23 Aralık 2024
  • Ankara1°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa5°C
  • Antalya10°C
  • İzmir10°C

ÜNİVERSİTE HASTANELERİNİN TRAJİKOMİK DURUMU AĞIRLAŞARAK DEVAM EDİYOR

Prof.Dr. Paşa Göktaş

08 Nisan 2016 Cuma 04:43

Üniversite Hastanelerinin Çoğu Fiilen İflastalar

Üniversite hastanelerinin çoğu, fiilen iflas durumundadırlar. Bir kısmı, halen 2012 ve 2013 yılında aldıkları malların bedelini ödeyememiş durumdadırlar. Birçok firma ile icralık-mahkemelik haldedirler.

Üniversite Hastanelerinden Sağlıklı Hizmet Beklemek Olanaksızdır

Maalesef üniversite hastanelerinden bu koşullarda sağlıklı hizmet beklemek olanaksızdır. Artık, üniversite hastanelerine malzeme sağlayan firmaların bu hizmeti sürdürebilme gücü bulunmuyor. Geç ödemeler ya da ödenmeyen alacaklar nedeniyle, çoğu tükenmiş ve iflas etmiş durumdadırlar. Artık üniversite hastanelerinin ihalelerine girebilecek firma bulunamamaktadır. Girenler de birkaç katı yüksek fiyat vermek durumunda kalmaktadırlar.

Üniversite hastanelerinin önemli kısmı, sağlıklı hizmet verebilmek olanaklarından yoksun hale gelmektedirler.

Sağlık Sistemindeki Yanlış Kararlar Durumu Bu Noktaya Getirmiştir

Üniversite hastaneleri konusu, özellikle eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ döneminde alınan yanlış kararların bir sonucudur. Daha sonraki sağlık yönetimi de, bu konuda maalesef hemen hemen hiçbir şey yapmayarak bu duruma seyirci kalmıştır.

En azından şunu söyleyebiliriz ki, üniversite hastaneleri konusunda kötü değil, çok kötü bir sağlık yönetimi söz konusudur. Sorumluluk alması gereken ve bu durumu bizzat kendisi oluşturan sağlık yönetimi, olayı kendisinin dışındaymış gibi, aciz ve edilgen biçimde seyretmeye başlamıştır.

Bu Konu, Sağlıktaki Tıkanmanın da Belgesidir

Hükümet, sağlık alanındaki gelişmeleri bir başarı öyküsü gibi sunmaya çalışmaktadır. Bunların bir kısmına katılıyoruz. Ancak, bazı konularda sağlık sistemi maalesef çok kötü yönetilmektedir. Üniversite hastaneleri konusu da, sağlıktaki tıkanmanın en başta gelen konularından birisi durumundadır.

NEDENLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

1. Neden: Tam Gün Yasası

2. Çözüm: Esnek Çalışma Sistemi

En başta gelen nedenlerden birisi, Tam Gün Yasasının çıkarılmasıdır. Populist amaçlarla çıkarılan bu yasa, üniversite hastanelerinin personel maliyetlerini ağır biçimde artırmıştır. Üniversite hastaneleri, kaldıramayacakları personel maliyetlerinin altına girmişlerdir.

Sonunda sistem tıkanmıştır. Türkiye, bu yasanın yüklerini taşıyamamaktadır. Personel maliyetleri azaltılmalıdır. Bunun için de, hekimlere belirli saate kadar üniversitede, belirli saatten (örneğin saat 15.00 veya 16.00’dan) sonra da dilediği yerde serbest çalışma izni verilmelidir.

Başkaca da bir çözüm yolu yoktur. Türkiye bu yükü taşıyamaz. Taşımak zorunda da değildir. Paylaşmayan yaşayamaz. Devlet de, hekimlerin emeğini paylaşmayı öğrenmelidir. Esnek bir çalışma sistemi, tıkanan sistemin çözümünde akılcı bir anahtar olacaktır.

2. Neden: SUT (Sağlık Uygulama Tebliği)

Çözüm: Farklı SUT Uygulaması

SUT, SGK’nın verilen hizmetlere uyguladığı bedelin adıdır. Bu bedeller, 2005 yılından beri artırılmamıştır. Örneğin laboratuvar testleri için konuşulursa, hemen tamamı dövize bağımlı olan bu testlerin döviz karşılığı maliyetleri 10 yılda yaklaşık 2.5 katı artmasına rağmen, SGK-SUT bedelleri halen aynı şekilde devam etmektedir. Çoğu test, SUT bedelleri ile yapılamaz ve sürdürülemez haldedir. Bir güncelleme yapılmamıştır. Bu yönden de sağlık sistemi oldukça kötü yönetilmektedir.  Bu durumdan, üniversite hastaneleri doğal olarak olumsuz etkilenmişlerdir. Çoğu yaptıkları işlemlerden zarar etmektedirler.

Çözüm, farklı SUT uygulamasıdır. SGK, özellikle üniversite hastanelerinde yapılması uygun olan farklı ve ileri işlemler için, farklı bir SUT tarifesi uygulamalıdır. Bu tür özellikli işlemlerin bedeli %50- %100, bazı işlemlerde ise %200 daha farklı olabilir. Bedeller, tamamiyle gerçek maliyetlere göre belirlenmelidir.

Üniversite hastaneleri, düz ilçe hastaneleri gibi muamele görmekten çıkarılmalıdır.

3. Neden: Sabit Fiyat Politikası

Çözüm: Serbest Fiyat Politikası

Üniversite hastaneleri, şu anda SUT dışında işlem yapabilme şansına sahip değildirler. Bu nedenle, gelişmeleri de durmuş haldedir.

Çözüm, istedikleri ve gelişmeyi planladıkları alanlarda özellikli işlemler ortaya koyabilmeleri ve bu tür işlemlere serbest fiyat politikası uygulayabilmeleridir.

4. Neden: Döner Sermaye Performans Primi Uygulaması

Çözüm: Bu Sistemin Kaldırılması, Sabit Ücrete Geçilmesi

Bu sistem, üniversite hastanelerini iflasa sürükleyen ve içten tüketen nedenlerin başında gelmektedir.

Aslında bu sistem, özellikle Sağlık Bakanlığı hastanelerinde iyi niyetle çıkarılmıştır. Amacı, iyi çalışanı desteklemek ve ödüllendirmektir. Ancak, zaman içinde amacından sapmış ve çeşitli suiistimallerin kaynağı haline gelmiştir. Şu anda da, sağlık sistemini içeriden çürüten ve kangren haline getiren bir sistem haline gelmiş bulunmaktadır.

Üniversite hastanelerinde bu sistem, daha da ölçüsüz ve dramatik şekilde uygulanmaktadır.

Aslında bu sistemin, sınırları ve kuralları olmalıdır. Bir üniversite hastanesinin Döner Sermaye Performans Primi dağıtabilmesi için, öncelikle borçlarını ödemesi, giderlerini sıfırlaması ve oluşan kardan, ücretlerin %50’sini geçmemek üzere döner sermaye performans primi dağıtması gerekmektedir. Normal ve doğal olanı budur.

Ancak, normal yol izlenmemektedir. Alınan mal ve hizmetlerin bedelleri ödenmemekte, tüm gelirler sanki kar edilmiş gibi Döner Sermaye Performans Primi olarak dağıtılmaktadır. İlginç olan, dağıtılan prim miktarları artış gösterirken, firmalara olan borçların da aynı oranda yükselmesidir.

Böylesine ölçüsüz ve sorumsuz bir sistemin tıkanması kaçınılmazdır. Nitekim de tıkanmış durumdadır. Üniversite hastaneleri, birçok firma ile icralık ve mahkemelik olmuş durumdadırlar. Çoğu firma da, bu nedenle iflas etmiş durumdadır. Çünkü, üniversite hastaneleri  “ Devlet malına haciz konulamaz” zırhının arkasına sığınmakta ve bu sorumsuz sistemi devam ettirmektedirler.

Çözüm, işletmeciliğin ve vicdanın tüm kurallarına ters olan bu sistemin sona erdirilmesidir. Hem devlet hastanelerine, hem de üniversite hastanelerine gelir-gider dengesini kurma koşulu getirilmelidir. Bir hastane, borcunu ödemeden herhangi bir harcama yapamamalıdır. Alınan malın bedeli en geç 90 gün içinde ödenmelidir. Bu sürede ödenmeyen alacaklara, kanuni gecikme faizi uygulanmalıdır. Yanlış uygulama yapan yöneticilere, kişisel sorumluluk getirilmelidir.

Eskiden olduğu gibi, yıl sonunda denk bütçe şartı konulmalıdır. Bunu sağlayamayan, ek harcama yapamamalıdır.

Tüm çalışanlara da, görev ve ünvanlarına yakışan düzeyde sabit ücret ödenmelidir. Ücretler, emekliliğe yansıtılmalıdır. İsteyene belirli saatten itibaren dilediği yerde serbest çalışma hakkı tanınmalıdır. Tam gün çalışan ile, kısmi zamanlı çalışanlar arasında adaletli bir ücret farkı olmalıdır.

SAYIN BAŞBAKAN DAVUTOĞLU’NA SESLENİYORUZ:

Lütfen Bu Soruna El Koyun

Sayın Başbakan Davutoğlu;

Muhtemelen sağlık sistemi hakkında yeterli ölçüde bilgilendirilmemiş durumdasınız.

Sanıyoruz, üniversite hastanelerinin trajikomik halinden de bihaber durumdasınız.

Bilginiz olsaydı, muhtemelen bu duruma el koyardınız.

Çünkü durum bir hükümetin ve bir sorumlu Başbakan’ın ilgisiz kalacağı boyutta değildir. Durum vahimdir. Maalesef utanılacak boyuttadır.

Sizden bu sorumluluğu bekliyoruz.

Saygılarımızla.

Prof. Dr. Paşa Göktaş
TIPLAB
Tıp Laboratuvarları Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı

Mail: [email protected]

Yorumlar