Diyet yaparak verdiğiniz kiloları fazlasıyla geri almak istemiyorsanız yeni zayıflama kurallarına uyum sağlayın. Diyetisyenler, kalıcı zayıflık için artık diyetleri değil sağlıklı beslenmeyi öneriyor
Kilo vermek isteyenlerin yıllarca uyguladıkları yöntemlerin yerini yeni beslenme kuralları aldı. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, "Eskiden zayıflamak isteyenler, mucize diyetlerin peşine düşerdi. Kısa vadede kilo verseler bile normal yeme düzenine dönünce iki kat fazla kilo alırlardı" diyerek yeni uygulamayı anlattı:
AMAÇ KALICI ZAYIFLIK
"Artık zayıflamak isteyen kişiye diyet önerilmiyor. Öncelikle kişinin kilo almasının nedenleri araştırılıyor ve kişiye ömür boyu sürdürebileceği sağlıklı yeme alışkanlıkları kazandırılıyor. Böylelikle kişinin kalıcı zayıflaması sağlanıyor." Dr. Ayça Kaya, zayıflamanın yeni kurallarını, eskileriyle karşılaştırırken diyet kurallarındaki değişim hakkında şu bilgileri verdi:
Eski diyet kuralına göre günde altı öğün yemek yenilirdi. Yeni kurala göre ise sadece acıktığınız zaman bir şeyler yemeniz öneriliyor. Sık sık yendiği zaman; vücuda sürekli şeker girişi olduğu için bu durum pankreastan sürekli insülin salınımına neden oluyor.
İnsülin, yağ depolayıcı bir hormon olduğu için yüksek oranda salgılanması, kişinin daha çabuk acıkmasına zemin hazırlıyor. Yenilen yiyeceğin içindeki şeker ise yağ dokusuna depolanıyor. Diyet yapan kişi, sürekli yemek düşünüyor. Bu durumda iştahı açılıyor ve bir sonraki öğünde daha çok yemeye başlıyor.
Uykumuz geldiğinde uyuyor, tuvalet ihtiyacımız olduğunda tuvalete gidiyorsak; yemeği de acıktığımız zaman yememiz gerekiyor.
AÇLIĞI ERTELEMEYİN
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise, açlığı §?... Eğer açlığı ertelersek; bir sonraki öğünü çok fazla yeriz.
Son araştırmalarda; günde iki öğünün insan vücudu için daha uygun olduğu düşünülüyor. Uzun çalışma saatleri olanlara ise günde en fazla dört öğün öneriliyor.
Sağlıklı beslenmek için ğün sayısı azaltırken, ikindi ve akşam yemeğinin yeri değişebilir. İkindiyi ana öğün yapıp akşam yemeğini ara öğün kıvamında tutabilmek, ideal bir beslenme tarzı olabilir.
KALORİ YERİNE YAĞ VE KARBONHİDRAT HESABI
Eskiden diyetlerde kalori hesabı yapılırdı. Diyete başlayanlar, sevdikleri gıdaların kalorisini hesaplayıp onları yiyerek zayıflardı. Bu tür beslenme kilo verdirse bile bir müddet sonra beslenme yetersizlikleri ortaya çıktı. İnsanlar saçlarının dökülmesinden, tırnaklarının kırılmasından, kalp çarpıntılarından yakınmaya başladı. Günümüzde ise tek yönlü beslenme asla önerilmiyor. İnsan vücudunun bütün besin gruplarına ihtiyacı olduğu biliniyor. Bu nedenle karbonhidrat, protein ve yağ besin grupları hastaya öğretilerek, metabolizmasına göre ne kadar yiyeceği planlanıyor. Hasta bütün besinlerden yediği için vücutta herhangi bir hastalıkta karşılaşılmıyor.
DİYET LİSTELERİNİN YENİ GÖZDESİ EKMEK
Yıllardan beri birçok insanın rejime başladığında ilk yaptığı şey ekmeği kesmek oluyordu. Yemeğin yanında ekmek yenmediğinde, vücut enerji kaynağı olarak daha çok ekmeğin içindeki glikozu kullandığı için kişi; karbonhidrat oranı yüksek yiyeceklere karşı karşı koyulamaz bir yeme atağı geçirebiliyordu. Artık, kilo verme sürecinde en temel besin maddemiz olan ekmekten korkmuyoruz. Pilav, makarna, börek, tatlılar gibi yiyecekler yerine ana yemeğin yanına alınan bir-iki dilim ekmek, hem kişiyi doyuruyor hem de yeme atakları daha azalıyor.
HAVUÇ VE PATATESE HASRET KALARAK BİR YERE VARILMAZ
Eskiden diyetlerde, şeker oranı yüksek yiyecekler önerilmezdi. Bu yüzden insanlar yıllar boyu havuca, patatese düşman oldular.
YOĞURTLA TÜKETİN
Oysa vitamin, mineral deposu olan bu yiyeceklerden çok korkmamak gerekiyor. Bir havuç nerede ise bir insanın bir günlük A vitamini ihtiyacını karşılıyor. Son yıllarda yapılan birçok çalışmada, şeker oranı yüksek olan bazı besin gruplarının proteinle birlikte tüketildiğinde, kişiyi daha tok tutabileceği gösterildi. Patates, havuç, mısır gibi yiyecekler, yoğurt veya ayranla birlikte tüketildiğinde kan şekerini çok hızlı yükseltip kişiyi daha çabuk acıktırmıyor. O nedenle glisemik indeksi yüksek olan yiyecekler artık yoğurtla birlikte öneriliyor.
TATLANDIRICI KULLANANLAR ÇOK DAHA ÇABUK ACIKIYOR
Soframızda kullandığımız şekerin ne kadar yüksek kalorisi olduğunu öğrendiğimizde, günümüzde şişmanlığın bu kadar yaygınlaşmasının en büyük nedeni olarak bu şekeri gördük. Ama şeker hayatımızda o kadar büyük bir yer açmıştı ki, ondan vazgeçebilmek mümkün değildi. Bu yüzden tadı şeker gibi olan ama kalorisi olmayan tatlandırıcılar geliştirildi.
KANSERİ TETİKLİYOR
Tatlandırıcılar; çocuk şuruplarından tutun da, keklerin, kurabiyelerin, birçok içeceğin içine girdi. Tatlandırıcı ile yapılan yiyecek ve içecekler yıllarca rejim listelerinin baş tacı oldu. Ancak son yıllarda yapılan bazı araştırmalarda bu tatlandırıcıları çok fazla kullanmanın başta mesane tümörü olmak üzere birçok kanseri artırdığı gösterildi.
DAHA FAZLA YEDİRİYOR
Yıllardır kilo vermeye katkısının çok fazla olduğu söylenen bu tatlandırıcıların tam aksine kilo almaya neden olabileceği ile ilgili bazı araştırma sonuçları da yakınlarda yayınlandı.
Tatlandırıcıların; bağırsaklardaki glikoz sensörlerini uyardığı ve vücuda giren şekerin daha fazla depo edilmesine neden olduğu düşünülüyor. Kısa süre öncesine kadar diyetlerin gözdesi olan tatlandırıcılar; daha çabuk acıkmaya ve bir sonraki öğünde daha fazla yemeye neden olabiliyor.
DOĞAL YAĞLARDAN KAÇMAK GEREKMEZ
Diyet yapanlar; sütü, yoğurdu ve peyniri az yağlı satın alır. Farkında olmadan yedikleri gizli yağlı yiyecekleri yemeye ise devam eden çoktur. Mesela, dışarıda yediğimiz köfteler, ızgara olduğu için az yağlı sanılır ama genellikle içlerine kuyruk yağı katıldığı için yağ oranları yüksektir. Bu yüzden beslenme uzmanları artık içeriğinde doğal yağ olan süt, yoğurt gibi yiyeceklerin light değil de günlük olanlarının tüketilmesi tavsiye ediyor. İçine ekstra yağ katılan yiyeceklere karşı dikkatli olunması gerektiği de özellikle belirtiliyor.
ESRA TÜZÜN