‘17 Aralık talimatını Doktor Sinan aldı’

FETÖ Çatı iddianamesinde örgütün eski MİT imamı olduğu öne sürülen ‘Doktor Sinan’ kod adlı Karabulut’un 17 Aralık’ta ABD’ye giderek operasyon talimatını alan kişilerden biri olduğu belirtildi

FETÖ/PDY’ye ait çatı iddianamenin ilk duruşması 22-25 Kasım tarihlerinde görülecek. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan FETÖ Çatı iddianamesinde terör örgütünün mahrem yerler olarak gördüğü MİT, Emniyet ve Yargı’ya nasıl sızdığı anlatılıyor.

‘Milli İstihbarat Teşkilatındaki Örgütlenme’ başlıklı bölümde, “Mahrem yerlerden biri olarak kabul edilen MİT’te de FETÖ ciddi bir örgütlenmeye sahiptir. Ancak bu örgütlenmenin boyutları ve kimlerin bu yapıya mensup olduğu, kurumun niteliği nedeniyle oldukça zordur. Kurumda FETÖ’nün örgütlü bir yapısının olduğu buraya müstakil bir imam tayin edilmesinden anlaşılmaktadır” ifadeleri yer alıyor.

İddianamede MİT’e, Emniyet ve TİB gibi kurumlardan geçen FETÖ’cüler olduğu ‘Doktor Sinan’ kod adlı Murat Karabulut’un, MİT’ten sorumlu FETÖ imamı olarak uzun süre görev yaptığı ancak Karabulut’un ABD’de yakalanıp kimliğinin deşifre olması üzerine bu göreve Harun Doğan’ın getirildiği öne sürülüyor. Ayrıca FETÖ’nün eski MİT imamı olduğu öne sürülen Karabulut’un, 17 Aralık 2013 günü emniyetten sorumlu imam olduğu öne sürülen Abdulletif Tapkan ile birlikte ABD’ye giderek operasyon talimatını alan kişilerden olduğu iddialar arasında bulunuyor.

‘MİT’i ele geçirmek’

İddianamede dikkat çeken bölümlerden birini de yargıdaki FETÖ’cü yapılanma oluşturuyor. Çatı İdidanamede, “Özel yetkili mahkemeler, cemaatin elinde tüm toplumu dizayn edecek bir silaha dönüşmüştür. Yargı, cemaatin kendi menfaatlerini toplumda uygulayabilmek için kullandığı en güzel araçtır. Çünkü, polisin ve yargının yaptığı her türlü iş, sonuçları ve oluşacak tüm masrafları devlete aittir” deniliyor.

12 Eylül 2010 referandumu sonrası yeni oluşturulan HSYK’da FETÖ’cü 160 hakim ve savcının Yargıtay üyeliklerine atandığı, FETÖ’nün o dönem yargıda çoğunluğu ele geçirerek, tek söz sahibi olduğu iddia edilerek, “Örgüt, 7 Şubat 2012’de MİT soruşturmasıyla yargıyı kullanarak bir yandan kendinden olmayan MİT yönetimini bertaraf etmek, MİT’i ele geçirmek, bir yandan da aynı soruşturmayla hükümetin Güneydoğu sorununu çözmek amacıyla başlattığı barış sürecini durdurmak için harekete geçmiştir. MİT yöneticileri, hükümet, başbakan terör örgütüne yardımla suçlanmak istenmiştir. Bu soruşturma hükümeti yıpratıp gözdağı vermek için yapılmıştır. Örgütün bu denemesi istihbarat görevlileri hakkında soruşturmaların izne bağlanması sistemine geçilerek önlenmiştir” deniliyor.

‘İstihbarat havuzu kuruldu’

Çatı iddianamede ‘Polis Koleji, Polis Akademisi ve Polis Okullarının Eğitici Kadrolarının Ele Geçirilmesi’ başlıklı bölümde ise örgütün kendince ‘eğitim ünitelerinin fethini’ amaçladığı, bu yüzden öğretim görevlileri kadrolarında sızma ve kadrolaşma faaliyetleri yürütüldüğü iddia ediliyor. Emniyet Genel Müdürlüğü adına 1988-1999 arası dönemde yurtdışına master veya doktora amacıyla gönderilen 43 personelden 29’unun, 1999’dan itibaren gönderilen 319 personelin 91’inin FETÖ’cü olduklarına dair ifadelere yer verilen iddianamede, emniyetteki kadrolaşma için, “Bu durum örgütün emniyet teşkilatının kritik birimlerini ve kura çekiminde ayrı bir yerde tutulan 170 adet zarfı kendi yandaşlarına tahsis ederek emniyet teşkilatının özellikle eğitim birimlerinin idari kadrolarını tamamen ele geçirme arzusunda olduğunu göstermektedir” denilerek, şu görüşler öne sürülüyor: “Örgütün, devlet yapılanmasında en güçlü olduğu alanların başında, güçlü bir istihbarat ağına sahip olması gelmekte. Bilgiler birleştirilerek büyük bir havuz oluşturulmakta.”

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ