"Maalesef, çok hızlı yaşlanıyoruz. Avrupa'nın yaklaşık 100-125 yıllık periyotta tamamladığı yaşlanma evresini, biz 20-25 yıl gibi bir sürede tamamlıyoruz"
"Türkiye açısından yaşlanma, önümüzdeki süreçte ciddi bir sosyal konu olarak, yönetilmesi takip edilmesi ve çözümlenmesi gereken bir mesele olarak önümüzde duruyor"
İtalya'nın ev sahipliğinde başkent Roma'da Birleşmiş Milletler (BM) Avrupa Ekonomik Komisyonu (AEK) Yaşlanma Konferansı'nda katılan Bakan Yanık, toplantıların ardından AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Roma'daki toplantının iki açıdan önemli olduğunu belirten Derya Yanık, "Program, Madrid Deklarasyonu'ndan sonra yaklaşık 20 yıl sonra Avrupa Ekonomik Konseyi'nin yaptığı ilk toplantı yaşlanmayla alakalı süreçte. Birincisi bu. İkincisi; Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa ülkelerinin genel bir yaşlanma problemi var." dedi.
Nüfusun çok hızlı yaşlandığı, yaşlılığa bağlı sonuçların, gerek hastalıklar gerek bakım ihtiyacı gerek diğer sosyal destek ihtiyaçları gibi sonuçların gözle görülür bir biçimde ortaya çıktığı bir dönemden geçtiklerini ifade eden Yanık, "Ülkemizde de bu aslında böyle. Dolayısıyla biz kendi tecrübelerimizi, bugüne kadar yaptığımız sosyal hizmetler, sosyal destek mekanizmaları, yaşlılıkla ilgili; aktif yaşlanmayı sağlayacak programları, yaşlı bakım destek mekanizmalarını, yaşlıların aile fertlerinin desteklenmesi gibi bütün tecrübelerimizi bir taraftan gözden geçiriyoruz. Ama öbür taraftan aynı meseleyi bizden daha önce yaşamış ülkelerin deneyimlerinden de yararlanmaya çalışıyoruz. Kendi deneyimlerimizi de uluslararası camianın faydasına sunmaya çalışıyoruz." diye konuştu.
Yaşlılık konusunun karşılarına iki parametreyi ortaya çıkardığını belirten Yanık, "Bir; nüfusun azalmasıyla doğal bir yaşlı nüfusun öne çıkması. İki; sağlık hizmetlerinin gelişmesiyle beraber ömrün uzaması. Zaten kendiliğinden uzayan bir ömür var. Dolayısıyla aktif yaşlanmayı sağlamalıyız ki bu uzayan ömür hem yaşlılarımızın kendilerine hem de yaşadıkları topluma bir artı değer olarak yansısın." ifadelerini kullandı.
Bu alandaki uygulamaları, uluslararası camiadaki tecrübeleri bu toplantı sayesinde paylaşıldığını anlatan Bakan Yanık, "Önemli değerlendirmeler, tartışmalar yapıldı. Biz de aynı şekilde sabahki oturumda konuşmacı olarak yer aldık ve ülkemizdeki tecrübelerimizi ve yaptığımız çalışmaları aktardık. Bu anlamda, faydalı, güzel bir toplantı oluyor. İnşallah, bizim de bundan sonraki süreçte yapacağımız çalışmalara yansımaları olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
- Türkiye'nin yaşlılık durumu
Türkiye'nin yaşlılık durumu konusunda Yanık, bu hususta önlem alınması gerektiğinin altını çizerek, "Maalesef, çok hızlı yaşlanıyoruz. Avrupa’nın yaklaşık 100-125 yıllık periyotta tamamladığı yaşlanma evresini, biz 20-25 yıl gibi bir sürede tamamlıyoruz. Bu anlamda Türkiye açısından alarm zilleri aslında çalmaya epeydir başladı." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Derya Yanık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "3 çocuk" çağrısının da bu alarm zillerinin bir yansıması olduğunu ifade ederek, "Tabii o, çok böyle genel vatandaşın algılayacağı bir biçimde ifade ediyor ama çok bilimsel ve ciddi araştırmalar yatıyor o cümlenin arkasında. Dolayısıyla nüfusumuz hızlı yaşlanıyor. Bir taraftan nüfus artışını sağlamak gerekirken, öbür taraftan yaşlılarımızın aktif yaşlanması, uzayan ömür sürelerini verimli, bereketli ve topluma katkı sunmaya devam eder şekilde planlamamız, gerçekleştirmemiz gerekiyor." şeklinde konuştu.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, bu konuda gerek Sağlık Bakanlığı gerekse sosyal hizmetler tarafıyla kendi bakanlıklarının çok sayıda çalışması bulunduğunu ancak bunların artarak devam etmesi gerektiğinin açık olduğunu söyledi.
Yanık, sözlerini şöyle tamamladı:
"O yüzden biz bir taraftan yaşlanan nüfusumuzun verimliliğini devam ettirmeye çalışırken, öbür taraftan da genç nüfusun aktif bir biçimde hayata katılmasını ama öbür taraftan yine nüfusun artması, gençleşmesi için de Sayın Cumhurbaşkanımızın nezdinde en yüksek düzeyde nüfus artışı çağrımızı her platformda dile getiriyoruz. Türkiye açısından yaşlanma, önümüzdeki süreçte ciddi bir sosyal konu olarak, yönetilmesi, takip edilmesi ve çözümlenmesi gereken bir mesele olarak önümüzde duruyor."