BM Güvenlik Konseyi'nde Gazze'de kıtlık uyarısı ve gıda güvencesizliği konuları ele alındı.
Burada üye ülkeleri bilgilendiren Kehris, İsrail ordusunun saldırılarını gerçekleştirme şeklinin uluslararası insancıl hukukun temel ilkeleri olan "ayrım gözetme, orantılılık ve önlem alma"yı sistematik olarak ihlal ettiğini gösterdiğini ifade etti.
İsrail saldırılarının, uluslararası hukuk kapsamında koruma altındaki hastaneler, okullar, elektrik, su ve kanalizasyon gibi yaşamsal hizmetler dahil olmak üzere Gazze'nin sivil altyapısını yok ettiğinin altını çizen Kehris, bu durumun kıtlık riskine doğrudan katkıda bulunduğunu söyledi.
Kehris, İsrail'in 220'den fazla BM personeli de dahil olmak üzere yüzlerce sağlık görevlisini, sivil polisi, gazeteciyi ve insani yardım çalışanını öldürdüğünü ifade etti.
- "Yardımların miktarı geçen yılın en düşük seviyesine indi"
Binlerce Filistinlinin, genellikle zincirlenmiş ve gözleri bağlı bir şekilde Gazze'den İsrail'e götürülerek dış dünyayla iletişim kuramadan tutulduğunu belirten Kehris, şunları kaydetti:
"Bu sırada, insani yardımların girişi ve dağıtımı sürekli ve sürekli olarak engellenmektedir ve bu yardımların miktarı, geçen yılın en düşük seviyelerine inmiştir. İşgalci güç olarak İsrail, uluslararası hukuk gereğince Filistinli sivilleri koruma ve onların hayatta kalması için gerekli malzemeleri sağlama yükümlülüğüne sahiptir. Ancak Gazze'deki yıkımın bir yılı aşan etkisi, Gazze'deki Filistinliler için temel hizmetlere büyük bir darbe vurmuştur. Gazze'nin özellikle kuzeyindeki yaşam koşulları, giderek hayatta kalmaya uygun olmaktan çıkmaktadır."
Kehris, BM Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflaması (IPC) tarafından yayımlanan son raporda, Gazze'de kıtlığın yakın olduğu uyarısının yapıldığını anımsatarak, "Bu dehşet verici ihtimal, oradaki sivillerin insan haklarına yönelik bitmek bilmeyen saldırılardan ayrı bir şekilde ele alınamaz." değerlendirmesinde bulundu.
Son 5 haftada İsrail ordusunun Gazze'nin kuzeyindeki saldırılarının, büyük sivil can kaybına neden olduğunu ve özellikle kadınlar, çocuklar, yaşlılar, hastalar ve engellileri etkilediğini söyleyen Kehris, bu kişilerin birçoğunun, İsrail'in askeri kısıtlamaları ve kaçış yollarına yönelik saldırıları nedeniyle bölgede mahsur kaldığını ifade etti.
Kehris, İsrail saldırılarının düzenlenme şekli ve sıklığı, çok sayıda sivilin barındığı yerlerin sistematik olarak hedef alındığını ve nüfusun yoğun olduğu bölgelerde geniş etkiye sahip silahların sürekli olarak kullanıldığını gösterdiğini belirterek, "Bunun orantısız sivil can kayıplarına yol açtığı konusunda defalarca uyardık." dedi.
BM Yetkilisi, "Sivil nüfusu aç bırakmanın bir savaş yöntemi olarak kullanılması uluslararası insancıl hukuk tarafından kesinlikle yasaklanmıştır." ifadesini kullandı.
İsrail ordusunun Gazze'nin kuzeyinde operasyon yürütme şeklinin "İsrail'in burayı boşaltmayı ve hayatta kalanları güneye yerleştirmeyi amaçladığını düşündürdüğünü" dile getiren Kehris, "Bu aynı zamanda en ciddi nitelikteki vahşet risklerinin de varlığına işaret etmektedir." uyarısında bulundu.
- "Fırsat penceresi yarın değil, bugün"
BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Acil Durum Direktörü Rein Paulsen ise Gazze'de son haftalardaki gelişmelerin hiçbir makul açıklaması olmadığını ve şiddetin arttığını dile getirdi.
Gazze Şeridi'ndeki tarımsal gıda sistemlerinin çöktüğüne ve yerel gıda üretiminin yok olduğuna dikkati çeken Paulsen, "Son coğrafi analizler, geçen yıl çatışmaların tırmanışa geçmesinden bu yana günlük tüketimin üçte birini sağlayan tarım arazilerinin neredeyse yüzde 70'inin hasar gördüğünü veya yok edildiğini gösteriyor. Aynı şekilde hayvancılık da harap olmuş durumda; büyükbaş hayvanların neredeyse yüzde 95’i, koyun ve keçi sürülerinin ise yarısından fazlası ölmüş durumda." ifadelerini kullandı.
Paulsen, gıda üretimi ve gıdaya erişim olmadan gıda güvencesizliğinin artacağını belirterek, "Hayatları kurtarabiliriz ve kurtarmalıyız. Bu bir insani zorunluluktur ve bizim ahlaki sorumluluğumuzdur. İnsanların acilen gıda, su, tıbbi yardım ve diğer temel insani yardımlara ihtiyacı var. Açlık ilan edildiğinde, insanlar zaten geri dönüşü olmayan, nesiller boyunca sürebilecek sonuçlarla açlıktan ölecek. Bu yardımı sağlamak için fırsat penceresi yarın değil, bugün." diye konuştu.
Tüm uluslararası toplumun acil harekete geçmesi gerektiğinin altını çizen Paulsen, hemen ateşkese ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Paulsen, "Gıda güvenliğini sağlayabilmek için barış bir ön koşuldur ve gıdaya erişim temel bir insan hakkıdır." dedi.