Türkiye'deki bulunamayan ilaç sorununun gün geçtikçe daha da büyüdüğünü söyleyen Nurten Saydan, buna karşılık ilgili kurumun ileri sürdüğü gerekçelerin ise, sadece 28 ilaç bulunamıyor veya bulunmadığı söylenen ilaçların eşdeğerleri mevcut şeklinde olduğunu belirtti.
Saydan, "Kanser, hepatit, astım vb. gibi hayati önemi olan rahatsızlıklarda vatandaş reçetesine yazılı olan ilacı istiyor, yeterli bilinçlendirme yapılmayan eşdeğer ilacı vatandaşın anlamasını bekliyoruz" dedi.
Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun piyasada olmayan ilaçlar için bir an önce çözüm bulması gerektiğinin altını çizen Ecz. Saydan konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
"Bizim bildiğimiz Sağlık Bakanlığı ilaçlara ruhsat verir, vatandaşının 24 bin eczaneden ilaca ulaşmasını, eczacıların eliyle ilaç almasını sağlar. Oysa TİTCK tarafından yayınlanan ilaç listesinde bulunamayan ilaçların çokluğu durumun vahametini gözler önüne sermiştir.
Listeyi incelediğimizde, 3 bin 890 adet ilacın üretilmediği için pasif listesinde yer aldığını görmekteyiz. Kurumun aktif listesinde yer alan vatandaşlarımız tarafından eczane eczane dolaşılarak aranan depo penisilinler, epilepsi ilaçları, suni gözyaşı damlaları, kanser ilaçları gibi hayati öneme sahip yüzlerce ilaç ise aktif olarak gözüktüğü için piyasada var diye açıklama yapılmaktadır."
RUHSATI İPTAL EDİLENLER ARASINDA DEPO PENİSİLİN İĞNESİ DE VAR
5 yılda 1029 ilacın ruhsatının iptal edildiğini belirten Saydan şöyle devam etti:
"Ülkemizde 2008 – 2012 yılları arası 789 ilacın ruhsatı iptal olmuş durumda. İçlerinde bugünlerde vatandaşlarımızın yana yakıla aradığı ‘depo penisilin iğnesi’ de var. İlgili firma ülkeyi terk etmiş durumda. 19.03.2012 tarihinden günümüze kadar ise 240 ilacın ruhsatı iptal oldu. Bunların nerede ise hepsi hayati öneme haiz ilaçlar.
Bu durum da göstermektedir ki, yerli ilaç sanayi ilaç üretemiyor, ithal ilaç firmaları ülkemize ilaç getirmiyor. İşin en kötü tarafı da yanlış ilaç fiyatlandırma politikası yüzünden yeni bulunan ilaçlardan vatandaşlarımız hiç yararlanamamaktadır.
Bunun sebebi ise devlet tarafından EURO kuru 1.95 olarak sabitlenmiş olması ve referans alınan ülkeler arasında Yunanistan, Portekiz gibi ekonomik kriz içindeki ülkelerin bulunması, yani üretici ya da ithalatçı firmaların doğal olarak zarar etmek istememeleridir. Zira yüzde 40 indirimle oluşturulan Referans ülke fiyatına, bir de SGK’nın yüzde 41’e varan Kamu Kurum İndirimi de eklenince ilacın üretici ya da ithalatçı açısından ekonomik kazanımı ortadan kalktığı için ilaçlar bulunmaz olmaktadır.
Bu duruma çare olarak bulunan yöntemler ise biz eczacıları hayrete düşürmektedir. Bu yöntemler arasında hastanelerin ilaç satar duruma getirilmesi (depo penisilin grubu ilaçlar gibi), ve bir çoğunun Türkiye’de ruhsatı olduğu halde piyasada olmadığı için 3-4 misli fiyatla yurtdışından ilaç getirilmesi gibi ilginç yöntemler bulunmaktadır.
Böyle ilaç hizmeti dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmaz. Çünkü akılcı değildir. Ancak günü kurtarmaya yarar. Vatandaşlarımıza seslenmek istiyoruz. Eczanelerimizde bulamadığınız ilaçların sorumlusu asla bizler değiliz.
Yetkililerin güncel ve rasyonel olmayan ilaç fiyatlandırma yöntemindeki ısrarından bir an önce vazgeçip, ekonominin reel gerçeklerine uygun fiyatlandırma yaparak, ilacın ülkemizde her zaman bulunabilir ve ulaşılabilir olmasını sağlaması gerektiğini bir kez daha altını çizerek hatırlatmak istiyoruz."