Yurt dışında yapılan birçok çalışma, doğru maske kullanımıyla küresel yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından büyük ölçüde korunmanın mümkün olduğunu gösterdi.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji ve Tıbbi Viroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Şahiner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kovid-19 pandemisinin etkisinin hala dünya genelinde kendini gösterdiğini hatırlattı.
Tıp dünyasının aşı çalışmalarından olumlu bir haber beklediğini ifade eden Şahiner, şu an için virüsten korunmada en etkili yolun, doğru maske kullanımı başta olmak üzere fiziksel mesafe ve hijyenin sağlanması olduğunu vurguladı. Şahiner, "Kimi zaman görülüyor ki maskeyi zorla takıyoruz. Ama maske, aşı ile kıyaslanabilir avantajlara sahip olmasının yanında, güvenli olması, kolay erişilebilir, ucuz olması gibi önemli avantajlara sahip." dedi.
New England Journal of Medicine Dergisi'nde geçen günlerde, maske kullanımının maruz kalınan viral yükü azaltabileceği ve aşı benzeri etkiyle koruma sağlayabileceği üzerine bir makalenin yayımlandığını anlatan Şahiner, şu değerlendirmede bulundu:
"Maske kullanmak, bugün için kendimizi insanlardan tamamen soyutlama seçeneğini bir kenara bırakırsak en etkili ve güvenilir yöntem. Bunun için maskenin çok yüksek etkinliğe sahip olması da gerekmiyor, günlük hayatta kullanılan tipler bile yeterli.
Maske kullanımının etkinliği ile ilgili çalışmalar, maske takmayı zorunlu hale getiren ülkelerde enfeksiyonun yayılımının daha düşük olduğunu ve hastanelerde herkesin yaygın ve birlikte maske kullanmasının sağlık çalışanlarını SARS-CoV-2 enfeksiyonundan koruduğunu gösterdi.
Maske kullanan kişiler daha az virüse maruz kaldıkları için ciddi ve ağır seyirli enfeksiyonlardan korunabiliyor. Hayvan deneylerinde yüksek miktarda virüse maruz bırakılan hamsterlarda daha ciddi enfeksiyon geliştiği ve yine başka bir çalışmada maske takılan hayvanların enfeksiyon riskinden korunduğu ortaya kondu."
Şahiner, maske kullanımının koronavirüs enfeksiyonunun yanı sıra diğer mevsimsel solunum yolu enfeksiyonlarından da koruduğunun altını çizerek, bu sayede gripten (influenza) de korunmanın mümkün olabileceğini ifade etti.
Doç. Dr. Şahiner, "maske tam korumuyor, kenarlarından kaçırıyor, filtreleri zayıf olduğu için virüsler aralarından kaçabiliyor" gibi bir düşüncenin doğru olmadığına dikkati çekerek, "İnsanları enfekte eden en büyük RNA virüsü olan ve başlıca solunum damlacıkları dediğimiz görece büyük partiküller ile bulaşan bu virüs, maskelerden kaçsa bile düşük düzey virüs aldığımızda ciddi bir enfeksiyon geçirmeyebiliriz. Maske takılmadan yapılan toplu taşıma yolculuğunda ise 10 binlerce virüs alma riski vardır." uyarısında bulundu.
- "Aşıların, bulaşı ve yayılımı azaltmasını umuyoruz"
Aşı çalışmalarını da yorumlayan Şahiner, "Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), SARS-CoV-2 aşısından çok büyük bir etkinlik beklemiyor aslında. 'Hastaların yarısında enfeksiyonu önlesin ya da hastalık şiddetini azaltsın yeter' diyor. Aslında maske de bunu zaten yapıyor." dedi.
Şu an dünyada herhangi bir enfeksiyon etkeni için onay almış, etkinliği ve güvenliği kanıtlanmış bir aşı olmadığını dile getiren Şahiner, "Günümüze kadar başarılı bir insan koronavirüs aşısı da yok zaten. Canlı zayıflatılmış aşıların ve modifiye virüslerin çok iyi hazırlanması lazım. Asıl risk grubunu oluşturan yaşlı ve bağışıklık yetmezliği olan kişiler için bu aşıların güvenliği çok önemli. Virüsün mutasyon düzeltme özelliği nedeniyle bu tasarımlar çok doğru bir şekilde yapılmalı." diye konuştu.
Şahiner, bir aşının güvenli olup olmadığının ortaya konulmasının, uzun çalışmalar gerektirdiğini ve bunun zaman aldığını anlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Aşı geliştirildiğinde izlem yapılması da çok önemli. Çünkü, ikinci dozlar, üretim güvenliği, saklama ve transport koşullarının sağlanması gibi aşı etkinliğini belirleyen birçok farklı parametre daha var.
Yeni geliştirilen aşıların hastalık bulaşını ve yayılmasını bir derece azaltmasını, enfeksiyonların daha az şiddetli geçmesini sağlamasını ve salgının yayılımını durdurmasını umuyoruz. Bu süre içinde de maske kullanımı ihmal edilmemeli ve onun da virüsün yayılmasını engellediğini, virüs yükünü azalttığını unutmamalıyız."