Et, yumurta, kuruyemiş vb. her şeyin serbest olduğu bir diyet düşünün. Hem de tamamen genetik yapımıza uygun, ülkemizin doğal ürünleriyle beslenmeyi öneren. "Kabul" derseniz düşünmeyin Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay'a kulak verin: "İthal diyetlerle sağlıklı kilo veremiyoruz, Karatay diyeti sağlıklı yaşam biçimi edinme amacına yönelik yol gösterici bir kılavuz.
"Havalar henüz tam manasıyla ısınmadı ama yazın müjdecilerinden diyet kitapları raflara çoktan kuruldu. Bunlardan biri de Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay'ın kaleminden çıkan Karatay Diyeti. Kitabın ismi gibi iddiası ve önerileri de orijinal. Karatay 'kısa sürede incecik olacaksınız' demiyor. Bilakis, mucize gibi zayıflama önerileri sunan diyetler başta olmak üzere, Türklerin yapısına uymayan tercüme diyetlere tamamen karşı çıkıyor. İngiltere, Güney Afrika, Amerika ve Anadolu olmak üzere 4 kıtada hekimlik yapmasının bunda payı büyük tabii. Yurtdışında kaldığı 17 sene sonunda her milletin kendine özgü bir beslenme ve yaşam biçimi olduğunu, Amerika ve Avrupa'da mucize diyet olarak sunulan beslenme tarzlarının Türklere uymadığını daha iyi anladığını anlatıyor. Ülkemizde yetişen (özellikle de Akdeniz'de) doğal ürünlerle ömür boyu formda kalmaya yardım edecek bir beslenme tarzı sunuyor kitabında.
Önce hormonlarınızı tanıyın sonra doğru beslenin
Karatay Diyeti "kibrit kutusu kadar peynir, iki zeytin, bir dilim ekmek"le başlayan diyetler gibi kalıp öneriler sunmuyor. Kitabın başında önce kiloları tanıyor, sebeplerini öğreniyoruz. Vücutta istenmeyen yağların birikimi ayrıntılı olarak şemalarla anlatılmış. Karatay'a göre beslenme konusundaki yanlışlarımızı düzeltip, hareketimizi artırdıktan sonra leptin hormonunun gece ve gündüz salgılanmasını sağlayabilirsek birikmiş yağlardan uzaklaşmak zor değil.
Peki nasıl beslenmeli?
Birinci kural yediğimiz her şeyin doğal ve mevsimsel olması. Katkı maddesi içeren ve işlenmiş gıdalardan köşe bucak kaçmak şart. Yemek saatleri önemli. Akşam sekizden sonra hiçbir şey yememek gerekiyor. Bir diğer önemli nokta hareket. Zaten Karatay'a göre Türk halkının en büyük problemi hareketsizlik. Genel olarak çocukluktan itibaren aktif değiliz. Ev hanımı, işadamı, öğrenci, herkesin bahane üretmeden spora vakit ayırmalı. Millet olarak kilo almamızda en büyük etkenlerden biri de hamur işi. Ekmek başta olmak üzere unlu mamulleri çok tüketiyoruz.
Hekimler kilo almaz sanmayın! Kendisi de 1995'te Amerika dönüşü çok özlediği için beyaz ekmeğe, simide sarıldığını anlatıyor. Ancak hareketli olmalarına rağmen eşi ve kendisinin hızla kilo aldıklarını fark etmesiyle işler değişmiş. Önce Kadıköy'deki fırınların neredeyse tümüne gidip ekmeğe ne kadar tuz attıklarını öğrendiğini, sonra ekmeği de tuzu da kestiğini anlatıyor.
ASLIHAN KÖŞŞEKOĞLU
a.kossekoglu@zaman.com.tr