için 14 Kasım’ı Dünya Diyabet Günü ilan etmesi de konunun hassasiyetini gösteriyor. Uzmanlar, Türkiye ’de son 10 yılda diyabetli hasta sayısının yüzde 100 artış gösterdiğine, 2012 itibariyle Türkiye’de 10 milyon (6 milyonu tespit edilmiş, 4 milyonu gizli şeker) civarında diyabet hastası olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye Diyabet Vakfı (TDV) Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, obezite, hareketsizlik ve yanlış beslenmeye bağlı olarak yetişkinlerin yanı sıra, çocuk ve gençlerde de diyabet patlamasının yaşandığını söyledi.
Belirtileri bilinmiyor
Türkiye genelinde yaptıkları diyabet araştırmasının çarpıcı sonuçlarını ilk kez Radikal'e anlatan Prof. Temel Yılmaz’ın verdiği bilgilere göre Türk halkının yüzde 63’ü diyabetin aşırı susama, sık idrara çıkma, yorgunluk, açıklanamayan kilo kaybı, tekrarlayan enfeksiyonlar, bulanık görme ve yaraların geç iyileşmesi gibi belirtilerini bilmiyor. Bilgisayar ve TV karşısında çok fazla zaman geçiriyor, spor yapmıyor. Lahmacun, dürüm ve ekmek arası döner gibi geleneksel lezzetlerimiz diyabete davetiye çıkarırken, hastalık Güneydoğu Anadolu mutfağının hakim olduğu G.Antep, K.Maraş, Adana ve Malatya'da daha sık görülüyor.
Türkiye Diyabet Vakfı, Türkiye’nin tüm bölgelerini kapsayan ve 1000 kişi üzerinde yaptığı araştırmada, katılımcılara diyabetle ilgili temel bazı sorular yöneltti. “Diyabet belirtileri nedir? Hangi organla direkt ilgilidir? Normal kan şekeri değeri kaçtır” türünden bu sorulara, Türk halkının yüzde 37’si doğru yanıt verdi.
Prof. Dr. Yılmaz, “Türk halkının yüzde 63’ü diyabet hastalığının belirtilerini bile bilmiyor. Bu, çok düşündürücü bir sonuç. Diyabet, damarları hızla harap eden ciddi bir hastalıktır. Ayrıca yüksek tansiyon, kalp krizi, felç, körlük, damar tıkanıklığı ve böbrek yetmezliğinin de bir numaralı nedenidir” dedi.
Diyabetten korunmanın püf noktaları
Kan şekerini aniden yükseltmeyen ve bol lif içeren sebze, meyve ve tahıldan zengin besinler tüketmek. Üç ana, üç ara öğün olmak üzere azar azar yemek.
Günde 8-10 bin adım atmak. (Bu da orta tempoyla yaklaşık 40-45 dakika yürüyüşe denk geliyor)
Stresli bir hayat ve fast food tarzı beslenme en önemli risk faktörleri arasında.
Kan şekerini en çok yükselten gıdalar toz şeker ve beyaz unlu mamuller. Bir simit, kan şekerini anında 300’e çıkarıyor.
Bulgur ve buğday kan şekerini yavaş yavaş yükselten glisemik endeksi düşük gıdalar. Pirinç pilavı yerine bulgur pilavı ya da buğday salatası tercih edilmeli.
Beyaz ekmek yerine ise mutlaka çavdar, kepek, yulaflı olan tam tahıllı ekmek çeşitleri tüketilmeli.
Çay-kahveye şeker yerine tarçın, kan şekerini biraz kontrol altına alabiliyor.
Son araştırmalar, diyabetlilerin temkinli yaklaştığı havucu akladı; bilinenin aksine çiğ havuç kan şekerini yükseltmiyor. Şeker hastaları özellikle havuç salatasını istediği kadar yiyebilir.
MİNE TUDUK
mine.tuduk@radikal.com.tr
Radikal