Mersin'de yaşayan 2 çocuk annesi Dilek Özdaş, 1996-2002 arasında lenf kanseri hastalığıyla mücadele etti. Kemoterapi tedavisi gören Özdaş, zaman zaman tekrarlayan hastalığıyla zorlu bir süreç yaşadı. Hastalığı atlatmasının ardından ise hipertansiyon rahatsızlığı başgösterdi. Son 5 yıldır tansiyon ilaçları kullanan Dilek Özdaş, 2014'ün temmuz ayında hamile olduğunu fark etti. Hastalığının yeniden nüksetmesi ihtimali ile bu süreçte kullanılan ilaçlardan dolayı risk almak istemedi. Kürtaj olmaya karar verdi. Genç kadın, eşiyle kürtaj için İzmir'deki özel bir hastaneye gitti. 2 Temmuz'da kürtaj oldu. 1 hafta sonra ise mide rahatsızlığı çekmeye başladı. Gebeliğini sonlandırdığı için doktorların tavsiyesi üzerine endoskopi yaptırdı. Çok sayıda ilaç kullandı. Ancak şikayetleri sona ermedi.
KÜRTAJ YAPAN DOKTOR: BEBEĞİ ALAMAMIŞIM
Kürtajı gerçekleştiren doktora kontrole gittiğinde ise en büyük şoku yaşadı. Doktor, "Bebeği alamamışım, bebek duruyor" dedi. Kürtaj için yasal süre olan 10 hafta bir hafta geçen kadına, özel hastanenin yetkilileri "Bebeği zehirleyerek alacaklarını, böylece hatalarını telafi edeceklerini" söyledi. Yaşadıkları ve duydukları karşısında ne yapacağını şaşıran kadın, bir başka doktora gitti. Burada aldığı yanıt da kürtaj için yasal sürenin dolduğu oldu.
Bebeği doğurmaya karar verdi. Doğuma 3 ay kala bebeğin alınmadığı kürtaj sırasında Dilek Özdaş'ın damarlarında meydana gelen genişleme ve tıkanıklık, annenin sağlığında risk oluşturdu. Doğuma 1 ay kala da bebeğin kalbinin delik olduğu ortaya çıktı. Tüm bu sürecinde sonunda Dilek Özdaş, 23 Şubat 2015'te bir kız bebek dünyaya getirdi.
ÇOCUĞUN EĞİTİMİ İÇİN TAZMİNAT TALEBİ
Dilek Özdaş ve eşi, hatalı kürtajı gerçekleştiren doktor ile hastaneden "eksik ve kusurlu rahim tahliyesi nedeniyle istemedikleri bir zamanda çocuk sahibi oldukları" gerekçesiyle şikayetçi oldu. İzmir Tüketici Mahkemesi'ne açılan davada, kürtaj tarihinden itibaren olan tedavi masrafları ve doğan çocuğun kendi hayatını kazanacağı yaşın 22 olduğu öngörülerek o yaşa kadar olan bakım ve eğitim masrafları için 300.000 TL manevi tazminat talep edildi.
DAHA ÖNCE DE YAŞANMIŞTI
Benzer bir olay da 2008'de İstanbul Gaziosmanpaşa'da yaşanmıştı. 2 çocuk annesi Safiye İ. hamile kalmak istemediğini belirterek yumurtalık tüplerinin bağlanmasını istemiş ancak 2009'da hamile kalmıştı. Açılan davada mahkeme aileyi haklı bularak tıp kurumunu 125 bin TL tazminata mahküm etmişti. Hastane ve doktor kusuru nedeniyle doğumlara dünyada benzer örnekler ise 1968'de Almaya'da, 2005'te de İsviçre'de yaşanmıştı.