25 yıl delik kalple yaşadı!

Okul yıllarında voleybol oynadı, her türlü fiziksel aktiviteye katıldı ve hiçbir sorun yaşamadı. Ancak bir bisiklet turunda iyice tekleyen kalbine kulak vermek zorunda kaldı ve gerçekle yüzleşti.

Okul yıllarında voleybol oynadı, her türlü fiziksel aktiviteye katıldı ve hiçbir sorun yaşamadı. Ara sıra hissettiği ufak tefek ama uyarıcı belirtileri ise önemsemedi. Ancak bir bisiklet turunda iyice tekleyen kalbine kulak vermek zorunda kaldı ve gerçekle yüzleşti. Dijital Proje Uzmanı Ecem Karataş, hayatını delik bir kalple sürdürdüğünü 25 yaşında öğrendi.

Doğuştan kalbin delik olması yani Atrial Septal Defekt (ASD), kalp kulakçıkları arasındaki duvarda açıklık bulunması durumu. Bu yüzden akciğerlerde oksijenlenmiş kanın bir kısmı kısa devre yaparak sağ kalbe geçiyor. Bu olay yıllar içinde akciğere giden kanın artmasına, akciğer damarlarında basınç yükselmesine, kalp kasında hasara, nefes darlığına, ritim bozukluklarına ve kalp yetmezliğine neden olabiliyor.

Hastalık, çocuklukta belirti verebildiği gibi uzun yıllar hiç bir şikayete neden olmadan da varlığını sürdürebiliyor. Yaklaşık 1000 sağlıklı doğumun birinde görülen ASD, diğer kalp delikleri kadar haşin bir üfürüm yapmadığından çok sayıda hastaya erişkin yaşa kadar tanı konamıyor. Bunlardan biri de Dijital Proje Uzmanı Ecem Karataş. Kalbindeki deliği 25 yaşında fark eden ve müdahaleyle sağlığına kavuşan Karataş, yaşadıklarını “Direnkalp” adlı blogunda, bu sorunla yüzleşenlerle paylaşıyor.

ŞİKAYETLER NEDEN ÖNEMSENMİYOR?

Delik kalbin Ecem Karataş’a uzun süre herhangi bir şikayet yaşatmamasının nedenini doktoru Kardiyolog Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren, “Kalpteki deliğin neden olabileceği potansiyel şikayetler çarpıntı, çabuk yorulma ve nefes darlığıdır. Ancak bu delikler doğuştan olduğu ve kişi normal durumu bilmediği için fazla şikayet etmeyebilir. Tesadüfen muayene veya ekokardiyografi ile kalp deliği tespit edilen ve hiç şikayeti olmayan birçok hastamızın delik kapatıldıktan bir süre sonra, ‘Aslında ben zorlu nefes alıyormuşum ve çabuk yoruluyormuşum da farkında değilmişim, normali öyle zannediyordum' dediğine şahit oldum. Mesela benim ilk tanısını koyduğum en yaşlı hastam 78 yaşında bir kadındı” sözleriyle açıklıyor.

“Bu yaşa kadar her şey benim için gayet normaldi, hiç bir sağlık problemi yaşamadım” diyen Ecem Karataş’ın kalbi aslında daha önce sinyal vermiş ama Karataş, kalbinin sesine pek kulak vermemiş. Ancak katıldığı bir bisiklet turunda iyice tekleyen kalbine kayıtsız kalamamış:

“Doktora gitmeden birkaç ay önce nefes problemi çekmeye başlamıştım. Evim 4. katta, merdivenleri çıkarken veya yokuş tırmanırken nefes nefese kalıyordum ama önemsemiyordum. Çevremdekiler, 'Sen bir doktora gitsene' demeye başlamışlardı. Bisiklet turunda tıkanmam artık sok nokta oldu ve ertesi gün doktordan randevu aldım. Nefessiz kalmak hayatınızı yavaşlatıyor. Çevrenizdekiler hızlı hızlı yürürken, siz onlardan yaşça küçük olmanıza rağmen arkada kalıyorsunuz. Mutsuz oluyorsunuz ve 'Niye böyle oluyorum?' sorularıyla yaşamaya başlıyorsunuz.”

'SÜRECİ YAŞAYANLARDAN BİLGİ ALSAYDIM KORKUM AZALIRDI'

Sürecin en zor kısımlarından birinin doğru doktora ulaşmak olduğunu belirten Karataş, yaşadıklarını bir blogla başkalarıyla paylaşma fikrinin nasıl geliştiğini ise şöyle anlatıyor: “Kalbimdeki deliği öğrenince hiçbir fikrim olmadığı için internette araştırma yapmaya başladım. Bu durumu yaşayanların ağzından operasyon ile ilgili detaylı yazılar bulamadım maalesef. Belki yaşayan insanlardan böyle paylaşımlar bulabilseydim korkum azalabilirdi.
Bloğumu da bu nedenle hazırladım. Benim gibi bu durumla karşılaşan insanların tüm süreçleri yaşayan birinin ağzından dinlemelerini istedim. Direnkalp.com’da yaşadığım tüm süreci elimden geldiğince detaylarıyla paylaştım. Umarım ihtiyacı olan herkese ulaşır bu blog. Herkes 'direnkalp' der ve sağlığına daha fazla dikkat eder.”

TEDAVİ DELİĞİN KONUMUNA GÖRE BELİRLENİYOR

Prof. Dağdeviren, çocuklarda ağlama ve ıkınma sırasındaki morarmanın da önemli bir bulgu olduğuna dikkat çekiyor.

Kulakçıklar arasındaki deliğin kalp zarından alınan bir yama ve ameliyatla kapatılmasının klasik ASD tedavisi olduğunu söyleyen Kardiyolog Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren, bir parçanın ameliyatsız ve katater yoluyla kalbe yerleştirilmesi olan şemsiye yönteminin de 10 yıldır uygulandığını belirtiyor ve “Özellikle Ecem gibi genç hanımların ameliyatsız yani göğüste kesik olmadan tedavi olabilmesi bu yöntemle mümkün olmaktadır” diyor.

 

Tülay KARABAĞ

Manşetler