Halk arasında biberiye yaprağına, şeklinden dolayı “kuşdili” isminin de verildiğini belirten Sezik, son yıllarda batı dillerindeki karşılığı “rozmarin”in de kullanılır olduğunu ifade etti.
Türk Fitoterapi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ekrem Sezik, biberiye yaprağının kullanım şekilleri ve faydaları ile ilgili şu bilgileri verdi: Biberiye yaprağı çok eski devirlerden beri değişik amaçlar için kullanılmıştır, hâttâ eski Yunan’daki tıp metinlerinde hafıza kuvvetlendirici olarak kullanıldığı kayıtlıdır. Avrupa İlaç Kurumu, biberiye yaprağının hazımsızlığın belirtilerini hafifletme ve sindirim sistemindeki hafif kasılmaları giderici olarak kullanıldığını kabul etmektedir. Bu geleneksel kullanım şekli hakkında aşağıdaki bilgileri vermektedir:
“Bitki çayı olarak hazırlanışı şu şekildedir: 1-2 g. kaba parçalanmış biberiye yaprağı üzerine 150-250 ml. kaynar su ilâve edilip, 5-10 dakika kadar bekletilip süzülerek hazırlanır. Günde 2-3 defa içilebilir.”
Prof. Dr. Ekrem Sezik biberiye yaprağının etkileri ile ilgili bilgiler vermeye devam ediyor: “Son yıllarda yapılan çalışmalarda antioksidan, orta derecede enflamasyon giderici hâttâ farelerdeki tümörlerin büyümesini yavaşlatıcı etkilerinin olduğu bulundu. Özütleri sentetik antioksidanla mukayese edilebilir derecede yüksek antioksidan etkiye sahip. Antioksidan etki, yapısında bulunan karnasol ve karnosik asit adlı maddelerden dolayı. Bu maddeler takviye edici gıda olarak da kullanılıyor.”
Prof. Dr. Ekrem Sezik, biberiye yaprağının, hoş kokulu, içimi güzel şifalı bir bitki çayı hazırlamada kullanıldığını belirterek, hem hazımsızlığa karşı hem de antioksidan etki için günde 2-3 kupa içilebileceğini söylüyor: “Piyasada sadece biberiye bulunan veya karışım poşet çaylar bulunuyor. Poşet çay bir kupaya konur üzerine, biberiye uçucu yağ taşıdığı için çok sıcak olmayan yani kaynama noktasına gelmemiş, sıcak su ilâve edilir, 4-5 dakika beklenir ve içilir. Biberiye çayını hem keyif hem de sağlık için kullanmakta yarar var.”