“45 gün boyunca hiç odadan çıkmadım”

Yaklaşık yedi ay önce lenfoma teşhisi konan İris Mercan 52 haftalık bir mücadelenin içinde. Kemoterapiyle birlikte tüm hayatının değiştiğini söyleyen Mercan, tedavi süreciyle ilgili “Bu kadar güçlü olduğumu bilmiyordum” diyor

 

Yirmi beş yaşındaki İris Mercan yaklaşık yedi aydır lenfoma tedavisi görüyor. Geçtiğimiz günlerde bir mektup yazarak kemoterapinin hayatını nasıl değiştirdiğini anlattı. Sosyal medyada çok paylaşılan bu mektupta okura “Kanseri sevmedim ama bana kendi içimdeki gücü gösterdiği için ona minnettarım” diye sesleniyordu. Ağır ve sancılı bir tedavi sürecine rağmen, yakınlarının da desteğiyle güçlü durmayı başarabilen ve kanseri yeneceği günü iple çeken İris Mercan’la bir araya geldik...

Her şey nasıl başladı?

22 Şubat’ta annemle birlikte kız kardeşimi ziyarete Paris’e gittim. O gün ilk defa hem yürüyüp hem konuşamadığımı fark ettim. Akciğerlerimin altında çok büyük bir Ağrı vardı ve kalbim sıkışıyordu. Bütün bu etkiler bir anda ve orada ortaya çıktı. Anneme “Sanırım kalp krizi geçireceğim” dediğimi hatırlıyorum. İzmir’e döndüğüm gece uyuyamadım ve Sabah hastaneye gitmek istedim.

Teşhis o sabah mı kondu?

Doktorlar çeşitli testler yaptı ve bazı kitlelerden şüphelenip beni tomografiye yönlendirdi. Biz o ara hiçbir şeyin farkında değildik. Tomografi sonucu geldiğinde tam göğüs kısmımda çok ciddi bir kitle olduğunu söylediler. Bronşit olduğum düşüncesiyle doktora gidip kanser tanısıyla karşılaşınca şok olduk tabii ki.

Tedavi hemen başladı mı?

Ciğerlerimden su alındı ve patolojiye gönderildi. 24 saat içinde sonuç gelecekti. O 24 saat bizim için çok zor geçti. Doktora şunu söylediğimi hatırlıyorum: “Ben hayatımda hiçbir şeyin savaşını vermedim, hayatımın savaşını verebileceğimi zannetmiyorum.” Bir sonraki gün annem odaya girdi “Müjdemi isterim, akciğer kanseri değilsin” dedi. Çünkü ihtimallerden biri de dördüncü evre akciğer kanseriydi. Bu durumda birkaç aylık ömrüm kalırdı. “Bu bir müjde mi anne? Neyim var?” dedim. Annem “lenfoma” dedi. Hayatımda daha kötü bir müjde duymamıştım. Çok ağladım, çok üzüldüm. İzmir’deki doktorumuz çok acil karar verip hemen hareket etmemiz gerektiğini hatırlatarak İstanbul’da Prof. Dr. Burhan Ferhanoğlu’nu önerdi. O akşam bir arabayla İstanbul’a geldik.

Peki nasıl gidiyor tedavi?

İyi gidiyor. Lenfoma, kemoterapiye çok iyi ve hızlı cevap veren bir hastalık ama benimki biraz agresif bir tür. İlk bir ay tedavi rahattı ama ikinci faz çok yoğundu. 45 gün boyunca odadan ve hastaneden hiç çıkmadım. Şimdi gördüğün gibi daha iyiyim. Kitle yok oldu. Fakat yeni üreyen hücrelerim hastalıklı üremeye devam ediyor.

Kemotrapiyle neler değişti hayatınızda?

Her şey değişti aslında, eski hayatımla hiçbir alakam yok. Ben yalnızlığı çok seven bir insandım. Fakat altı aydır sadece bir saat kalmışımdır tek başıma. Bütün hayatım değişti.

Buna rağmen güçlü duruyorsunuz...

Tedaviye başladığımız ilk gün doktorum bana “Seni iyileştirmek için elimden geleni yapacağım ama iyileşmek istiyorsan işin yüzde 60’ı senin elinde” demişti. Evet, gerçekten çok şanssız bir şey yaşıyorum ama bunu iyileştirme şansı benim elimdeyse neden yapmayayım. İyiyim çünkü iyi olmak zorundayım.

“Hiçbir şeye üzülmüyorum”

 Mektup yazma fikri nasıl çıktı ortaya?

Altı aydır günlük yazıyorum ve bunu bir kitaba dönüştürmek istiyorum. Uyku ilacı almama rağmen uyuyamadığım geceler oluyor. Belki içimde bir isyan kopuyor, farkında değilim. Yine bir akşam uyku tutmadı ve yazmaya başladım. İlk defa yazdığım bir şey hoşuma gitti. Anneme okuttum, çok beğendi. En yakın arkadaşıma mail attım, o da çok beğendi. Belki insanların hayatına dokunabilirim düşüncesiyle paylaşmak istedim ama hiç aklıma gelmedi bu kadar beğenileceği.

Yeni İris’le eskisi arasında nasıl farklar var?

Eskiden her şeye ağlardım. Şimdi, inanır mısın, hiçbir şeye üzülmüyorum. 30 kilo aldım, saçım, kaşım, kirpiğim kalmadı... Önemsemiyorum. İğne en korktuğum şeylerden biriydi, şimdi kollarım morluk içinde. Belki biraz da dominant oldum. Sürekli kendim için insanlardan bir şey ister oldum.

“Hayatlara dokunmak istiyorum”

Kanserden önce neler yapıyordunuz?

İzmir’de annesi ve kedisiyle yaşayan, evcimen, üç-beş arkadaşıyla keyifli bir hayat süren, sıradan bir insandım. Bu hayatta hep ne yapmak istediğini bilmeyen bir insan oldum. İki kere üniversite değiştirdim. Hastalanmadan üç-dört ay önce annemle catering işine girdik. İlk defa yaptığım bir şeyden çok keyif alıyordum, ta ki kansere kadar.

Kanseri yendikten sonra kendinize nasıl bir hayat çizmeyi düşünüyorsunuz?

Kesinlikle hasta insanlar için bir şey yapmak istiyorum. Çünkü ben kanser olmadan önce çok duygusal bir insandım ve bu kadar güçlü olduğumu bilmiyordum. Dolayısıyla tamamen iyileştikten sonra da insanlara içimizde böyle bir gücün olduğunu göstermek, onların hayatına dokunmak istiyorum. Belki bir dernek olur, belki bir dergi…

Manşetler

DUYURU-4