Bahar hastalıkla gelmesin!

Takvimlere göre kışı geride bıraktık. Cemreler düştü. Ancak hava bazı günler kışı aratmıyor. Bir ılınıyor, bir soğuyor. Eskilerin deyimiyle tam hastalık havası.

Dahiliye uzmanı Prof. Dr. Birsel Kavaklı’nın verdiği bilgiye göre, mevsim geçiş dönemlerinde sürekli değişen hava şartları, insan sağlığı ve günlük hayat temposunu etkiliyor. Bahar aylarında havadaki pozitif ve negatif yüklü iyonların artması da insan biyoritminde olumlu ya da olumsuz etkilere neden oluyor. Pozitif iyonlar insanı daha zinde hissettiriyor. Negatif iyonların artmasıysa insanın kendini daha halsiz hissetmesinde ve yorgunluk belirtilerinin ortaya çıkmasında etkili oluyor.

Bu dönemde vücudun daha aktif olmasını sağlayacak hormonlar salgılanıyor. Ancak vitamin eksikliği ve beslenme bozukluğu sorunu bulunanlar bu değişimlere uyum gösteremiyor ve yorgunluk hissediyor. Bazen de bu tabloya, isteksizlik, eklem ağrıları, uyku isteği, yorgunluk gibi şikâyetler ekleniyor. Bazı uzmanlar bu duruma “bahar yorgunluğu” diyor.

Baharı herkes yorgun karşılamıyor. Kimimiz daha neşeli ve enerjik hissediyoruz. Bunu da hormonlara borçluyuz. Bazı hormonlar karanlık ortamlarda daha fazla salgılanırken, bazıları insan metabolizması gereği güneş ışığı gördüğünde daha fazla salgılanır, mutlu hissettirir.

YORGUNLUĞA KARŞI ÖNLEMLER

Yorgunlukla baş etmek istiyorsanız öncelikle enerjinizi doğru kullanmayı öğrenin. Çalışma ve dinlenme periyotlarınızı doğru ayarlayın. Kısa ve sık dinlenme aralıkları vererek yorgunluğun ortaya çıkmasını önleyebilirsiniz. Çalışırken vücut mekaniklerini doğru kullanarak kas ağrılarını engellemek mümkün. Çalışma ortamı iyi havalandırılmalı. Çok sıcak veya çok soğuk ortamlar vücutta ekstra bir stres yaratır. Vücudun çok hafif düzeyde susuz kalması dahi metabolizmayı yavaşlatır. Bu nedenle günde en az 8-10 bardak su içilmeli, kahve ile çaydan uzak durulmalı.

Yorgunluk, vücudumuzun fiziksel çalışmaya, psikolojik strese, uykusuzluğa verdiği fizyolojik bir cevaptır. Bazen hastalıkların ön belirtisi olarak da ortaya çıkabilir. Kronikleştiğinde altta yatan nedenlerin araştırılması gerekir.

BUNLARI UNUTMAYIN

B VİTAMİNİ VE ANTİOKSİDANLARI İHMAL ETMEYİN: B vitamini ile taze meyve sebzelerin gücünden faydalanın. Dünya Sağlık Örgütü, günde 5 porsiyon sebze veya meyve tüketilmesini öneriyor. Düzenli uyku, yeterli ve dengeli beslenme bağışıklık sisteminin güçlü olması için gerekli. Özellikle antioksidan vitaminler olan A ve C vitamininden zengin sebze ve meyvelerin tüketilmesi, metabolizmamızın güçlenerek hastalıklara karşı direncin artırılması için gereklidir.

EGZERSİZ YORMAZ, ZİNDELİK VERİR: Her gün düzenli olarak yapılan 30 dakikalık bir yürüyüş, vücut ağırlığının dengelenmesine, kemik sağlığının korunması ve geliştirilmesine yardımcı. Düzenli egzersiz ile metabolizma hızlanır ve daha fazla enerji oluşumu sağlanır. Kalp damar sisteminin ve solunumun düzenlenmesine, dokulara yeterli düzeyle oksijen taşımasına yardımcı olur.

Mesude ERŞAN

Manşetler

DUYURU-4