Aile Hekimliği Sözleşmeleri bu yıl sonu itibari ile sona erecek

İstanbul Tabip Odası Aile Hekimleri Komisyonu tarafından, 2 yıl önce yapılan ve bu yıl sonu itibari ile sona erecek olan Aile Hekimliği sözleşmesi hakkında açıklamada bulunuldu.

İstanbul Tabip Odası Aile Hekimleri Komisyonu tarafından, 2 yıl önce yapılan ve bu yıl sonu itibari ile sona erecek olan Aile Hekimliği sözleşmesi hakkında açıklamada bulunuldu;

Değerli Meslektaşımız,

Bildiğiniz gibi 2 yıl önce yapmış olduğumuz Aile Hekimliği sözleşmemiz bu yıl sonu itibari ile sona erecektir. İstanbul Tabip Odası Aile Hekimleri Komisyonu olarak, yeni sözleşme dönemi öncesinde, 24 Kasım 2012 tarihinde ‘’Nasıl Bir Çalışma, Nasıl Bir Sözleşme İstiyoruz’’ başlığı altında bir çalışma yaparak Aile Sağlığı Merkezlerinde hangi koşullarda çalışmak istediğimizi bildiren taleplerimizi oluşturduk. Bu çalışmada birlikte oluşturduğumuz, aşağıda bilginize sunduğumuz taleplerimizi Sağlık Bakanlığı’na iletmek üzere üst kuruluşumuz olan Türk Tabipler Birliğine sunduk. Bizler bu taleplerimize cevap beklerken Aile Hekimlerinden 14 Aralık 2012, Cuma gününe dek yeni sözleşmeleri alelacele imzalamaları istenmiştir.

Öncelikle mevcut sözleşmenin sona ereceği tarihin 31 Aralık 2012 olduğunu, yasal olarak 31 Aralık 2012 tarihine kadar sözleşmeyi imzalamama hakkımız bulunduğunu hatırlatırız. Bizler İstanbul Tabip Odası Aile Hekimleri Komisyonu olarak aşağıda sunduğumuz taleplerimizi kamuoyu ile paylaşıyor, Türkiye Halk Sağlığı Kurum Başkanlığı’nca oluşturduğumuz talepler doğrultusunda düzenlemeler yapılana dek yeni sözleşmelerin ertelenmesini, en azından 31 Aralık 2012 tarihinden önce bu taleplerimize ilişkin bir yanıt verilmesini talep ediyoruz.

Saygılarımızla,

İstanbul Tabip Odası
Aile Hekimleri Komisyonu

 

İSTANBUL TABİP ODASI

AİLE HEKİMLERİ KOMİSYONU

AİLE HEKİMLİĞİNDE ÇALIŞMA BİÇİMİMİZE VE KOŞULLARIMIZA DAİR TALEPLERİMİZ

İstanbul Tabip Odası Aile Hekimleri Komisyonu, Aile Sağlığı Merkezleri’nde (ASM) görev yapan sağlık çalışanlarının çalışma biçimlerine ve koşullarına ilişkin oluşturacakları görüş, öneri ve taleplerini toparlayarak ortaklaştırmak, oluşturulacak taleplerin takipçisi olmak amacıyla 24.11.2012 tarihinde, “Aile Hekimliğinde Nasıl Bir Çalışma Biçimi Nasıl Bir Sözleşme İstiyoruz?” adıyla bir toplantı gerçekleştirmiştir.

Toplantıya, TTB, Tekirdağ Tabip Odası, Manisa Tabip Odası, İSTAHED, SES İstanbul Şubeleri adına temsilciler ile yapılan çağrıya icabet eden ASM çalışanları katılmış, tüm katılımcıların ortaya koyduğu görüş ve öneriler ortaklaştırılarak somut taleplere dönüştürülmüştür.

 

GİRİŞ

Aile Sağlığı Merkezleri’nde, birinci basamak sağlık hizmeti sunulmaktadır. Ortaklaştırdığımız taleplerimizi, birinci basamak sağlık hizmetlerinin genel tanımını kaynak alarak sizlerin görüş ve önerilerinize sunmayı uygun buluyoruz.

Birinci basamak sağlık hizmetleri koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini bir arada kapsayan, bir yaşam boyu sürekli erişilebilen, diğer basamaklarla eşgüdüm içinde çalışan, ekip hizmeti temeline dayanarak sunulan ve toplumca benimsenen bir kamu hizmetidir.

 

ORTAKLAŞTIRILAN SOMUT TALEPLER VE GEREKÇELERİ

1- İş güvencesi içeren, mesleki bağımsızlığı koruyan, kamu görevlisi statüsünde çalışılmasını sağlayan yasal düzenlemenin yapılmasını talep ediyoruz.

Bilindiği gibi sağlık hizmetleri, nitelikleri gereği diğer kamu hizmetlerinden farklı, ertelenemez, ikame edilemez, sürekli olarak herkese eşit ve nitelikli olarak verilmesi gereken bir kamu hizmetidir. Bu nedenle de, Anayasanın 2. maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesinden ve devletin bu alandaki sosyal ödevlerinden bağımsız düşünülemez. Bir başka ifadeyle, bu kamu hizmetinin devlet tarafından sunulması, ödevlerinin de bir gereği ve doğal sonucudur. Anayasa’nın 128. maddesinde de,

“Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür”

hükmü düzenlenmiştir.

Bu nedenle temel kural, “asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle gördürülmesi” olduğundan, ASM’ lerde verilen kamu hizmetinin de kamu görevlisi statüsündeki çalışanlar eliyle yürütülmesini gerektirir.

2- Yukarıdaki tespit doğrultusunda; ASM’ lerin kamu binalarında hizmet vermesi, demirbaş malzemelerinin sağlanması, bina ve demirbaşların her türlü bakım onarım ihtiyacının zamanında ve tam olarak Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanması için gerekli yasal düzenlenmenin yapılmasını talep ediyoruz.

3- Haftalık çalışma süresinin 40 saat olarak belirlenmesini ve bu süreyi aşmayacak şekilde düzenleme yapılmasını talep ediyoruz.

Zira bilindiği gibi 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 99. maddesinde; “Memurların haftalık çalışma süresi genel olarak 40 saattir” denilmektedir. Keza işvereni devlet ve özel sektör olsa dahi, ücretli olarak çalışanlara ilişkin uluslararası sözleşmeler düzenleyen Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün Türkiye tarafından da imzalanmış olan;

·         · 1935 tarihli 47 No.lu Sözleşme “40 Saatlik Çalışma Haftası Sözleşmesi” adını taşımakta ve çalışanların haftalık çalışma saatlerini 40 saat olarak belirlemektedir.

·         · 1977 tarihli ve 149 sayılı Sağlık Çalışanları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin referansına göre de sağlık çalışanları açısından haftalık çalışma saati 40 saat olarak belirlenmiştir.

·         · Avrupa Birliği Parlamentosu 1993 yılında yayınladığı 104/EC sayılı direktif, hekimlerin haftalık çalışma süresinin 40 saat olduğunu saptamıştır. Adı geçen direktif 2003 senesinde 88/EC sayılı direktif ile revize edilmiştir. Bu direktife göre de, haftalık çalışma saati 40 saati aşmayacaktır. Hekimlerin günlük çalışma süresi de 8 saat ile sınırlanacak ve zorunlu durumlarda en çok 10 saate çıkarılabilecektir. Ancak bu durumda bile yılda en az 24 hafta ortalama 8 saatlik çalışma süresinin tutturulması zorunlu kılınmıştır.

Sayılan ulusal ve uluslararası mevzuat ışığında, sağlık hizmetinin sürdürüldüğü ASM’ lerde görev yapan çalışanların haftalık çalışma süresinin 40 saat olarak belirlenmesi gerekir.

4- Aile hekimlerinin kendi çalıştıkları ASM’ nin çalışma programını; tanımlanmış görev, yetki ve sorumluluklar çerçevesinde kendilerinin belirlemesini talep ediyoruz.

5- Sağlık hizmetinin ertelenemez, ikame edilemez, sürekli olarak herkese eşit ve nitelikli olarak verilmesi gereken bir kamu hizmeti olduğu dikkate alınarak; ASM’ lerin sınıflandırılma uygulamalarından ve esnek mesai dayatmalarından vazgeçilmesini, tüm ASM’ lerde verilen hizmetlerin aynı standartlara kavuşturulmasını talep ediyoruz.

6- ASM çalışanlarına her yıl 30 gün ücretli izin ile ihtiyacı oranında istirahat izninin ücrette herhangi bir kısıtlama yapılmaksızın verilmesini, yıllık izinlerin ertesi yıla devredilebilmesinin sağlanmasını ve yıllık izin tarihlerinin çalışanlarca belirlenmesini talep ediyoruz.

Bilindiği gibi yıllık izin; belirli bir süre çalışılmasının karşılığı olarak verilen dinlenme hakkıdır. Nitekim Anayasa’nın 50. maddesi ile bir hak olarak tanımlanmış ve güvenceye alınmıştır;

MADDE 50- Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz.

Küçükler ve kadınlar ile bedenî ve ruhî yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.

Dinlenmek, çalışanların hakkıdır.”

657 sayılı Devlet Mamurları Kanunu’nun 102. ve 103. maddelerinde de “yıllık izin” ve “izinlerin kullanılışı”, 104. maddede “mazeret izni”, 105. maddede “hastalık ve refakat izni” düzenlenmiştir. Bu maddelerde; yıllık, mazeret veya hastalık izinleri sırasında memura, kendi yerine görev yapacak başka bir kişi bulması zorunluluğu getirilmemiştir.

Keza “Birbirini izleyen iki yılın izni bir arada verilebilir.” denilerek, hakkın belirli bir süreye kadar korunması amaçlanmıştır.

Yine, “Yıllık izin ve mazeret izinleri sırasında fiili çalışmaya bağlı her türlü ödemeler hariç malî haklar ile sosyal yardımlara dokunulmaz.” cümlesi ve “Memura, aylık ve özlük hakları korunarak, verilecek raporda gösterilecek lüzum üzerine, kanser, verem ve akıl hastalığı gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığı hâlinde onsekiz aya kadar, diğer hastalık hâllerinde ise oniki aya kadar izin verilir.” ibaresi ile memurun aylık ve özlük hakları saklı tutulmuştur. Maddede belirtilen sürelerde iyileşemeyen memur hakkında “emeklilik hükümlerinin uygulanacağı” belirtilerek, hastalığın devamı halinde güvence sağlanmaya çalışılmıştır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 53 ve devamı maddelerinde de yıllık ücretli izin hakkı ve uygulaması düzenlenmiş; yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemeyeceği, yıllık izin süresinde ücretin kesilemeyeceği, yıllık iznin işveren tarafından bölünemeyeceği…güvence altına alınmıştır.

Dolayısıyla aile hekimliği uygulamasında da çalışanın “dinlenme hakkı” nın güvenceye alınması, yıllık ve hastalık izinleri süresince ücret ve sosyal haklarda herhangi bir kesinti yapılmaması, çalışana kendi yerine çalışacak kişiyi bulma yükümlülüğü getirilmemesi ve yıllık izin tarihlerinin çalışanlar tarafından belirlenmesine olanak tanınması gerekir.

7- ASM çalışanlarına, (yasalarda tarif edilmiş olağanüstü durumlar hariç) kendisine bağlı nüfusa birinci basamak sağlık hizmet sunumunu içeren görev ve sorumluluklar dışında, nöbet ve benzeri isimler altında angarya niteliğinde ek görev ve sorumluklar verilmemesini talep ediyoruz.

Bilindiği gibi Anayasa’nın 18. maddesinde, “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.” denilmiştir. Bu nedenle yalnızca aile hekimliği hizmetinin gerektirdiği, bu hizmetin getirilme amacına uygun nitelikte ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin sunulması çerçevesinde düzenlemeler yapılmalıdır.

Bu çerçevede aile hekimliği hizmetinin zorunlu bir unsuru olmayan hizmetlerin (defin nöbeti, acil nöbetleri vs gibi) talep edilmesini mevzuatın zorunlu kılmadığı, bu ve benzeri hizmetlerin “uygulama” adı altında dayatılmasını, hekim ihtiyacının olduğu her yere oldubitti madde değişiklikleriyle aile hekimlerinin görevlendirilmek istenmesini kabul etmek mümkün değildir.

8- Yukarıdaki açıklama doğrultusunda; cezaevleri, kreş, bakımevleri gibi özel hizmet gerektiren gruplara sunulacak birinci basamak sağlık hizmetlerinin, ihtiyaca uygun düzenlenmiş kurum hekimlikleri tarafından verilmesini talep ediyoruz.

9- Aile hekimlerinden, yasal dayanağı ve belirli standartları olan raporlar dışında kalan rapor düzenlenme istemlerinin önüne geçilmesini talep ediyoruz.

10- Mobil hizmetlerde ulaşımın ve sağlık hizmeti verilecek yerin, hizmetin sürekliliğinin sağlanması ve niteliğinin arttırılabilmesi için, Sağlık Bakanlığı tarafından sağlanmasını talep ediyoruz.

11-Aile Hekimliği Birimi tarafından ulaşılabilen kayıtlı kişilerin periyodik muayenesinin; Türk Tabipleri Birliği ile ilgili mesleki dernekler tarafından hazırlanıp, belirli aralıklarla güncellenen periyodik muayene rehberine uyularak yapılmasını talep ediyoruz.

12- ASM’ lerde aile hekimleriyle birlikte hizmet veren hemşire, ebe, sağlık memuru, ATT gibi sağlık çalışanlarının, mesleki unvanları olmadan ‘eleman’ olarak adlandırılmasından vazgeçilmesini, mesleki itibarlarını koruyan unvanlarının kullanılmasını talep ediyoruz.

13- ASM’ de çalışan hekimlere her altı ayda bir sendikalar tarafından belirlenen yoksulluk sınırı rakamlarının en az 2 katı kadar olmak kaydıyla, net temel ücret ödenmesini, bu ücrete ek olarak kayıtlı kişi sayısı oranında ayrıca bir ek ücret ödenmesini talep ediyoruz.

Ödenen toplam ücret üzerinden SGK primlerinin ödenmesini ve ele geçen toplam ücretlerin emekliliğe tam olarak yansıtılmasını talep ediyoruz.

Bilindiği gibi Anayasa’nın 55. maddesinde “Ücrette adalet sağlanması” hükmü düzenlenmiş olup,

“MADDE 55. – Ücret emeğin karşılığıdır.

Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır.”

denilmiştir.

657 sayılı Kanun’un 146 ve devamı maddelerinde, devlet memurlarının mali hakları, 187 ve devamı maddelerinde ise sosyal hakları düzenlenmiş ve güvenceye alınmıştır. 4857 sayılı Kanun’un 32 ve devamı maddelerinde de ücret ve ücretin ödenmesi usulü düzenlenmiştir.

Sayılan mevzuat çerçevesinde, ASM’ de görev yapan hekimlerin yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri, yine adaletli bir artış oranı belirlenmesi ve ücretin emekliliğe yansıyacak şekilde tümü üzerinden prim ödenmesi gereklidir.

14- Aile hekimliği hizmetine olumlu katkısı olmayan, keyfiliğe açık nitelikteki ceza puanları ve negatif performans uygulamasının tamamen kaldırılmasını talep ediyoruz.

15- Denetim kriterlerinin belirlenmesinde ve uygulanmasında, Türk Tabipleri Birliği ile ilgili derneklerin görüş ve önerilerinin alınmasını, ayrıca denetleme mekanizmasında yer almalarının sağlanması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz.

16- Aile hekimlerinin, mevzuatta tanımlanan “hastayı reddetme” ve “tedaviyi bitirmeden bırakma” haklarını kullanabilmesinin önündeki engellerin kaldırılmasını ve bu konu hakkındaki hekim taleplerinin, Sağlık Bakanlığı tarafından ivedilikle yerine getirilmesinin sağlanmasını talep ediyoruz.

Bilindiği gibi Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 18. maddesinde, “Tabip ve diş tabibi, âcil yardım, resmî veya insani vazifenin ifası halleri hariç olmak üzere, meslekî veya şahsi sebeplerle hastaya bakmayı reddedebilir.” denilmiş, 19. maddesinde ise;

“Tabip ve diş tabibi meslekî veya şahsi sebeplerle, tedaviyi bitirmeden hastasını bırakabilir. Ancak, bu gibi hallerde, diğer bir meslektaşın tedavi veya müdahalesine imkân verecek zamanı evvelden hesaplayarak hastayı vaktinde haberdar etmesi şarttır. Hastanın bırakılması halinde hayatının tehlikeye düşmesi veya sıhhatinin zarara uğraması muhtemel ise, diğer bir meslektaş temin edilmedikçe, hastayı terk edemez. Hastayı bu suretle terk eden tabip veya diş tabibi, lüzum gördüğü veya hasta tarafından talep edildiği takdirde, tedavi zamanına ait müşahede notlarını verir.”

denilmiştir.

Türk Tabipleri Birliği’nin 47. Genel Kurulu’nda kabul edilerek, 10-11 Ekim 1998 tarihinde yürürlüğe giren “Hekimlik Meslek Etiği Kuralları”nın 25. maddesinde de “Tedaviyi Üstlenmeme veya Yarıda Bırakma Hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre;

“Hekim, ancak tıbbi bilgisini gerektiği gibi uygulayamayacağına karar verdiğinde ve hastasının başvurabileceği başka bir hekim bulunduğu durumlarda, hastanın bakımını ve tedavisini üstlenmeyebilir veya tedaviyi yarım bırakabilir. Yukarıdaki koşullarda tedaviyi bırakacak hekim, bu durumu ve hastanın sağlığının tehlikeye düşmeyeceğini hastaya veya yakınlarına anlatır ve onları tıbbi yardımla ilgili başka olanaklar konusunda bilgilendirir. İkinci hekim bulunmadan hekim hastasını bırakamaz. Hekim, tedaviyi üstlenen meslektaşına hasta hakkındaki tüm bilgileri aktarmakla yükümlüdür”

Görüldüğü üzere, mevzuatta belirtilen şartlar çerçevesinde hekim hastayı reddedebilir veya tedaviyi yarıda bırakabilir.

17- Zorunlu mesleki mali sorumluluk sigortası primlerinin, diğer kamu görevlisi hekimlerde olduğu gibi, yarısı hekim, yarısı Bakanlık tarafından ödenecek şekilde yasal değişikliğin yapılmasını talep ediyoruz.

18- ASM çalışanlarına sendikal hakların ve her türlü görüşmede temsil hakkının sağlanmasını talep ediyoruz.

19- Aile hekimliği sistemine ilişkin yeni düzenleyici işlemler ve/veya değişiklikler yapılması aşamalarında Türk Tabipleri Birliği ve ilgili dernek temsilcilerinin görüşlerinin alınmasını, düzenlemelerin/değişikliklerin bu görüşler dikkate alınarak yapılmasını, bu işleyişin yasal güvenceye kavuşturulmasını talep ediyoruz.

20- Mesleki eğitimlerin planlamasında ve uygulamasında; Türk Tabipleri Birliği’nin belirleyici bir görev alabilmesinin sağlanması ve bu eğitim süreçlerinde ilgili dernek temsilcileri ile ASM çalışanlarının aktif olarak yer alacağı çalışma gruplarının oluşturulabilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz.

Ayrıca, aile hekimliği uzmanlık eğitimi süresinin, birinci basamak sağlık hizmetinde geçirilmiş süre ve deneyimlerin dikkate alınarak belirlenmesini talep ediyoruz.

21- Sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarına karşı ASM düzeyinde önleyici, caydırıcı tedbirlerin alınmasını, bunun için her ASM’ ye, özel güvenlik hizmetlerinin Bakanlık tarafından sağlanmasını talep ediyoruz.

22- Hekimlik mesleğinin riskli meslek grubu içinde değerlendirilerek, mesleki yıpranma ve görev tazminatının ödenmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz.

 

İstanbul Tabip Odası
Aile Hekimleri Komisyonu

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ