"Bu türün neslinin devam etmesi için yöre halkı ve yerel yönetimin sahip çıkması, zarar vermemesi ve koruması oldukça önem arz ediyor"
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yıldırım ve Adıyaman Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü'nde eğitim gören doktora öğrencisi Şener Özcan, Besni ilçesi sınırlarında çançiçeğigillere ait "Adıyaman çançiçeği" ismi verilen yeni bir bitki türünü keşfetti.
Ege Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre, doktora öğrencisi Özcan saha çalışması sırasında Sugözü Kanyonu'ndan topladığı çan çiçeğinin yeni bir tür olabileceği düşüncesiyle konuyu paylaştığı Prof. Dr. Yıldırım'a topladığı örnekleri gönderdi.
Yıldırım, örnekler üzerinde yaptığı morfolojik çalışmalar sonucu bitkinin şu ana kadar dünyada keşfedilmemiş yeni bir tür olduğu kanısına vararak Özcan ile türün tanımlanması için çalışmalara başladı.
Özcan ve Yıldırım'ın yürüttüğü çalışma sonucu hazırlanan makale, Finlandiya kökenli "Annales Botanici Fennici" isimli bilimsel dergide yayımlandı ve literatüre "Adıyaman çanı" ismiyle girdi.
Açıklamada, görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Hasan Yıldırım, dünyada çan çiçeklerinin 420 civarında türü olduğunu ve bunun 131'inin Türkiye'de bulunduğunu belirtti.
Yıldırım, "Ülkemiz çan çiçekleri için önemli gen merkezlerinden birisidir. Bu çalışma ile çançiçeği sayısı 132'ye yükseldi ve bunun 69'u ülkemizin endemiğidir." ifadesini kullandı.
- "Bu bitkimizi yitirmeyelim"
Sugözü Kanyonu'ndaki kanal genişletme çalışmalarının 200 birey kadar tespit edilen bu bitkinin gelişim alanına zarar verdiğini bildiren Yıldırım, yöre halkının da bu bitkinin yapraklarını sağlığa faydalı olduğu inancıyla tükettiğine dikkati çekti.
Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bu bitkinin sağlık açısından yapraklarının herhangi bir hastalığa karşı kullanılacak içeriğe sahip olduğuna dair çalışma yok. Aynı zamanda çok lezzetli bir tadı da yok. Adıyaman çançiçeğinin dünyada sadece Sugözü Kanyonu'nda olduğu dikkate alınarak bu türün neslinin devam etmesi için yöre halkı ve yerel yönetimin sahip çıkması, zarar vermemesi ve koruması oldukça önem arz ediyor. Henüz keşfedilmiş ve ismini almış bu bitkimizi yitirmeyelim, hep beraberce koruyalım bu doğa mirasını."