Yaşlanma kronolojik (doğum tarihine göre), biyolojik (anatomik ve fizyolojik değişikliklerle), ekonomik, sosyal (yaşlının hayattaki rolü), psikolojik yaşlanma alt tipleri olarak sınıflanabilir
Yaşlanma bilimi Gerontoloji olarak tanımlanırken, yaşlıların sağlık sorunlarının tanı ve tedavisi ile ilgilenen tıp dalı Geriatridir.
Primer yaşlanma, yaşlanma sürecine bağlı olarak yapı ve fonksiyonlardaki bozulmadır ve hızı hücre ve dokuların yapısal ve fonksiyonel bütünlüğünün sürdürülmesi için çalışan DNA'yı serbest radikallerden korumak gibi mekanizmaların etkinliğine bağlıdır.
Sekonder yaşlanma ise hastalıklar ve çevresel faktörlerin (Ekzos dumanı, sigara dumanı, ultraviole radyasyon) etkisiyle ortaya çıkan yaşlanmadır.
Primer yaşlanmayı yavaşlatmak maksimal yaşam süresinde artmaya, sekonder yaşlanmayı yavaşlatmak ise ortalama yaşam süresinde artmaya sebep olmaktadır. Maksimum yaşam süresi 125 yılllarda kalmaktayken, ortalama yaşam suresi 85 lere yaklaşmıştır.
Yaşlanmak vardır ama ihtiyarlık kader değildir.
Türkiye'de ortalama yaşam süresi 73 tür. Ülkemizde 65 yaş üstü 5 milyon vatandaşımız yaşamaktadır, önümüzdeki 10 yılda bu sayı 10 milyona çıkacaktır. Ancak ülkemizde geriatri uzmanı saysı sadece 26 ve geriatri bilimdalı olan üniversite sayısı sadece 10 dur.
Yaşlılar doktorunu arıyor sloganı doğrudur.
Geriatri uzmanı sayısının arttırılması gerekmektedir. İç hastalıkları uzmanları tüm dünyadakine paralel olarak uzmanlık sonrasında 3 yıl daha eğitim alarak ülkemizde de geriatri uzmanı olmaktadırlar.
Alzheimer hastalığı( demans, bunama..), idrar kaçırma, kemik erimesi(osteoporoz), kalp yetmezliği, diyabet, hipertansiyon, akılcı ilaç kullanımı, yatak yaraları, inme (felç), kabızlık(konstipasyon), nefes darlığı ile giden kronik akciğer hastalıkları, beslenme sorunları, depresyon geriatrinin temel konuları arasında yeralmaktadır.
Yaşlanmayı önlemenin en iyi yolu öncelikle neden yaşlanıyoruz sorusunun cevaplarında gizlidir. Ayrıca artık hedef sadece uzun yaşamak değil, sağlıklı ve kaliteli bir hayat yaşamaktır. Bu sebeple antiaging kavramı sık ve popüler olarak kullanılsa da aktif yaşlanma ve sağlıklı yaşlanma daha doğru tanımlar olarak kabul görmektedir.
Yaşlanmanın geciktirilmesinde ya da önlenmesinde koruyucu hekimlik uygulamaları, eğitim, yaşam tarzı değişiklikleri, egzersiz, çevresel fiziksel ve kimyasal olumsuz faktörlerin önlenmesi ve düzeltilmesi önemli rol oynayabileceği gibi; gerek modern tıbba gerekse de alternatif ve tamamlayıcı tıbba ait ürün, ilaç ve yöntemlerin kullanımı da günümüzde giderek popularitesi artan ve sıklıkla antiaging olarak tanımlanan bir yaklaşımdır.
Anti-aging tedavi non farmakolojik tedavi ve farmakalolik olarak ikiye ayrılır.
Nonfarmaklojik tedavide Akıl-vücud bağlantısı (imagery, yoga, tai chi, hipnoz), Dokunuşun gücü (aromaterapi, masaj, chiropati), Ev tedavileri (müzik tedavisi, pet tedavisi, ışık tedavisi, snoezelen, enerji tedavisi, akupunktur, akupressure) sık uygulanan yöntemlerdir.
Farmakolojik olarak ise konvansiyonel tıp(modern tıp) hormon tedavisi, vitamin tedavisi, koruyucu hekimlik uygulamaları gibi konuları kullanırken; Alternatif ve tamamlayıcı tıp ise kontrollü çalışmaları olmayan ancak uzun sürelerdir her bölgede farklı çeşitlilikte ve isimlerle ve endikasyonlarla verilen ilaç tedavilerini (şifalı bitkiler, karışımlar) kullanır.
Unutkanlık yaşlanmanın doğal bir sonucu değildir, Alzheimer hastalığı doğru beslenme, depresyoan girmeme, risklerin azaltılması ile önlenebilir. Akdeniz tipi beslenme, şarap, siyah uzum çekirdeği, balık bu konuda son derece etkindir. Depresyonda daha az girerseniz daha az Alzheimer riskiniz olur.
Burada sorun alternatif tıbbın kanıta dayalı ispatlarının yetersiz olması, pahalı ancak sık kullanılıyor olması ve güvenilirlik datalarının çoğu zaman bilinmemesidir. Kanser, Demans, HIV gibi birçok hastalıkta ve özellikle yaşlanma konusunda modern ya da konvansiyonel tıp çok önemli mesafeler katedemediği için alternatif ve tamamlayıcı tıp ürünleri dünyanın her yerinde sıklıkla kullanılmaktadır.
Gelecekte yapılması gereken alternatif ve tamamlayıcı tıpla modern tıbbı kaynaştırmak ve harmanladıktan sonra güvenilir, etkin tedavi yöntemleri bulmaktır.
Günümüzde antiaging tedavi temelde Kalp damar sağlığının korunması, doğru hormon dengesi, Antioksidan- vitamin- mineral ve fitokimyasal destekler, sağlıklı yaşam biçimi (Doğru ve dengeli beslenme, fitokimyasallar, lifler, protein-yağ-karbonhidart dengesi, bol su içilmesi, obesitenin önlenmesi, akşam yemeğinden vazgeçmek (akşam yemeğini düşmanına bırak-çin atasözü), ölçülü ve kontrollü egzersiz (yürüme, yüzme, güçlendirme egzersizleri, yeterli zihinsel aktivite, stresle başa çıkma, çevresel risklerden kaçınma (çevre kirliliği, sigara, alkol, hava kirliliği, ağır metaller, mikrodalga, cep telefonu, güneş ışınları, radyoaktif ışınlar, elketromanyetik dalgalar), sağlıklı uyku, normal seksüel aktivite, cilt ve saç bakımı) ve zayıflamış immün sistemi güçlendirme olarak 5 alanı içermektedir.
Günümüzde üzerinde sıklıkla durulan antiaging tedavi ilaçları tarasında vitamin E ve C, beta karoten, selenyum, krom, Koenzim Q10, Dehidroepiandrosteron, Sarımsak, Gingko, Ginseng, Üzüm Çekirdeği Östrojen Testosteron, İnsan Büyüme Hormonu yer almaktadır
Antiagingle ilgili çalışma yapmanın zorlukları vardır. Çalışmaların çok azında, yaşam süresine etkiyi değerlendirecek patoloji veya biyomarker değerlendirmesi vardır. Girişimleri değerlendirmek, standart oluşturmak, protokol tasarımı, fikir birliği oluşturmak amacıyla deneyimli bir araştırmacı grubu biraraya gelmelidir.
Toplum yaşlanmayı yavaşlattığı, durdurduğu, geri döndürdüğü iddiasındaki ürünleri kullanmamaları için uyarılmalı ve yeterince bilgilendirilmelidir. Tıp bilimi ise "davranış değişikliği- yaşam tarzı değişikliği ve eğitim konuları üzerinde daha fazla önem vermelidir. Sigara-alkol içmeme, güneş ışığına maruz kalmama, zayıflama, egzersiz, stresin azaltılması, ruhsal sağlığın korunması ile sağlık ve zindelik her yaşta arttırılabilir.