Güzel yaz günlerinin geride kalmasıyla kış artık kapıda. Soğuyan havalar ile alışveriş merkezlerinde; eğitim döneminin başlamasıyla da okul, servis gibi kapalı ortamlarda daha çok vakit geçirmeye başlandı. Bu durumda kişiler arası yakın temasın artması; çevrenizde elinde kağıt mendil, burnu silinmekten kızarmış ve sürekli hapşırdığını gördüğünüz pek çok kişinin sizi solunum yolu enfeksiyonları ile karşı karşıya bırakmasına sebep olacaktır. Güçlü bir bağışıklık sistemi, enfeksiyonlar dahil pek çok hastalıkla baş edebilse de, mikrobik hastalıkların bulaşmasını önleyecek bazı önlemler mutlaka alınmalıdır. Uz. Dr. İlkay Keskinel, sizi günlerce yatağa düşürebilecek grip ve korunma yolları konusunda bilgi verdi.
Grip, bir virüs hastalığı olduğundan antibiyotik tedavisine yanıt vermez
Mevsim değişikliğine bağlı olarak aynı gün içerisinde sıcak ve soğuk havayı birlikte hissedebilmekteyiz. Bu tür hava değişimleri gribe yakalanma riskinizi artıran en önemli nedenlerden biridir. Grip, çoğunlukla sonbahar ve kış aylarında görülen, hastalığı taşıyan kişilerin öksürmesi ya da hapşırması ile havaya yayılan damlacıklarla ve doğrudan temasla bulaşan bir hastalıktır. Kuluçka dönemi, 1-4 gün arasındadır. Belirtilerin başlamasından önceki 24 saat ve sonraki beş gün kişinin bulaştırıcılığı devam eder. Gribin belirtileri arasında ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, hapşırık, öksürük, baş ağrısı, kaslarda ve eklemlerde ağrı ve halsizlik sayılabilir. Genellikle 1-2 hafta içinde iyileşme görülür. Ancak yaşlılarda, diyabetlilerde, altta yatan böbreğe, kalbe ya da solunum sistemine ait kronik hastalığı olan kişilerde daha ağır seyredebilir. Bunun yanında zatürre gibi hastalıklara da zemin hazırlayabilir. Grip, bir virüs hastalığı olduğundan antibiyotik tedavisine yanıt vermez. Hastalara bol sıvı almaları, yatak istirahati ve belirtilere yönelik ilaçlar önerilir. Virüse yönelik ilaçlar erken dönemde faydalı olmaktadır.
Okul servisleri ve toplu taşıma aralarında dikkatli olun
Pek çok enfeksiyon hastalığında olduğu gibi, solunum yolu enfeksiyonlarından korunmada da alınacak en önemli tedbirlerden ilki uygun el temizliğidir. Gün içinde her türlü ortamla temas eden ellerimiz, dış ortamdaki pek çok mikrobun vücuda taşınmasında rol alabilir. Özellikle ortak kullanılan eşyalar, toplu taşıma araçları, okul servisleri hastalıkların bulaşmasını sağlayacak ortamlardır. Tüm bunlara ek olarak; kapı kolu, elektrik düğmesi, klavye, telefon ahizesi gibi eşyalara daha önceden hasta insanlar temas etmişse, bulaştırtıcı olabilirler. Bu yüzeylerin belli aralıklarla temizlik malzemeleri ile temizlenmesi korunmada etkili olabilir. Bunun dışında, her türlü ortak yüzeye temas ya da tokalaşma sonrası, ellerin ağız, burun, yüze sürülmemesi, ellerin sabunlu etkin bir biçimde iyice yıkanması uygun olacaktır. Ellerin yıkanmasının mümkün olmadığı durumlarda, el dezenfektanlarından da faydalanılabilir. Hasta kişilere temastan kaçınılması, ev halkından biri hasta ise, hasta kişiye ait havlu, nevresim, tabak, bardak gibi eşyaların ortak kullanılmaması gerekmektedir. Hasta kişinin eşyaları ile temastan sonra da ellerin yıkanması önerilir. Ev, ofis gibi ortamların sık sık havalandırmasını sağlamak da uygun olacaktır.
Yumurta alerjisi olanlar aşı yaptırmamalı
Gripten korunmada gripli kişilerle temastan kaçınılması, ellerin sık sık yıkanmasının yanı sıra grip aşısı da önerilebilir. Grip virüsü sürekli tip değiştiren bir virüs olduğundan Dünya Sağlık Örgütü her yıl o sene sık görülen virüs tiplerini belirlemekte ve aşı buna göre hazırlanmaktadır. Aşı, 3 tip ölü virüs içermektedir. Uygulandıktan sonra etkisinin ortaya çıkması 10-15 gün kadar bir süre almaktadır. Bu nedenle sonbahar başlarında yapılması önerilmektedir. Tüm kış boyunca yapılmasının bir sakıncası yoktur, erken yapılmasının nedeni, bağışıklığın bir an önce başlamasının sağlanmasıdır. Bu arada, çoğunlukla koruyucu olsa da grip aşısı yapılması, kişinin o yıl asla grip olmayacağı anlamına gelmez. Aşının koruyuculuğu, yüzde 60-80 arasında değişmektedir. Ayrıca grip aşısı gribe benzer diğer hastalıklardan (nezle gibi) korumamaktadır
65 yaşın üzerindekiler, bazı akciğer hastalığı olanlar (astım, kronik bronşit gibi), kronik kalp ve damar hastaları, şeker hastaları, kan hastalığı olanlar, bağışıklığı baskılanmış kişiler (uzun süreli kortizon kullanımı, AIDS, kanser tedavisi görenler gibi) grip aşısı yaptırabilirler. Ayrıca, bakım/huzur evlerinde kalanların ve burada çalışan personelin, sağlık personelinin de grip aşısı yaptırması uygun olabilir. Ancak aşı tavuk yumurtasında hazırlandığından dolayı yumurta alerjisi olanların, aşının içeriğine alerjisi bulunanların, “Guillain-Barré Sendromu” adı verilen nörolojik bir hastalığı olanların ve hamileliğinin ilk 3 ayındaki kadınların grip aşısı yaptırmaması gerekmektedir. 6 aydan küçük bebeklere de grip aşısı uygulanmamalıdır. Aşı yapılacağı zaman ateşli bir hastalık geçirmekte olanların da, rahatsızlıkları düzelene kadar aşıyı ertelemesi önerilmektedir.
Kışa girerken bağışıklık sisteminizi güçlendirin!
Kış mevsimine yavaş yavaş girerken hasta olup tedaviyi beklemek yerine hastalık olmadan engellemek en doğru adım olacaktır. Çünkü mikroplara maruz kaldığımızda hastalıkların engellenmesi ya da daha hafif atlatılması, bağışıklık sistemimizin gücü ile orantılıdır. Bağışıklık sistemi, pek çok hücre ve organı içeren, oldukça komplike bir sistemdir. Bu sistem sayesinde enfeksiyonlar ve kanserler gibi hastalıklardan korunuyoruz. Doğuştan gelen bazı bağışıklık yetmezliklerinin yanı sıra, yeterli beslenmeme, ruhsal stres ve bazı bağışıklık baskılayıcı ilaçlar bu sistemin dengesini bozabiliyor. Sağlıklı bir bağışıklık sistemine sahip kişiler çevresel faktörlerin etkisiyle kolay kolay hasta olmazken, bağışıklık sistemi zayıfladığında zararsız görünen mikrobik hastalıkların bile ölümle sonuçlanması söz konusu olabiliyor. Bağışıklık sisteminizi üçlendirmek için şu önerileri mutlaka göz önünde bulundurun.
• Bağışıklık sisteminin iyi çalışmasının anahtarı, dengeli beslenmektir. Bunu başaran “sihirli” bir besin yoktur; ancak önemli olan sağlıklı koşullarda üretilmiş ve hazırlanmış besinleri, dengeli bir biçimde tüketmektir.
• Yeterli protein alın. Protein kaynağı olarak hayvansal ve bitkisel proteinleri dengeli bir biçimde tüketin.
• Çiğ sebze-meyve ile beslenin. Sebze ve meyveler içerdikleri doğal vitaminler ve diğer antioksidanlar aracılığıyla, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olurlar.
• Probiyotiklerden yararlanın (yoğurt, kefir…). Bu tür besinler, mide-bağırsak sistemindeki bağışıklık sistemi elemanlarının sağlıklı işleyişinde rol almaktadır.
• Uykunuzu alın. Yalnızca yeterince uzun süre uyumak değil, “kaliteli” uyku uyunması da bağışıklık sisteminin sağlıklı işleyişi açısından önemlidir.
• Egzersiz yapın; ancak aşırıya da kaçmayın. Düzenli yapılan egzersizin enfeksiyon riskini azaltmaktadır. Tam tersine aşırı ve düzensiz egzersiz, bağışıklık sisteminin işleyişini olumsuz etkileyebilir.
• Mutlaka bol sıvı alın.
• Hazır içecekler yerine doğal, taze sıkılmış meyve sularından yararlanın
• Çay için. Yeşil çay “kateşin” adı verilen bir antioksidanı bolca içermektedir. Çaydaki polifenoller, pek çok hastalığa neden olabilen oksidan maddelerle savaşılmasına yardımcı olmaktadır.
• Sigaranın, bağışıklık hücrelerinin yanıtını bozduğu bilinmektedir bunun için sigaradan vazgeçin, pasif olarak sigara dumanına maruz kalmamaya çalışın.
• Aşırı yağ tüketiminden, özellikle “trans yağlar”dan kaçının. Gereğinden fazla yağlı besinler tüketmenin bağışıklık sistemini olumsuz etkilediği gösterilmiştir. Kilonuzu ideal aralıkta tutmaya çalışın. Hızlı kilo kaybı, bağışıklık sistemini zayıflatmaktadır. Bilinçsiz, hızlı kilo kaybettiren diyetlerden kaçının.
• Temizlik maddelerinin aşırı kullanımı ile cildinizin sağlıklı ve normal bakteri dengesini bozmayın.
• Hekim kontrolünde olmadan alınan gereksiz antibiyotik kullanımından kaçının.
• Hayata olumlu bakın, bol bol gülün.
HABERTURK.COM SAĞLIK SERVİSİ