Günümüzde, çocukların okul başarıları, tesadüfe bırakılamayacak kadar önem kazanmıştır. Eskiye nazaran iş ve kariyer sahibi olmak zorlaşmış, çocukların da derslere olan ilgisi azalmıştır. Bu nedenle yeni nesil anne-babalara daha fazla görev düşüyor. Eğitimin sadece okulda olmadığını, evin de eğitimde önemli bir rolü olduğunu unutmamalıyız.
Okullar açıldığı zaman velileri tatlı bir telaşe sarar. Bu telaşenin altında hem çocuğun geleceğiyle ilgili planlar, ümitler hem sorumluluktan doğan korkular vardır. Günümüzde, ebeveynler ve öğretmenler, öğrencilerin niçin her geçen gün okula ve derslerine daha az ilgili göründüklerini anlamak için çaba sarf ediyor. Ancak, çocukların eğitimi konusunda bazı anne-babaların yaptığı tek şey ise karne zamanında görüşlerini ileri sürmektir. Oysa karne zamanı gelmeden de yapabileceklerimiz vardır. Çocuğun okula uyum ve başarısı, anne-babanın, onu yetiştirmedeki başarısının bir ölçüsüdür. Okullar eğitim kurumlarıdır, ancak okula başlamakla, anne-babanın eğitici görevini tamamen öğretmene aktardığını düşünmesi de yanlış olur. Genel anlamda eğitim, evde ve okulda ortaklaşa yürütülür. Bu nedenle anne-baba, imkânlar ölçüsünde çocuğu öğretim hayatında da takip etmelidir.
Günümüzde, çocukların okul başarıları, tesadüfe bırakılamayacak kadar önem kazanmıştır. Çok değil, yaklaşık elli yıl öncesi, anne-babaların görevi, basitçe, çocuğu okul için hazırlamak, onu okula götürmek, devamlarını kontrol etmek ve ödevlerin düzenli olarak yapılmasını sağlamaktı. Öğretmenlerin görevi de öğrenciye bilgiyi sunmak ve alıştırmalarda onlara yardımcı olmaktı. Bunlar, artık yeterli görünmüyor. Bunun iki sebebi olduğunu söyleyebiliriz: Biri, öğrencilerde derslere karşı ilgisizlik ve çalışma isteksizliği; diğeri hayatta başarılı iş ve kariyer sahibi olmanın güçleşmesidir. İşte bu nedenle, anne-babalar ve eğitimciler olarak, öğrencilerin akademik başarılarını sağlamak için yeni yöntemler geliştirmek zorundayız.
Öğrencilerin ilgisizlik ve isteksizliğine, güdülenme (motivasyon) eksikliği diyoruz. Güdüleme, kişiyi istekli hâle getirmek eski deyişle şevklendirmek; güdülenme de bir işi zevkle istekle yapmak demektir. İçsel ve dışsal olmak üzere iki tür güdülenmeden bahsedebiliriz. Dışsal güdülenme, ödüller, hediyeler, notlar, diğerlerinden daha iyisini yapma isteği gibi dış etkenlerden kaynaklanır. İçsel güdülenme, kişinin içinden gelir. Okulda öğrenmeye istekli, evde ödevlerini zevkle yapan öğrenci yüksek derecede güdülenmiş demektir.
* Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
Kontrol edin, baskı kurmayın
Ebeveynler, okul başarısı için, öncelikle çocukları için sağlıklı bir ortam ve çevre sağlamalı ve en önemlisi iyi örnek olmalıdır.
Çocuğun sağlık durumu ile yakından ilgilenilmelidir. Çocuğun temizliğine ve kılık kıyafetine özen gösterilmelidir. Çocuğun düzenli beslenmesi ve uyumasına dikkat edilmelidir.
Çocuğun, erken yatıp erken kalkmasına özen göstermeli; sabah kahvaltısı yaptırmadan çocukları asla okula göndermemelidir.
Öğretmenlerle sıkı bir işbirliği kurulmalıdır. Okula gidersem para alırlar diye toplantılara gitmemezlik yapılmamalıdır.
Her istediği yapılan, her istediği alınan çocuk, doyumsuz ve hiçbir şeyden mutlu olmamaya başlar. Çocuğa yeteri kadar harçlık verilmelidir. Harçlığı, önce günlük, sonra haftalık olarak verilebilir.
Okul dışındaki arkadaşları kontrol edilmelidir. Sigara ve uyuşturucu kullanımından uzak kalması sağlanmalıdır.
Çocuklar kardeşleri veya başka çocuklarla kıyaslanmamalıdır. Çocuk sık sık ve olur olmaz her yerde eleştirilmemelidir.
Televizyon seyretmede çocuğa seçici olma alışkanlığı kazandırılmalıdır. Televizyona sınırlama getirilmelidir.
Çocuğun evde ders çalışması kontrol edilmelidir. Çocuklara nasıl ders çalışılacağı öğretilmelidir. Kendimiz televizyon seyrederken, çocuğa git öbür odada ders çalış dememizin hiçbir faydası yoktur.