ANALİZ - Salgın sonrası Türk iş dünyası için fırsatlar ve sınamalar

İstanbul Ticaret Odası Meclis Üyesi Mehmet Cebeci, Kovid-19 salgını sonrası Türk piyasasını bekleyen fırsatlara ve krizlere dair bir değerlendirmeyi AA Analiz için kaleme aldı.

“Evdekal”an müşteri, internetten alışverişinin belki 5 yılda alacağı mesafeyi 1 yılda aldırdı. Hem salgın hem siyasi etkiler nedeniyle enerji maliyetlerinin oldukça yükseldiği dünyada, enerji-yoğun ve işçilik-yoğun maliyetler içeren ürünlerin e-ihracat yoluyla satılması Türkiye’deki tüccarlar için bir fırsat olarak görünüyor. Salgın, sadece ticaret hayatını sürdürenler için değil, yeni başlayacaklar için de fırsatlar doğurdu.

***

Aralık 2019'da Çin'in Vuhan kentinde başlayıp dünyayı saran Kovid-19, hiç şüphesiz dünya ticaret düzenini değiştirdi. Ekonominin çarkları durakladı, tedarik zinciri bozuldu, arz-talep dengeleri sarsıldı. Her kriz gibi bu kriz de fırsatlar ve tehditler oluşturdu. Kriz, özellikle hizmet sektörü gibi bazı sektörlerin aylarca iş yapamamasına sebep olurken bazı sektörlerin ise mesai yapmasına ve üretimlerini 24 saat çalışma esasına dönüştürmelerine yol açtı.

İş dünyası, dinamizmin en yoğun yaşandığı yerlerden biridir. Neredeyse tüm parametreler değişkendir. Girişimciler; politik faktörler, savaşlar, sağlık sorunları, tüketim trendleri gibi pazarın talebini artıran ve düşüren nice değişkenlerle mücadele ederler. Kovid-19, iş dünyasını bugüne kadar karşılaşılmayan yeni bir değişkenle tanıştırdı; salgın.

- Pazardaki çatışmaların çevrim içine taşınması

Girişimciler, yatırım ve ticaret kararlarını salgın öncesi dönemde, ticaret savaşları, politik faktörler, coğrafi faktörler gibi birçok etmeni göz önünde bulundurarak alıyorlardı. Salgın dönemi ve sonrasında yaşanan gelişmeler bu çatışmaların çevrim içi pazarda da yaşanmasına sebep oldu. ABD ve Çin arasında yaşanan soğuk ticaret savaşı, Türkiye çevrim içi piyasasında da kendini hissettirdi.

Esnafın kepenk kapattığı dönemde, müşteri altın değerinde oldu. “Evdekal”an müşteri, internetten alışverişin belki 5 yılda alacağı mesafeyi 1 yılda aldırdı. Adrese paket ulaştırma servisleri çok hızlı büyüdü, çevrim içi ticareti önemsemeyen KOBİ’ler, fiziki müşteriye ulaşamayınca çevrim içi müşteriye ulaşmak için çareler aradı. Ticaret Bakanlığının 12 Nisan 2022 tarihinde yayımladığı rapora göre Türkiye’de 2021 yılında yapılan ticaretin yüzde 17,7 si çevrim içi gerçekleşirken bu oran, Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 29,7 oldu.

- Uluslararası ticaretin dijitalleşmesi

Yerel ticaretin dijitalleşmesi gibi uluslararası ticaret de hızla dijitalleşiyor. "Business to consumer (B2C)" olarak adlandırılan, direkt tüketiciye satış yapan alışveriş siteleri, ev hanımlarının uluslararası ticaret sahasına girmelerine vesile oldu. Tedarik zinciri, salgın öncesinde “üretici-toptancı-yurt dışı distribütör-yurt dışı perakende satıcı-tüketici” şeklinde çok sayıda unsurdan meydana gelmekteyken yaşanan gelişmeler sonrasında “üretici-alışveriş sitesi-(yurtiçi/yurtdışı) tüketici” şeklinde oluştu.

Tedarik zincirindeki bu gelişmeler distribütörlük, toptancılık ve perakendecilik gibi faaliyetlerle iştigal eden tüccarların kendilerine alternatif gelir sahası oluşturmayı düşünmelerine sebep oluyor. Bu durum, tüccarın ciro azalmasına neden olmakla birlikte, yeni ticarete hızlı uyum sağlamak için çevrim içi ticaretin gündeme alınmasını da hızlandırdı.

- Çevrim içi ticaret, konvansiyonel ticaretten farklı değil

Çevrim içi alışveriş sitelerinde bir alışveriş gerçekleştiğinde kargo, komisyon ve tanıtım gibi giderler, kesinti yapılarak kalan tutar satıcı hesabına aktarılır. Konvansiyonel ticarete alışkın tüccarların bu platformlarda yapacakları satışlarda bu hesaplamaya önem göstermeleri gerekiyor. Bir ürün satışı gerçekleştiğinde, alıcıdan tahsil edilen tutarın tamamının kendi hesabına geçmeyeceğini bilmeli. Kesinti sonrası kalan tutardan, işletmenin genel giderleri ve ürün maliyeti çıktıktan sonra kar/zarar analizini gerçekleştirmesi gerektiği unutulmamalı.

Henüz çevrim içi ticarete başlamayanların önünde çevrim içi ticarete başlama fırsatı bulunurken yurt içinde bunu deneyimleyen tüccarların önünde e-ihracat fırsatı bulunuyor. Geçmişte, ülkeler arası ticarette parça başına düşen lojistik maliyetin asgariye indirilmesi için TIR veya konteyner bazında ticaret gerekiyordu. Ancak lojistik imkanlarının genişlemesi ve e-ihracatın artmasıyla tüketici, oturduğu yerden dünyanın diğer ucundaki bir satıcıdan bir adet ürünü dahi satın alabiliyor.

- E-ihracatı gündeme alacak tüccarların dikkat etmesi gereken hususlar

E-ihracata geçiş yapacak tüccarların dikkat edeceği hususlar da ortaya çıktı. İlk olarak, satışa çıkarılan ürünün, ilgili pazarda kabul gören bir ürün olup olmadığı; üründe yerel tüketicinin beklentilerine göre değişiklik gerekip gerekmediği gibi noktalar önem taşıyor. İkinci olarak, e-ihracat yapacak olan tüccarın lojistik maliyetleri ve e-pazaryeri giderlerini düşerek hesap ettiği gelirin kar getirmesi gerekiyor. Son olarak ise satışa çıkarılan üründe uluslararası rekabette nerede olunduğu ve avantajlı-dezavantajlı durumların neler olduğu da dikkat edilmesi gereken hususlar olarak öne çıkıyor.

Hem salgın hem siyasi etkiler nedeniyle enerji maliyetlerinin oldukça yükseldiği dünyada, enerji-yoğun ve işçilik-yoğun maliyetler içeren ürünlerin e-ihracat yoluyla satılması Türkiye’deki tüccarlar için bir fırsat olarak gözüküyor. Türk girişimciler, konvansiyonel ihracat departmanlarına ek olarak e-ihracat departmanları kurmalı ve çalışma saati dışındayken de satış yapmanın yollarını aramalı.

Yalnızca ürün değil, hizmet satışlarının da e-ihracat yoluyla satışı mümkün. Tasarım, çizim, fotoğraf, yazılım gibi fiziki taşıma gerektirmeyen ürün gruplarında Türkiye genç ve dinamik nüfusuyla ciddi bir ihracat potansiyeli barındırıyor.

Salgın, sadece ticaret hayatını sürdürenler için değil, yeni başlayacaklar için de fırsatlar doğurdu. Genç müteşebbislerin bu fırsatları iyi okuması ve girişimlerini sadece Türkiye pazarını düşünerek değil, dünya pazarını düşünerek oluşturmaları gerekiyor.

Enerji maliyetlerinin anormal yükselişi nedeniyle Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkelerin cari açığı azaltmak için yegane çıkış yolu katma değerli ürün ihracatının artışı olarak ifade edilebilir. Tüketimin artış dalgasının altında kalmak yerine, üstüne çıkıp sörf yapmak gerekir. Bütün inkişaflar zor zamanlarda ortaya çıkmıştır.

[Mehmet Cebeci, İstanbul Ticaret Odası Meclis Üyesi, Toptan-Dış Ticaret Komitesi]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Manşetler