Ankilozan spondilit bel fıtığıyla karıştırılıyor

Dinlendikçe artan ve uykudan uyandıran bel ağrısı ankilozan spondilit habercisi olabilir. Sedef ve iltihaplı bağırsak hastalığı olanlar ankilozan spondilit hastalığına dikkat etmeli...

En sık görülen romatizmal hastalıklar arasında yer alan Ankilozan Spondilit (AS) ülkemizde her bin kişiden 5'inde görüldüğü tahmin ediliyor. Bu kapsamda, Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nilay Şahin, iltihaplı bel romatizması anlamına gelen ankilozan spondilit hakkında dikkat edilmesi gereken noktaları paylaştı.

İltihaplı bel romatizma hastalığı anlamına gelen ankilozan spondilit (AS), genellikle 45 yaş altı genç erkeklerde görülüyor. Erken dönemlerde doktorları yanıltabilen bu hastalık, sıklıkla bel fıtığıyla karıştırılabiliyor ve uzun yıllar yanlış tedavilere sebep olabiliyor. Prof. Dr. Şahin, bel fıtığında görülen, hareket edince artan, oturunca hafifleyen ağrının aksine hareket halindeyken hafifleyen, oturunca ise artan ağrı yaşayan kişileri ankilozan spondilit hastalığı konusunda uyardı.

Ankilozan spondilit hastalığı bel fıtığıyla karıştırılıyor

Ankilozan spondilit hastalığının sıklıkla bel fıtığıyla karıştırıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Nilay Şahin, bel ağrıları yaşayan kişilerin dikkatli olmaları gerektiğini söyledi: “Eğer kişideki bel ağrısı sadece belde hissedilen yani bacaklara yayılmayan, hareketle artan, istirahatle azalan bir ağrı ise çok korkmaya gerek yok demektir. Böyle bir durumda bir hafta içinde ağrının azalmaya başlaması gerekir. Öte yandan bel ağrısı gece uykudan uyandıran, hareketle biraz rahatlayıp, oturunca veya istirahatle artan, sabahları belde veya tüm vücutta tutukluğun eşlik ettiği bir ağrı ise en kısa sürede doktora başvurmak gerekir. Bel ağrısında ilk başvurulması gereken kişi fizik tedavi ve rehabilitasyon doktorudur.”

Dinlendikçe artan ve gece uykudan uyandıran bel ağrısı ankilozan spondilit habercisi olabilir

Prof. Dr. Şahin, hangi durumlarda bu hastalıktan şüphelenmek gerektiği konusunda bilgiler verdi: “Ankilozan spondilit yani iltihaplı bel romatizma hastalığı erken dönemlerde bizi yanıltan bir tablo ile karşımıza çıkar. Hastalar ilk dönemlerde sanki bel fıtığı olmuş gibi doktora başvururlar. Yani öne eğilmekle ve hareketle ağrısı artan, istirahatle ağrısı azalan bir hikaye tanımlarlar. Bu nedenle biz ilk olarak bunun bel fıtığı olduğunu düşünürüz. Bir de bel MR'ında fıtık görülürse bu hastalar aylarca, hatta yıllarca bel fıtığı olduklarını sanabilirler. Oysa tipik ankilozan spondilit hastalığında ilk dönemlerde mekanik, daha sonra inflamatuvar dediğimiz bir ağrı tipi vardır. Şu anki mevcut tedaviler ve bilgiler ışığında ankilozan spondilit, ömür boyu süren bir hastalıktır. Verilen tedavilerle hasta rahatlasa bile hastalık dönem dönem alevlenir ve tam olarak geçmez.”

AS hastalığının teşhisi hastanın hikayesini dinlemekle başlar

Prof. Dr. Nilay Şahin, hastalığın teşhisinin öncelikle iyi bir anamnezle yani hastanın hikayesini dinlemekle başladığını vurgulayarak şöyle devam etti: “Detaylı bir muayene ile hastalığın oluştuğu eklem bölgelerini değerlendirmek şarttır. Sonrasında hastanın iltihap değerlerini görmek için kan testi yaptırmak gerekir. Ayrıca tanıda çok önemli olan ilaçlı sakroiliak bölge MR'ı (omurganın alt tarafında kuyruk sokumu kemiği ile leğen kemiğini birleştiren eklemlerin MR'ı) önemlidir. Ancak hastalık çok ileri evrelerdeyken hasta doktora başvurduysa MR'a gerek olmadan sakroiliak grafi de tanı için yeterlidir. Ayrıca ankilozan spondilit genetik zeminli bir hastalık olduğu için HLA-B27 dediğimiz, kişinin bu hastalığa yatkınlığını gösteren gen testini de istemek doğru olacaktır. Hasta hikayesinin alınması, fiziki muayene, kan ve radyoloji testleri sonucunda tanı koymak doğru olacaktır.”

Ankilozan spondilit hastalığı kalıtsal olabilir

Ankilozan spondilit hastalığının kalıtsal bir yönünün olduğunun altı çiziliyor. Özellikle erkeklerde belirgin olan bu hastalığın genetik olarak varlığını gösteren testler de var. Fakat bu testlerin negatif çıkması hastalığın olmayacağı anlamına da gelmiyor. Ankilozan spondiliti olan kişilerin akrabalarında özellikle herhangi bir tip eklem ağrısı mevcutsa hemen doktora başvurması gerekiyor.

AS hastalığı organlara da zarar verebilir

Ankilozan spondilit hastalığının özellikle boyundan kuyruk sokumuna tüm omurgayı, kalça, diz ve dirsek eklemleri ile topuk bölgesini etkileyebilen bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Nilay Şahin, hastalıktan tek etkilenenin yalnızca eklemler olmadığına; göz, kalp, akciğerler ve nadiren böbreklerin de etkilenebileceğine dikkat çekti: “Ankilozan spondilit gözde üveit ve göz tansiyonuna sebep olabilir. Kalpte iletim bozukluklarına yol açabilir. Akciğerlerde ise atelektazi isimli hastalığa (akciğerin bir kısmının ya da akciğerlerden birinin tamamen büzüşmesi sonucu yeterince genişleyememesi ve böylece işlevini yitirmesi) neden olabilir. Ankilozan spondilitin en önemli komplikasyonu ise kişinin hareketlerini kısıtlaması ve duruşunu bozmasıdır. Hasta boynunu ve belini rahat hareket ettiremez, oturup kalkmada zorlanır.”

Sedef veya iltihaplı bağırsak hastalığı olanlar dikkat etmeli

Ankilozan spondilit hastalığının spondiloartropati dediğimiz romatizmal bir hastalık grubunun üyesi olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Nilay Şahin, bu gruptaki diğer hastalıklara sahip olan hastalarda ankilozan spondilit hastalığına sık rastlandığını söyledi: “Bu hastalık grubu içinde ankilozan spondilit, sedef romatizması ve iltihaplı bağırsak hastalığına bağlı romatizma bulunur. O nedenle sedefi veya iltihaplı bağırsak hastalığı olan hastalarda iltihaplı bel romatizması sık rastladığımız bir durumdur. Yani sedefi veya iltihaplı bağırsak hastalığı olan hastalar, bel ağrısı yakınması olduğunda mutlaka bir fizik tedavi ve rehabilitasyon veya romatoloji uzmanına başvuru yapmalılar. Sonuç olarak sedef, iltihaplı bağırsak hastalığı ve AS hastalıklarının hepsi belde romatizma yapan hastalıklardır.”

AS hastalığının tedavisinde egzersiz de ilaçlar kadar önemli

Ankilozan spondilit hastalığının tedavisinde ilaç, egzersiz ve diyetin yer aldığından bahseden Prof. Dr. Nilay Şahin, tedaviyle ilgili bilgiler verdi: “Tedavide öncelikle ağrı kesiciler ve hastalığı düzenleyici sentetik tedaviler tercih edilir. Bu ağrı kesiciler belli dönemlerde kullanılıp daha sonra ağrı oldukça alınır. Ayrıca çok alevlenme yani ağrının olduğu dönemlerde hastalara glukokortikoid tedavisi sıkı bir doktor kontrolü ile verilebilir. Bu ilaçları 3-6 ay kadar kullanmasına rağmen ağrıları geçmeyen hastalara TNF-blokerleri dediğimiz tedaviler verilir. İlaç yanında egzersizleri ise ihmal etmemek gerekir. Egzersizler doktor tarafından hastaya verilmeli ve düzenli olarak yapılmalıdır. Diyette ise özellikle glüten açısından zayıf ürünleri seçmek uygun olacaktır.”

AS hastalığının geçici olmadığının farkında olmak gerekiyor

Ankilozan spondilit ne yazık ki geçici bir durum olmayıp ömür boyun süren bir hastalıktır. Ancak mevcut tedavilerin düzenli ve iyi bir şekilde uygulanması, oluşacak komplikasyonları en aza indiriyor. O nedenle moral bozmadan ilaç ve egzersiz tedavilerini düzenli olarak uygulamak önemli. Böylece hem ağrılar azalıyor hem de korktuğumuz kötü duruş daha yavaş gelişiyor. Bu hastalık için hareket, bereket demek. Hekimin verdiği egzersizlerin yanı sıra yapılacak yürüyüş ve yüzme egzersizleri de hastaların hem ağrısını hem de komplikasyonları azaltmaya yardım ediyor.

Manşetler