Hipertansiyon eşlikçisi, bir kısmı kontrol edilebilen, bir kısmı da edilemeyen çeşitli risk faktörleri var. Bunları tanımak, tedavi için de ilk önemli adımı oluşturuyor. İşin olumlu yanıysa çoğu etkenin hasta denetiminde olması...
KONTROL EDİLEBİLİR RİSK FAKTÖRLERİ
Ağırlık: Aşırı kilo, kan basıncı yüksekliğinde rol oynayan önemli faktörlerden biri. Fazla kiloların verilmesi yüksek kan basıncının kontrol altına alınmasında önemli adımlardan biri.
Sigara kullanımı: Her sigara içimi kan basıncını yükseltiyor. Nikotin kan damarlarında daralmaya yol açıyor ve kan akımını güçleştiriyor. Sigara içilmesi aynı zamanda koroner kalp hastalıkları riskini de artırıyor.
Aktivite: Yetersiz aktivite kalp ve damar hastalıklarının sağlığı için olumsuz bir faktör. Egzersiz, kalp akciğer ve kaslarını güçlendiriyor, stresi azaltıyor ve kan basıncının düşürülmesine yardımcı oluyor.
Beslenme: Yağ ve kolesterolden zengin beslenme, yüksek kan basıncı riskini artırıyor.
Stres: Stres kan basıncında yükselmeye yol açıyor. Sinirli yapıdaki kişilerde yüksek kan basıncı sıklığı daha fazla oluyor.
Tuz: Bazı kişiler sodyuma (Sıklıkla sodyum klorür yani tuz olarak alınır) oldukça duyarlı. Sodyum duyarlılığı vücut sıvılarında artışa, bu da kan basıncında artışa yol açıyor. Çoğu kişi gereksiniminden fazla sodyum tüketiyor.
Alkol: Düzenli alkol alımı, özellikle fazla miktardaysa kan basıncında artışa yol açıyor.
Doğum kontrol ilaçları: Bazı kadınlarda özellikle sigara içimiyle birlikteyse doğum kontrol ilaçları da kan basıncında yükselmeye yol açabiliyor.
DEĞİŞTİRİLEMEYEN RİSK FAKTÖRLERİ
Genetik: Ailede yüksek kan basıncı varlığı, yüksek risk göstergesi.
Cinsiyet: Erkeklerde risk kadınlara göre daha fazla. Ancak kadınlarda hamilelik döneminde ve menopoz sonrası dönemde yüksek kan basıncı sıklığı artıyor.
Yaş: 35 yaşından sonra hipertansiyon riski artıyor.
Yüksek tansiyon önemli bir hastalık mı?
Türkiye’de 18 yaşın üzerindeki erişkinlerin yüzde 32’sinde yüksek tansiyon bulunuyor.
Tedavi edilmezse kalp krizi, körlük, bacak damarlarında tıkanma, felç gibi önemli sağlık sorunlarına neden olabilir.
18 yaşından itibaren her erişkinin kan basıncı takip edilmelidir.
Kan basıncını düzenli olarak kontrol ettirmeyi ihmal etmeyin.
Gebelik ve hipertansiyon
Gebelikten önce biliniyorsa
Gebelikten önce yüksek kan basıncı varlığı biliniyorsa veya gebeliğin 20. haftasından önce hipertansiyon saptanmışsa bu, kronik hipertansiyona işaret eder. Kan basıncı yüksekliği ilk kez gebelik sırasında tespit edilmişse, ancak doğumdan sonra haftalar geçmesine rağmen devam ediyorsa yine ‘kronik hipertansiyon’ söz konusudur ve tedavi gerekir. Doktor kontrolü altında yaşam stili değişiklikleri ve gerekirse uygun ilaç kullanımı gerekebilir.
HAMİLELİKTE YAKIN TAKİP
Kronik hipertansiyonu olan bir hamile söz konusuysa doktor tarafından daha yakın takibi gereklidir. Hasta eğer ilaç kullanıyorsa acilen bir iç hastalıkları ya da nefroloji uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. Çünkü bazı tansiyon ilaçlarının gebelikte kullanımı güvenli değildir. Bebeğin gelişimi üzerinde ciddi olumsuz etkileri olabilir.
GEBELİK ZEHİRLENMESİ
Kronik hipertansiyonu olan pek çok kişi sağlıklı bebek sahibi olabilir. Bu nedenle ümitsizliğe kapılmaya gerek yoktur. Ancak ‘preeklampsi’ ve ‘eklampsi’ ya da ‘gebelik zehirlenmesi’ denilen rahatsızlığın gelişme riski, kronik hipertansiyonu olan gebelerde daha yüksektir.
HİPERTANSİYON HASTASI ANNE OLMAK İSTERSE
Preeklampsi hem annenin hem de bebeğin yaşamını tehdit eden ciddi bir durumdur. Eğer kronik hipertansiyonunuz varsa ve hamile kalmak istiyorsanız bir nefroloji uzmanına, ona ulaşamıyorsanız bir iç hastalıkları uzmanına başvurmalısınız. Doktor genel bir değerlendirmenin yanı sıra ne kadar zamandır hipertansiyon olduğunu, kan basıncı yüksekliğinin şiddetini, diyabet, böbrek hastalığı gibi başka hastalıklar olup olmadığını araştırarak içinde bulunduğunuz durum ve karşılaşabileceğiniz riskler hakkında ayrıntılı bilgi verebilir.
PREEKLAMPSİ BELİRTİLERİ
Preeklampsi gebeliğin ikinci yarısında yüksek kan basıncı, idrarda protein varlığı ve vücutta şişlik (ödem) olması halidir. Bu belirtilerin tümü her zaman birlikte olmayabilir.
RİSK FAKTÖRLERİ
Preeklampsinin sebebi tam olarak bilinmemektedir. Ancak sıklığının arttığı bazı durumlar vardır. Hipertansiyonun yanı sıra böbrek ya da şeker hastalığı olması, önceki hamileliklerinde preeklampsi gelişmiş olması, çoğul gebelik, genç yaş, ilk gebelik, 40 yaşın üzerinde olmak, aşırı şişmanlık gibi...
DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Gebeliğin 20. haftasından sonra ani kilo artışı, yüz ve ellerde şişme, baş ağrısı, görme bulanıklığı, karın sağ üst kesiminde ağrı durumunda doktora başvurulmalıdır.
TEDAVİ
Preeklampsi hafifse kan basıncı yüksekliği aşırı değildir. Kan basıncı yüksekliği kontrol altında tutulabilirse sağlıklı bir bebek dünyaya gelme olasılığı yüksektir. Preeklampsi daha şiddetliyse karaciğer, böbrekler ve beyni de içeren birçok yaşamsal organ olumsuz etkilenebilir. Kanın pıhtılaşma mekanizması bozulabilir ve beyinde ödem gelişebilir. Böyle bir tehdit söz konusuysa hastanın hastanede yakından takibe alınması gerekir. Bu durumdaki hastalar nefroloji veya iç hastalıkları uzmanlarıyla kadın doğum uzmanlarının birlikte takip etmesi gereken hastalardır. Preeklampsinin pek çok semptomu tıbbi tedavi ile kontrol altına alınabilir. Ancak çoğu zaman hastalık bebeğin doğumuyla ortadan kalkar. Bu nedenle bazen bebeğin prematüre (erken) olarak doğurtulması gerekebilir.
Kadınlar ve hipertansiyon
Türkiye’de kadınlarda hipertansiyon daha sık görülmekte. 40-50 yaştan sonra her 2 kadından 1’inde, 60 yaştan sonra ise her 5 kadından 4’ünde hipertansiyon var.
Türkiye’de hipertansiyonu olan kadınların yarısı durumun farkında değil.
Kadınlarda hipertansiyonun bu denli sık görülmesinin en önemli nedeni şişmanlık, hareketsizlik ve menopoz.
Kadınlarımızın yüzde 30’u şişman, yüzde 30’u ise aşırı kilolu.
Kadınların yüzde 80’i düzenli egzersiz yapmıyor.
Doğurganlık çağında kadınların kullandıkları doğum kontrol ilaçları tansiyonu yükseltebiliyor. Doğum kontrol hapı kullanıyorsanız bu durumu doktorunuzla konuşun ve tansiyonunuzu ölçtürün.
10 gebelikten birinde hipertansiyon görülebiliyor. Özellikle gebeliğin ikinci yarısında hipertansiyona daha sık rastlanıyor. Gebelik kontrollerinde mutlaka tansiyon ölçülmeli. Hipertansiyon hem bebeğin hem de annenin sağlığını etkileyebilir.
Menopoz tansiyonun yükselmesine neden oluyor. Bunun için yaşamın her döneminde ama özellikle menopoz safhasında yaşam tarzınızı gözden geçirin ve hipertansiyonu engelleyecek önlemlerinizi alın.
FERHAN KAYA POROY