Baz istasyonlarında kanser riski var mı?

Bilim insanları, her geçen gün görülme sıklığı artan kanser türlerinin nedenlerini bulmaya, hastalığa ilişkin yeni tanı ve tedavi metotları geliştirmeye çalışırken,..

Bilim insanları, her geçen gün görülme sıklığı artan kanser türlerinin nedenlerini bulmaya, hastalığa ilişkin yeni tanı ve tedavi metotları geliştirmeye çalışırken, bir yandan da cep telefonlarının ve baz istasyonlarının kanserle ilişkini tartışıyor.

Cep telefonunun sık kullanımının kansere yol açabileceği ve baz istasyonlarının çevresinde yaşayanların kansere yakalanma riskinin diğer kişilere oranla daha yüksek olabileceği iddialarına karşın, yurt dışında yapılan araştırmalar bu konuda kesin kanıtlar ortaya koymuyor.

Alanda uzman hekimler, cep telefonu ve baz istasyonlarının kanserle ilişkisinin, sigara kullanımı, obezite, dengesiz ve sağlıksız beslenmenin yanında küçük bir risk faktörü olabileceğini, bunların kanser yaptığına dair henüz bir bilimsel araştırma sonucu bulunmadığını belirterek, ''Baz istasyonlarının kapatılmasının çözüm değil, sorun teşkil edebileceği'' uyarısında bulunuyor.

Uzmanlar, ''Bir baz istasyonu yerinden kaldırıldığında, cep telefonları daha uzaktaki bir baz istasyonununa ulaşmak için daha fazla güç harcayacaktır. Bu, cep telefonunu kullanan kişinin daha fazla elektromanyetik enerjiye maruz kalması anlamına gelir'' değerlendirmesinde bulunuyor.

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Onkoloji Enstitüsü Prevantif Onkoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, teknoloji korkusunun yani ''teknofobinin'' insanlarda kanser riski açısından tedirginlik yarattığını; ancak bilimsel verilere dayanmayan bilgilerin doğruluktan ziyade yanlış olduğunu ve kansere yol açtığı kanıtlanmış nedenlerden uzaklaşılmasına yol açabildiğini söyledi.

''Teknofobinin son kurbanlarından birinin cep telefonları'' olduğunu ifade eden Çelik, daha çok dedikodu şeklinde ama dalga dalga yayılan diğer teknofobik ürünlerin ise televizyon, mikrodalga fırınlar, bulaşık makineleri gibi sık kullanılan cihazlar olduğunu belirtti.

Çelik, bu tür teknolojik cihazların kanser nedenleri içinde listenin ''son sıralarında bile yer almadıklarını'' vurgulayarak, kansere yol açan gerçek nedenlerin genellikle çevresel ve yaşam tarzı kökenli olduğuna dikkati çekti. Çelik, ''Tütün ve tütün mamulleri kullanımı, beslenme alışkanlıkları, şişmanlık, fizik aktivite azlığı, alkol kullanımı, çeşitli enfeksiyonlar (Hepatit B ve Human Papilloma virüsleri) ve bilinçsiz güneş ışığı maruziyeti kansere yol açan nedenlerin yüzde 90-95'ini oluşturur'' diye konuştu.

Çelik, dünya genelinde iki milyardan fazla kişinin cep telefonu kullandığının tahmin edildiğini ve bu sayının gün geçtikçe arttığını belirterek, 2000 yılında her yüz kişiden 12'sinin cep telefonu kullandığını, bu sayının 2007'de her yüz kişide 50'ye yükseldiğini söyledi.

-''BAZ İSTASYONLARININ KAPATILMASI SORUN TEŞKİL EDER''-
Baz istasyonlarının kansere yol açtığı yönündeki iddialarla ilgili olarak da değerlendirmede bulunan Çelik, yapılan yurt dışı kaynaklı çalışmalarda şu ana kadar baz istasyonlarının kansere yol açtığına dair kanıtlanmış bir bilgi bulunmadığını belirtti.

Çelik, baz istasyonlarının yerleşim yerlerinde bulunmasının kansere yol açıp açmadığına yönelik tartışmalar hakkında da şunları kaydetti:

''Bir baz istasyonu yerinden kaldırıldığında, cep telefonları daha uzaktaki bir baz istasyonununa ulaşmak için daha fazla güç harcayacaktır. Bu, cep telefonunu kullanan kişinin daha fazla elektromanyetik enerjiye maruz kalması anlamına gelir. Bu kapsamda, baz istasyonlarının kapatılmasının çözüm değil bizzat sorun teşkil edeceği unutulmamalıdır.''

İsmail Çelik, bir diğer önemli konunun da piyasada ''radyasyon önleyici'' ya da ''radyasyon koruyucu'', ''EMR azaltıcı'' gibi lanse edilen filtre, yapışkan, çip gibi ürünlerin bilimsel olarak etkinliğinin mevcut olmadığını vurguladı. Bu tür ürünlerin ''gereksiz emniyet duygusu yaratması'' açısından da ayrıca sakıncalı olduğunu ifade eden Çelik, bireysel korunma için cep telefonları ile konuşurken kulaklık kullanılmasının yeterli olduğunu belirtti.

Çelik, Mayıs 2010'da cep telefonu-kanser ilişkisi, Kasım 2010'da da baz istasyonu-kanser ilişkisi bölümlerinin sunulduğu ve aralarında Almanya, Danimarka, Avustralya, Fransa, Finlandiya, İngiltere, İsrail, İtalya, Japonya, Kanada, Yeni Zelanda, Norveç ve İsveç'in olduğu 13 ülkede 14 bini aşkın kullanıcı üzerinde Uluslararası INTERPHONE araştırma raporu hazırlandığını anımsatarak, ''Rapor, baz istasyonu maruziyetinin ve cep telefonu kullanımının kanser riskini artırmadığını göstermektedir'' diye konuştu.

Kanserden korunmak için yaşam biçiminin değiştirilmesinin ve sigara dumanına maruziyetin ortadan kaldırılmasının, sağlıklı beslenilmesinin, obeziteden kaçınılmasının ve fiziksel aktiviteye önem verilmesinin yeterli olduğuna işaret eden Çelik, ''Günümüz modern toplumunda yaşayan herkesin biraz teknofobik olmaya hakkı vardır ama korkmayın teknofobi kansere yol açmaz'' dedi.

Bu arada, Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer de baz istasyonlarının kanser riskini arttırdığına dair bilimsel veri olmamasına karşın tedbirli olunması gerektiğini belirterek, baz istasyonlarının yerleşim yerlerine 100 metre mesafede bulunmasının uygun olduğunu söyledi.

Manşetler

DUYURU-4