Anne sütü laboratuvarda üretilebilir mi?

Çocuk Gastroenteroloji ve Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu, anne sütü içindeki bazı maddelerin genetik teknoloji sayesinde laboratuvar ortamında üretilebildiğini belirtti. Bu gelişmenin tıp dünyası açısından önemine dikkat çeken Pehlivanoğlu,


Gıda endüstrinin yıllardır anne sütüne ulaşmayı hedeflediğine dikkat çeken İstanbul Kent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik ve Çocuk Gelişim Bölümleri Başkanı, Çocuk Gastroenteroloji ve Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu, 'mucizevi' bir madde olarak tanımladığı anne sütü hakkında önemli bilgiler paylaştı. Anne sütünün mikroplara karşı savaştığını ifade eden Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu, "Anne sütü sadece bir süt değil, canlı ve çocuk için mucizevi bir madde. Anne sütü bir mikropla karşılaştığında onu hemen yok ediyor. Çocuk felcine karşı çocukları aşılıyoruz, ancak anne sütü alan bebekte bu risk ortadan kalkıyor. Çok korkulan domuz gribi virüsü için de aynı etki söz konusu. Kısacası anne sütü, bağışıklık sistemini geliştiren en büyük savunma mekanizması" diye konuştu.

"ERKEN DOĞUMUN DEZAVANTAJLARINI ORTADAN KALDIRIYOR"

Prematüre dünyaya gelen bebeklerde anne sütünün önemine değinen Prof. Dr. Pehlivanoğlu, "Anne sütünün içinde öylesine mucizevi bir denge var ki prematüre dünyaya gelen bir bebek anne sütü ile beslenirse erken doğuma bağlı tüm dezavantajlar ortadan kalkıyor. Bebeğin zekası hızla gelişiyor. Anne sütü dışında dünyada bunu yapabilecek başka besin yok. Beslenme sanayiinin tüm hayali anne sütünü taklit etmektir. Yıllardır anne sütündeki besinlerin yer alacağı bir mama yapılmak istendi. Ancak bugüne kadar başarılı olmadı" ifadelerini kullandı.

"BEYNİ GELİŞTİRİYOR, KANSERDEN KORUYOR"

Anne sütüyle beslenen çocuklarla ilgili 2019 yılı itibariyle yeni bulgular olduğunu kaydeden Prof. Dr. Pehlivanoğlu, anne sütüyle ilgili şunları söyledi:

"O bulgular anne sütüyle beslenen çocukların ileride daha zeki, sağlıklı ve başarılı olduğunu gösteriyor. Anne sütüyle beslenen çocuğun akademik başarısı daha yüksek oluyor. Üniversiteye hazırlanan gençlerin anne sütü ile beslenip beslenmediklerine baksınlar. Anne sütü zekada bu kadar belirleyicidir. Anne sütü aynı zamanda antikanserojendir. Kanser görülme ihtimalini azaltır. Anne sütünün yeni bulunan bir özelliği daha var. Anne sütü ile beslenen bebeklerin mide bağırsak sindirim sistemi ve vücutlarında mikrobiyata oluşuyor. Yararlı bu mikroplar bebeğin beynini geliştirici sağlığına katkı sunacak mikroplar. Bebek anne karnındayken mikroplarla tanışıyor. Yani anne karnı steril değil. Ancak, doğum sonrası anne sütü sayesinde faydalı mikroplar bebeğin vücudunda üremeye başlıyor. Bebeklerin anne karnında mikroplarla tanıştığını Amerikalı araştırmacılar dünyaya bildirdi. Onun ardından birkaç çalışma grubu daha bunu kanıtladı."

"2 YAŞINA KADAR ANNE SÜTÜ"

Anne sütünün bir canlının tek başına ihtiyaçlarını karşılayacağının altını çizen Pehlivanoğlu, "İlk 6 ay anneler sadece anne sütü ile bebeklerini beslemeliler. Ama 6'ncı aydan sonra anne sütü yetersiz kalır. Bu dönemden sonra bebek sütten kesilmez ancak yanında ek besinlere geçilir. Bunlar, sebze, meyve ve tahıllar. Ama anne sütü verilmeye devam edilmelidir. Bütün din kitaplarında da yer aldığı gibi anne sütü 2 yıl boyunca devam etmelidir. Ancak 2 yıldan sonra anne sütü bebek için zararlı olmasa da yetersiz kalır. Bu nedenle yavaş yavaş anne sütü kesilip normal beslenmeye geçilmelidir" tavsiyesinde bulundu.

"LABORATUVAR ÇALIŞMALARI BAŞLADI"

'Anne sütü yoksa çaresiz değiliz' diyen Çocuk Gastroenteroloji ve Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu, laboratuvar ortamında anne sütü üretmeye yönelik gerçekleştirilen yeni çalışmalar hakkında şunları paylaştı:

"Dünya Sağlık Örgütü çalışmalarına göre eğer anne sütü yoksa ölüm riski 5, ishalli hastalık riski 25 kat artıyor. Bu nedenle bir annenin sütü yoksa bir başka annenin sütü de bebek için hayat kurtarıcı olabilir. Geleneklerimizde 'süt anneliği' diye bir durum var. Bu unutulmakta olan gelenek keşke tekrar canlansa. Süt anneliği sayesinde anne sütü olmayan bir çocuk belki bir başka annenin sütüyle hayata tutunabilir. İşte o da yoksa. Burada tıp dünyası devreye giriyor. Anne sütünün rekombinant teknolojiyle yapay ortamda sanayide üretilmesi artık söz konusu. Genetik teknoloji son birkaç yılda bize bu imkanı sağladı. Anne sütü içindeki belli kısımlar şimdilik laboratuvar ortamında üretilebiliyor. Bu tıpkı anne sütü gibi etki ediyor. Henüz çok pahalı olan bu yöntem maalesef henüz bütün bebekler için geçerli değil."

PROBİYOTİK VE PREBİYOTİK İÇEREN MAMALARI TERCİH EDİN

Anne sütüne en yakın mamanın tercih edilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu, "Bebeğe vermemiz gereken süt, inek ya da keçi sütü değil. Bu noktada kullanmamız gereken şey bebek mamaları. Bebek mamaları formülaları içinde anne sütüne benzer karakterde vitamin, mineral ve proteinler bulunmaktadır. Günümüzde içine anne sütündeki probiyotik ve prebiyotik eklenerek yapılan bebek mamaları diğer standart bebek mamalarından daha üstün gibi görülür. Probiyotikler insanın vücudunda bulunan özellikle sindirim sisteminde bulunan mikroorganizmalardır. Bunların bulunduğu bebek mamaları anne sütüne bir adım daha yakındır. Probiyotik ve prebiyotikli mamalar diğerlerine göre daha iyidir" dedi.

Stresin anne sütünü azaltıcı bir etkisinin olduğuna da dikkat çeken Pehlivanoğlu, "Babalar anneleri yormasınlar. Anneler ise hiçbir estetik kaygıyla çocuğunu emzirmekten çekinmesin" uyarısında bulundu.

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ