“Ailemi komisyonculukla geçindiriyorum”
Şimdi, haberin başına, Bulut kod adlı komisyoncunun anlattıklarına dönmekte fayda var. “Her türlü böbrek bulunur. Komisyondan geçirilir” ilanını veren Bulut, sistemi şöyle anlatıyor: “Aslen Diyarbakırlıyım, Bursa’da yaşıyorum. Evliyim. Bir çocuğum var. Maddi zorluklar nedeniyle böbreğimi satmak için internete ilan verdim. Konya’dan bir alıcı çıktı. 50 bin TL’ye anlaştık. Konya’ya giderek, ikametgâhımı bu şehirde gösterdim. Sahte nüfus cüzdanları düzenledik. Antalya’da bir hastaneye gittik. Görevli, belgelere bakmadan ‘Akraba mısınız?’ diye sordu, ‘Evet’ dedim. Onay verdi. Nakil yapıldı.”
Bulut, bu tecrübeden sonra ‘komisyonculuk’ yapmaya başlamış. Arkadaş çevresinden, internet ilanlarından alıcı ile vericiyi bir araya getiriyor. Alıcıdan 5 bin TL alıyor. Sonra, sahte nüfus cüzdanları ve ikametgâh belgesi düzenleyip ameliyat olduğu hastanedeki tanıdığına yönlendiriyor. Hastaneye, nakil için 20 bin TL veriliyor. “Hastane, para kazanmak için, belgelerin sahte olup olmadığını incelemiyor” diyor. Bulut, söylediğine göre işsiz. Ailesini komisyonculukla geçindiriyor.
‘Miş’ gibi
“Alıcının adı Cihan. Vericinin Mustafa. Bunlar etik komisyonundan onay alıp hastanemize başvurmuşlar. Belgeleri tamam olduğu için nakilleri yapıldı. Verici, organ nakli yapılana kadar hastanede, ‘O benim canım arkadaşım. Canımı veririm. Her şeyimi ona borçluyum’ diye konuşuyordu. Ameliyattan sonra, alıcı, hastanemizin organ nakli koordinatörüne, ‘Mustafa beni çok rahatsız ediyor. Biz bunun hakkını verdik ama hâlâ para istiyor’ diye dert yanmış. Bu olaya daha sonra ben, bir doktor arkadaşım ile başhemşiremiz de şahit olduk.” Medicana International Hastanesi Organ Nakli Merkezi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadık Ersöz, yukarıda aktardığı vakanın ekim ayı ortasında yaşandığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Alıcı ve verici, parada anlaştıktan sonra birkaç günü birlikte geçiriyor. Birbirlerinin her şeyini öğreniyorlar. Sonra etik komisyonunun karşısına geçiyorlar. ‘Miş’ gibi yapıyorlar. Komisyondaki üyelerin hiçbiri işinde profesyonel değil. Hastalar komisyona, ‘Biz 30 yıldır tanışıyoruz. Çocukluk arkadaşım. Birbirimizi çok seviyoruz’ diyor. Komisyon da onay veriyor. Böyle devam ederse, bilim dünyasında Türkiye, en fazla beş yıl sonra Hindistan düzeyine iner.”
Organını patronun kızına verecekti
Türkiye’de yedi ay öncesine kadar, dördüncü dereceden akrabalar dışında, canlıdan organ alınması yasaktı. Ancak, böbrek ve karaciğer ihtiyacını karşılamak için, Sağlık Bakanlığı Nisan 2010’da il sağlık müdürlükleri kapsamında ‘etik komisyonu’ kurulması yönünde bir yönerge yayınladı. Mayıs 2010’da çalışmaya başlayan ‘etik komisyonu’, altı üyeden oluşuyor.
Organ Nakli Koordinatörleri Derneği Başkanı Dr. Ahmet Çakır-oğlu, etik komisyonunun çoğu zaman sadece belgeleri incelediğini, alıcı ile vericinin fiziken komisyona çağrılmadığını ve sahte belgelerin gözden kaçabildiğini anlatıyor. Ama bu iddiayı, ‘İstanbul Etik Komisyonu’ Başkanı, İl Sağlık Müdür Yardımcısı Uz. Dr. Halim Ömer Kaşıkçı yalanlıyor. “Fiziken çağırıp konuşuyoruz” diyor.
Elbette, sayıları az da olsa ‘etik komisyon’dan onay alamayanlar, hatta adli soruşturmaya uğrayanlar da var. Bununla ilgili örneği de Dr. Ahmet Çakıroğlu verdi: “Bir erkek, bir kadına böbreğini bağışlamak için İstanbul Etik Komisyonu’na başvurdu, belgelerini sundu. Emniyet Müdürlüğü şüphelenip araştırdı. Vericinin maaş bordrosunun, son altı ayda ciddi oranda arttığını tespit etti. Araştırmayı derinleştirdiklerinde organını, patronunun kızına vermek istediği ortaya çıktı.”
Anlaşılan, gerek kadavradan, gerekse canlıdan elde edilen ‘organ sistemimiz’de ciddi eksiklikler var. Yasa ve yönetmeliklerdeki boşluklar, sistemin en önemli çarkını oluşturan görevlileri de zaman zaman etkisiz hale getiriyor.