Uzmanlar, Çin'de etnik, dilsel veya dini azınlıklara mensup tutukluların, rızaları olmaksızın zorla kan testleri, ultrason ve röntgen gibi "organ toplama muayenelerine" tabi tutulduklarına dair güvenilir raporlar aldıklarını bildirdi.
Diğer mahkumların bu tür muayenelerden geçmedikleri bilgisini paylaşan uzmanlar, muayene sonuçlarının, organ paylaşımını kolaylaştıran canlı organ kaynakları veri tabanına kaydedildiğini aktardı.
Zorla organ toplama işleminin, genellikle gözaltında tutulan belirli etnik, dilsel veya dini azınlıkları hedef aldığı iddia edilirken, mahkumlara veya tutuklulara, etnik köken veya inanç temelinde ayrımcı muamele yapıldığına dair raporlardan derin endişe duyulduğu belirtildi.
İddialara göre, mahkumlardan en sık çıkarılan organların kalp, böbrek, ciğer, kornea ve daha az yaygın olarak karaciğer parçaları olduğu bildiriliyor.
Tıbbi nitelikteki bu tür bir ticaretin, cerrahlar, anestezistler ve diğer tıp uzmanları dahil olmak üzere sağlık sektörü profesyonellerini de kapsadığı iddia ediliyor.
BM uzmanları, "Gönüllü organ bağış sisteminin kademeli olarak gelişmesine rağmen, Çin'de nakil için organ tedarikinde ciddi insan hakları ihlalleri olduğuna dair bilgiler ortaya çıkmaya devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
Bağış ve organ tahsisinde hükümlü veya tutukluların rızasının olup olmadığı konusunda bağımsız bir gözetimin olmaması endişeye sebep olurken, ölen tutuklu ve mahkumların ailelerinin cesetlerini almalarının engellendiği bildiriliyor.
Uzmanlar, Çin'i "organ toplama" iddialarını derhal yanıtlamaya ve uluslararası insan hakları mekanizmaları tarafından bağımsız izlemeye izin vermeye çağırıyor.