Albinizmli birey olmanın zorluklarını öz güveni sayesinde aştı

Albinizm Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Alim Yılmaz: "Görünüşünüzden ötürü alay konusu olabiliyorsunuz. Farklı karşılandığınız oluyor. Yabancı sananlar oluyor

Öz güveni sayesinde zorlukları aşan, eğitim ve kariyer hayatındaki başarısıyla da albinizmli bireylerin toplumda saygı gören meslekleri yapabileceğini kanıtlayan Yılmaz, yönetim kurulu üyesi olduğu Albinizm Derneği'nde yürüttüğü projelerle albinimzli bireylerin hayatına ışık tutuyor.

Albinizm Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Alim Yılmaz: "Görünüşünüzden ötürü alay konusu olabiliyorsunuz. Farklı karşılandığınız oluyor. Yabancı sananlar oluyor veya meraklı insanlar oluyor beyaz gördükleri için. Gözlerini açıp üzerinizde gezdiren insanlar oluyor metroda, metrobüste, otobüslerde, dışarıda. En zoru insanların size karşı bakışlarını, düşüncelerini, tavırlarını değiştirmek oluyor"

"Güneş kremi kullandığımız zaman dışarıya çıkabiliriz. Teleskopik gözlük, büyüteç, tablet, telefon kullanabiliriz ama insanların size olan bakışını değiştiremiyorsunuz. Bunu değiştirmek için bir farkındalık yaratmak gerekiyor"

 "Sosyal bir çocuk olmanın avantajından yararlandım ama diğer çocuklarla sorun yaşadığım oluyordu. Beyaz olduğum için sürekli alay konusu oluyordum. Hayalet derlerdi, beyaz derlerdi, Casper derlerdi. Tanımadığım bir insanın bana sarı, beyaz, Casper demesi beni kışkırtırdı, hatta kavga ettiğim, dövüştüğüm, dövdüğüm, dayak yediğim de oldu"

"Çocuk yaşta ayrımcılığa maruz kaldığınızı, dışlandığınızı ve alay edildiğinizi düşünün. Siz bu çocuğa teleskopik gözlük de verseniz güneş kremi de verseniz bir kere öz güveni kırılıyor. En temel karşılaştığımız şey bu çocuklar arasında. Öz güvensiz yetişmiş çocuklar, ailelerin aşırı korumacı olduğu çocuklar…"

 Albinizm Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Alim Yılmaz, fiziksel anlamda karşılaştığı zorlukları azmiyle aşarken, öz güveni sayesinde de albinizmli bireylerin hayatın her alanında var olabileceğini, kariyer anlamında toplumda saygın bir yer edinebileceklerini göstererek, ailelerinin aşırı korumacılığı altında yaşamlarını sürdüren albinizimli bireylere örnek oluyor.

Alim Yılmaz'ın, 1994 yılının mayıs ayında Erzurum Ilıca'nın bir köyünde bembeyaz bir çocuk olarak dünyaya gelmesi tüm aileyi şaşırttı. Daha önce kimsede böyle bir beyazlık görülmemesi, gözlerinin sürekli titremesi ve kayması Alim Yılmaz'ın ailesini endişelendirdi. Titremeden kaynaklı uzun bir süre gözlerinin görmediği düşünülen Alim Yılmaz, bunun üzerine köyün hocasına götürüldü. Yılmaz'ın, köyün hocasının burnunun ucuna koyduğu muskayı takip etmesi üzerine gördüğü anlaşıldı.

Yılmaz, diğer çocuklardan farklı olduğunu 1998 yılında İstanbul'da gittiği anaokulunda anladı. Çocuklarla arasında görüş mesafesinden kaynaklı bir fark olduğunu anlayan ancak albinizmli olduğunu yıllar boyu öğrenemedi. Anaokulundan sonra 7 yıl boyunca yardımcı cihaz olmadan arkadaşları ve öğretmenlerinin yardımıyla eğitim hayatını sürdüren Yılmaz, anne ve babasının desteğiyle okuma ve yazmayı öğrendi.

Sınıfta tahtayı 30-40 santimetre mesafeden görebilen Yılmaz, gittiği göz doktorunda doğuştan gelen hassasiyet nedeniyle gözlerinin yüzde 10 görebildiğini öğrendi. Teleskopik gözlük kullanmaya başladıktan sonra tahtaya giderek not almayı bırakan Yılmaz, çocukluk hayali olan pilotluk mesleğini araştırmaya başladı. Ancak gözlerindeki görme sorunu nedeniyle askeri sınavlara giremeyeceğini öğrenen Yılmaz'ın hayalleri yıkıldı.

Fen lisesi sınavlarını kazandıktan sonra lise döneminde meslek seçimi arayışına giren Yılmaz, pilotluktan sonra çok istediği uçak mühendisliğinin de sürekli tahtada işlem yapmak ve sahada bulunmayı gerektiren bir durum gerektirdiği için kendisine uygun olmadığına karar verdi.

Ailesi öğretmen olmasını istese de üniversite sınavında aldığı yüksek puan dolayısıyla avukat olmaya karar veren Yılmaz, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni başarıyla tamamladı.

Öz güveni sayesinde zorlukları aşan, eğitim ve kariyer hayatındaki başarısıyla da albinizmli bireylerin toplumda saygı gören meslekleri yapabileceğini kanıtlayan Yılmaz, yönetim kurulu üyesi olduğu Albinizm Derneği’nde dernek üyeleriyle birlikte yürüttüğü projelerle albinimzli bireylerin hayatına ışık tutuyor.

- Bisiklet süremedi, lise kampına gidemedi ama azmini yitirmedi

Albinizm Derneği Yönetim Kurulu üyesi avukat Alim Yılmaz, albinizimli bireylerin yaşadığı zorlukları, toplumun albinizmli bireylere bakışını ve bir birey olarak bu zorlukların üstesinden nasıl geldiğini AA muhabirine anlattı.

Çocukluğunda ve gençliğinde albinizmli olmanın getirdiği fiziksel zorluklardan dolayı zaman zaman engellerle karşılaştığını aktaran Yılmaz, “Aileme ilköğretim çağındayken zorlayarak bisiklet aldırmıştı. Ama yalnızken binmeme izin vermiyorlardı. Onların yanındayken sürebiliyordum. Ama kaçamak bir şekilde öğrendim bisiklet sürmeyi. Birçok kez kaza da yaptım, sonra çok az binmeye başladım çünkü ailem kaçak bir şekilde bindiğimi anlamıştı.” dedi.

Yılmaz, arkadaşlarıyla lise kampına gitmek için doktordan sağlık raporu istediğini ancak cilt hassasiyeti nedeniyle olumsuz yanıt aldığını belirtti.

Ailesinin okula ve bakkala tek başına gitmesinden çekindiğini ancak yapabildiğini gördükleri zaman bu endişelerin son bulduğunu ifade eden Yılmaz, biraz da inadı sayesinde bu zorluğu da aştığını söyledi.

- "Hayalet derlerdi, beyaz derlerdi, Casper derlerdi"

Farklılığından dolayı diğer çocuklarla da sorun yaşadığını anlatan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:

"Sosyal bir çocuk olmanın avantajından yararlandım ama diğer çocuklarla sorun yaşadığım oluyordu. Beyaz olduğum için sürekli alay konusu oluyordum. Top oynarken kaleye koymalar, lakap takmalar. Hayalet derlerdi, beyaz derlerdi, Casper derlerdi. Tanımadığım bir insanın bana sarı, beyaz, Casper demesi beni kışkırtırdı, hatta kavga ettiğim, dövüştüğüm, dövdüğüm, dayak yediğim de oldu. Çünkü dayanamıyorsunuz, sokakta tanımadığın birinin sana böyle bir şey söylemesi kabul edilemez oluyor.

Ailem beni biraz geri planda tutmak isterdi çünkü alay edildiği zaman kavga edeceğimi bilirlerdi. Kavgacı bir çocuk değildim ama biri bana laf ettiği zaman o sinirle bir şeyler yaşardım. Liseye geçince bu sorun, beni kabullenen bir arkadaş çevremin olması, başarılı olmam, tolere edecek yaşa gelmiş olmam sayesinde kalktı. Kabullenmekle beraber artık alayları ben de alaya alıyordum.”

Üniversite yıllarında, ten ve saç renginden dolayı çevresindekilerin yabancı olduğunu düşündüğünü belirten Yılmaz, çünkü albinizmli olmayı çok kabullendiğini ve normal bir yaşantı sürdüğünü dile getirdi.

Kendisini hayatın içinde hiçbir şeyden geri tutmadığını, “bir şey yapamam” demediğini aktaran Yılmaz, “Kendi sınırlarımı bilerek hareket ediyordum. Bu hareket kabiliyetini geliştirdikten sonra zaten hayat benim için normal bir hal almıştı.” dedi.

Teleskopik gözlüğü olmasına rağmen lise ve üniversite yıllarında bir kere bile tahtayı göremediğini anlatan Yılmaz, yıllar boyu yaşadığı adaptasyon sürecinin de kendisine katkıda bulunduğunu, tahtaya yazılanları aklında tutup, defterine not olarak yazmasının hafızasının gelişmesine büyük katkı sağladığını söyledi.

- "Adliyede dosyaları görmek benim için çok zordu"

Meslek hayatınızda yaşadığı zorluklara değinen Yılmaz, şunları dile getirdi:

“Adliyede dosyaları görmek benim için çok zordu. Ama şöyle bir şey var insan her şeye adapte olabiliyor. İlk zorlandığınız şeyleri yavaş yavaş öğrenebiliyorsunuz ya da yöntem geliştiriyorsunuz. İnsanlarla iletişim kurmaya adapte oluyorsunuz. Yardım istemeyi ve çekinmemeyi öğreniyorsunuz. Mesela bir kaleme veya herhangi bir müdüriyete gittiğim zaman söylemekten, anlatmak ve kendimi ifade etmekten çekinmiyorum. Hızlı görmek istiyorsan işini dosyanı kendin çıkarman gerekir. Özellikle icra dairelerinde. Giderdim icra dairelerinde dosyamı arardım. Dosyamı bulamadığım zaman dosyacıyı yakalardım ‘Abi ben dosyayı göremiyorum, ben bulamadım’ derdim. Buldururdum ve alırdım.

Normal iş hayatımda da okumam gerekiyordu. Ama teleskopik gözlüğüm sayesinde okumam çok geliştiği için aynı anda bilgisayar da kullanabiliyorum, dosyalarımı da okuyabiliyorum, not da tutabiliyorum hatta görüşme yapabiliyorum. Müvekkillerim geliyor onların hal ve hareketlerini de takip etmem gerekiyor ve hepsini aynı anda yapabiliyorum. Bunlar adaptasyonla ilgili şeyler. Ben de hiç bunları yapabilir miyim yapamaz mıyım çekincesi yok.”

Lise döneminde alamadığı sağlık raporu nedeniyle gidemediği kampların acısını üniversite döneminde çıkaran Yılmaz, bazen arkadaşlarıyla bazen de yalnız 20-25 şehir gezdiğini ve hepsinde kamp yaptığını anlattı.

Alim Yılmaz, “İnsan yapabildiğini fark ettiği zaman, öz güvene sahip olduğunuz zaman bir şeyi yapacağım ben diye inat ettiğiniz zaman gerçekten yapabiliyorsunuz. Ben arkadaşlarımla birlikte gidiyordum kampa. Arkadaşlarıma ayak bağı olurum diye düşünmüyordum. Arkadaşlarımla birlikte uyumlu oluruz diye düşünüyordum. Arkadaşlarımı kafalıyordum sabah denize girelim, akşam denize girelim diye. Öğle vakti onlar denize girerken de ben şemsiyenin altında oturuyordum. Yoğun bir şekilde güneş kremi kullanıyordum.” diye konuştu.

- “Görünüşünüzden ötürü alay konusu olabiliyorsunuz”

Normal hayatta çözümünü bulamadıkları sorunun dış görünüşleri olduğunu belirten Yılmaz, şöyle devam etti:

“Görünüşünüzden ötürü alay konusu olabiliyorsunuz. Farklı karşılandığınız oluyor. Yabancı sananlar oluyor veya meraklı insanlar oluyor beyaz gördükleri için. Gözlerini açıp üzerinizde gezdiren insanlar oluyor metroda, metrobüste, otobüslerde, dışarıda. En zoru insanların size karşı bakışlarını, düşüncelerini, tavırlarını değiştirmek oluyor. Güneş kremi kullandığımız zaman dışarıya çıkabiliriz. Teleskopik gözlük, büyüteç, tablet, telefon kullanabiliriz ama insanların size olan bakışını değiştiremiyorsunuz. Bunu değiştirmek için bir farkındalık yaratmak gerekiyor.

Çocuk yaşta ayrımcılığa maruz kaldığınızı, dışlandığınızı ve alay edildiğinizi düşünün. Siz bu çocuğa teleskopik gözlük de verseniz güneş kremi de verseniz bir kere öz güveni kırılıyor. En temel karşılaştığımız şey bu çocuklar arasında. Öz güvensiz yetişmiş çocuklar, ailelerin aşırı korumacı olduğu çocuklar… Mesela çocuk 15 yaşına gelmiş ailesi diyor ki ‘biz bakkala göndermiyoruz’. Niye diyorum? ‘Ya bir şey olursa? Diye yanıt veriyor. Siz onu kollarken, korurken aslında öz güvenini yıkmışsınız. Bırakın kendisini geliştirmesine izin verin."

Albinizm Derneği ile tanışmadan önce yolda veya toplu taşıma araçlarında bazı ailelerin heyecanlı bir şekilde kolundan tutarak “sen albinizmli misin?” diye sorduklarını aktaran Yılmaz, “Çocuklarının da albinizmli olduğunu ama arkadaşlarının alay ettiğini anlatırlardı.

‘Sen nasıl başardın?’ diyorlardı. Ben de kendimi ifade ettiğimi söylüyordum. Numaramı veriyordum. Bazen görüşüyordum yardımcı olmaya çalışıyordum. Çünkü insanlar sizi gördükleri zaman kendileri de bir öz güven kazanıyor. Yaptığım şeyleri yapabildiğimi gördükleri zaman daha çok özgüven duyuyorlar. Bir noktaya gelmiş olmak başarmış olmak ailelere çok huzur veriyor." şeklinde konuştu.

 

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ