AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım: "(Türkiye) Bir yandan Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Yemen'de ve Afganistan'daki karışıkların sona erdirilmesine büyük gayret sarf ederken bir yandan Kafkaslar'da refah, barış ve iş birliğinin gelişmesi için de çok büyük katkılar sağlamaktadır ve sağlamaya devam edecektir"
"Türkiye salgına en iyi cevap veren ülkelerden biri olmayı başardı. Bunun altında son 20 yılda şehir hastaneleri diye tanımladığımız, sağlık altyapısına çok büyük yatırımlar vardı. Bunun sayesinde salgınla ve doğurduğu sonuçlarla başarılı mücadele edebildik. Bununla da yetinmedik aynı zamanda 150'den fazla ülkeye de yardım eli uzattık"
Nizami Gencevi Uluslararası Merkezi tarafından düzenlenen foruma Türkiye'den AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım katıldı. Yıldırım, toplantıya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan adına katıldığını bildirdi.
Konuşmasında Kovid-19 salgının dünyada hiç kimse ve hiçbir ülkenin tek başına güvende olmadığını gösterdiğini belirten Yıldırım, "Tüm dünyanın güvende olmasının yegane şartı bütün bölgelerin güvende olmasından geçiyor. Ne kadar zengin olursak olalım, ne kadar güçlü olursak olalım bu salgında gördük ki güç hiçbir işe yaramıyor. Bir mikrop 8 milyarlık dünyayı dize getirdi. İnsanlık çaresiz kaldı." ifadelerini kullandı.
Salgınla mücadelede iyi bir sınav verilmediğini belirten Yıldırım, "Salgının def edilmesinde dayanışma ve iş birliğinde istediğimiz sonucu göremedik. Özellikle Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü gibi örgütler sorunun arkasından gidebildi, önüne geçemedi." dedi.
Yıldırım, bazı ülkelerin sadece kendi ülkelerinde mücadeleyi başarıyla sürdürmekle kalmadığını aynı zamanda komşu ülkelere de yardımda bulunduğunu hatırlatarak, "Türkiye salgına en iyi cevap veren ülkelerden biri olmayı başardı. Bunun altında son 20 yılda şehir hastaneleri diye tanımladığımız, sağlık altyapısına çok büyük yatırımlar vardı. Bunun sayesinde salgınla ve doğurduğu sonuçlarla başarılı mücadele edebildik. Bununla da yetinmedik aynı zamanda 150'den fazla ülkeye de yardım eli uzattık." diye konuştu.
"Kafkaslar'da daha fazla rekabet yerine daha fazla iş birliği gerekiyor"
2. Karabağ Savaşı'na da değinen Yıldırım, Azerbaycan'ın yıllarca sabırla çözüm beklediğini ve çözüm çıkmayınca kendi kararını verdiğini, haklı mücadelesini 44 gün içerisinde zaferle sonuçlandırdığını kaydetti.
Yıldırım, "Kafkaslar'da daha fazla rekabet yerine daha fazla iş birliği gerekiyor. Bu konuda Türkiye olarak bizim teklifimiz var. Türkiye ile Ermenistan ilişkileri de uzun yıllardan beri iyi sayılmaz. Dondurulmuş vaziyette. Karabağ sorunu ortadan kalktığına göre çağrımız şudur. Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Türkiye, Rusya ve İran başta olmakla Hazar'ın doğusundaki ülkeleri de katmak suretiyle bölgesel iş birliğimizi daha da geliştirebiliriz." şeklinde konuştu.
Bunun için fırsatlar ve altyapının mevcut olduğuna işaret eden Yıldırım, şunları kaydetti:
"Özellikle Bakü-Tiflis-Kars demiryolu, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı ve Güney Gaz Koridoru gibi projeler bu yüzden hazırlanmış projelerdir. Bunlar Kafkasya, Orta Asya ve Avrupa'nın birlikte istifade edeceği projelerdir. Bu bakımdan amacımız başlangıçta bölgemizdeki ülkelerin insanlarının refahını daha da artırmak, düşmanlıkları azaltıp dostlukları artırmak olmalıdır. İkinci etapta da küresel barışa katkı sağlamak olmalıdır. Türkiye bu coğrafyada çok stratejik bir konumdadır. Etrafında ihtilafların olduğu bir ülkedir. Bir yandan Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Yemen'de ve Afganistan'daki karışıkların sona erdirilmesine büyük gayret sarf ederken bir yandan Kafkaslar'da refah, barış ve iş birliğinin gelişmesi için de çok büyük katkılar sağlamaktadır ve sağlamaya devam edecektir."
Balkanlar'ın güvenliğinin, Avrupa'nın güvenliği olduğuna dikkati çeken Yıldırım, Avrupa Birliği'nin (AB) geçmişte yaşanan acı tecrübelerin tekrarlanmaması için çok daha detaylı ilgilenmesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye'nin 50 yıla aşkın süredir AB'nin aday ülkesi olduğunu dile getiren Yıldırım, "Ne yazık ki adaylık artık bir sonuca ulaşmış değildir. Bu bakımdan salgın sonrası gördüğümüz en büyük problem belirsizliktir. Belirsizliği yönetmek de imkansızdır. Krizleri yönetebilirsiniz ama belirsizliği yönetemezsiniz. Bu bakımdan daha fazla iş birliğine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum." dedi.
Kovid-19'un getirdiği ekonomik zorluklara da işaret eden Yıldırım, "Üretimin azalması dolayısıyla fiyatlarda hızlı tırmanma olmuş ve toplum bireyleri arasındaki refah dağılımında bozulma meydana gelmiştir. Dünya Bankası raporlarına göre, 813 milyondan fazla insan Kovid-19 öncesi gelirlerinin gerisine düşmüş vaziyettedir. Bunun için de yardımlaşma esastır. Sadece kendi ülkemizin sorumluluğunu taşımıyoruz. Başka ülkelerin de ihtiyaçlarını görmek zorundayız. Bu zor süreci ancak birlikte hareket ederek, dayanışma göstererek aşabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırım, iklim değişikliğinin insanlık için yeni bir tehdit olacağı uyarısında bulunarak konuşmasını, "İklim değişikliği ile ilgili hassasiyetimiz yeterli olmazsa Kovid-19'dan daha büyük felaketlerin kapımızı çalması zor olmayacaktır. Buna hazır olmamız lazım." sözleriyle tamamladı.
"Bosna Hersek istikrarını koruyor"
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak Üyesi Sefik Dzaferovic, AB'ye üye olmak istediklerini, Balkan ülkelerinin AB'ye üye olmasıyla birliğin daha da güçleneceğini kaydetti.
Salgının AB'nin geleceği için tehdit oluşturduğunu belirten Dzaferovic, "Doğu Balkanlar'da barışa tehditler var. Sırbistan'dan Bosna Hersek'e belirli tehditler var. Fakat Bosna Hersek istikrarını koruyor. Bosna Hersek, NATO'ya da üye olacak. Üzerimizdeki kara bulutların gideceğine inanıyorum." dedi.
"En zengin devletler bile bu hastalıktan sigortalanmadı"
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, video konferans yöntemiyle katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, yıl sonuna kadar dünya nüfusunun en az yüzde 40'nın aşılanmasını hedeflediklerini belirtti.
Ghebreyesus, "Kovid-19'dan sonra daha büyük dayanışma elde edeceğimize inanıyorum. Sağlık alanına ayrılan finansmanı artırmalıyız. En zengin devletler bile bu hastalıktan sigortalanmadı. Salgın, sağlık konusunun öncelikli olması gerektiğini gösterdi." dedi.