TÜRKİYE'NİN SAĞLIKSIZ HALİ
Dr.Recai Yahyaoğlu
16 Şubat 2010 Salı 13:43
Türkiye’de meğerse sağlıksız ne çok gelişme varmış. Bunların hepsini bir makaleye sığdırmak ‘kaplumbağanın ağaca tırmanması’ gibi imkansız.Fakat hiç değilse ilk aklımıza gelenlerden başlayarak kısa değinmelerde bulunmakta fayda var. Böylelikle en azından bilinenleri tekrar hatırlatmış oluruz. Bunların tedavisi ve gerekli değişimlerin yaşanması hem bizim işimiz değil hem de bunun için kapsamlı çalışmaların yapılması zaten uzun bir süreç gerektiriyor.
Hemen şunu da belirtelim.Ülkemizde yaşanan değişim ve görünen karmaşa sağlıksız gelişmelerin kaybolarak her şeyin yerli yerine oturmasının bir yansıması.Derin sular bulanmayınca durulmaz.Taşlar yerine otururken bazı dengelerin bozulması elbette normaldir.Tabi bu durumdan pek çoğumuz rahatsızlık duyuyor ve hayatımızın akışı içinde maalesef farklı sıkıntıları göğüslemek zorunda kalıyoruz.Ama mutlaka bu sürecin yavaşlayacağı ve normalleşeceği bir zaman dilimi gelecektir.
Sağlık sisteminde geçmişte kalan pek çok sıkıntı önemli oranda aşılmaya başlandı.Hekim yöneticiler bu süreçte hala en büyük engeli teşkil ediyorlar.Sistemin bir parçası olarak hekimlerin kendi süreçlerini bu kadar çok engellemeleri hekimliğin kuşkusuz çok özel ve aynı zamanda güzel bir meslek olmasından kaynaklanıyor.Sağlık Bakanlığı’nın dışında hiç bir Bakanlığın çalışmasında kendi personelinin kendi sistemini bu kadar tıkadığına tanık olunamaz…
Sistem revize edilirken hekimin stratejik yönetim mekanizmalarından uzaklaşması başarılmadığı sürece bu sıkıntı devam edeceğe benziyor.Özellikle genç hekimler yönetimsel hiyerarşide çok komik davranışlar sergileyebiliyorlar.Genç hekimler akılları kemale erene kadar mesleki yaşamlarının zaten sonuna geliyorlar.Böylelikle bir yönetici hekimden hem mesleğini yapmaması hem de yönetimde başarılı olmaması gibi iki önemli alanda iş gücü ve zihinsel yetenek kaybı yaşanıyor…
Türkiye’de yaşanan asıl karmaşa, Ak Parti ile başlayan süreçte politikacıların halkın iradesini tam anlamıyla devletin işlerliğinde kullanmasıyla hat safhaya vardı.Derin devlet kavramı Ergenekon süreciyle gün yüzüne çıktı.’Dul kadının oğulları’(1) ülkenin tüm darbelerinde meğerse en önemli rolü üstlenmişler.Bunu duyuyorduk ta bu kadar kapsamlı olabileceğini tahmin etmiyorduk.Kimse gücenmesin lütfen halk egemenliği devletin egemenliğinin önüne geçtikçe elitler, aristokrat seçkinciler, seçkin meslek örgütleri(biz hekimler gibi) kendini halktan ayrı ve üstün görenler bağırmaya başladılar…
Geçtiğimiz süreçte Cumhuriyet yürüyüşleri adı altında yapılan ve masum bir tepki görünümü verilen etkinliklerin arka planları Ergenekon’la ortaya döküldü.Sadece bu dava kapsamında kimin elinin kimin cebinde olduğu ve pek çok konuda yapılan haksız ve mesnetsiz uygulamaların zihin şifreleri çözüldü.Bu gelişmeleri görenler ve bağırtı seslerini işitenler ve özellikle korkmaları için nedenleri olanlar Türkiye’nin geleceğinden haliyle endişe etmeye başladılar…
Geçmişte pek çok oyunun sahnelendiğini bugün Türk insanı kavramış durumdadır.Çağdaş aydınların ve gazetecilerin suikastlere kurban edilmesi, faili meçhul cinayetlerin çoğalması ve çıkarılan iç kargaşa ortamlarının kimler ve ne amaçlar için çıkarıldıkları artık herkesin malumudur.Yani malumun ilanı Anadolu’nun en ücra ilçe ve köylerinde bile kendisini açıkça göstermeye başlamış durumdadır.Bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı görülmektedir.
Yargının bu süreçte maalesef taraflı davranması sistemin hala tıkalı olduğunu göstermektedir.Üniversiteye girmek isteyen gençlerin önünü açması gereken kurumlar bu sürece engel olmaya çalışmaktadırlar.Devletten hak alma mücadelesi yapması gerekenlerin bu şekilde davranması ve sürekli muhalefet ederek engeller ortaya çıkarması Türk Demokrasisinin Yahudi Demokrasisi gibi bir oksimoron(2) olduğu gerçeğini maalesef ortaya çıkarmaktadır.Bunun için Anayasa değişikliği bir zaruret haline gelmiştir.
Sağlıksızlık kuşkusuz sadece kurumsal veya yönetimsel alanlarda bulunmuyor.Hakikaten hepimizin psikolojileri bozuldu.Çok tepkiseliz. Ruhsal rahatsızlıklar az yada çok toplumun hemen her kesimini etkisi altına aldı.Herkesin kendine göre faklı nedeni var.İşsizliğin bu kadar çok artmış olduğu bir dönemde maddi sıkıntılarla boğuşan ve ayın sonunu getiremeyen bir baba nasıl bunalıma girmez?
Özellikle sağlık sektöründe yaşanan yoğun iş ve çalışma temposu başta hekimleri ve tüm sağlık çalışanlarını ruhsal yönden ciddi şekilde etkiledi.Bazı hekimlerin ne yazık ki bu süreçte bunalıma girerek istifa ettiklerine tanık olduk.Hala kurumlarımızda çalışan pek çok sağlık çalışanı psikiyatrik ilaçlarla idare etmekte, kendi aralarında saçma sapan ve komik itiş kakışlar yaşamaktadırlar.Var zannettikleri içi boş balondan farksız güçlerini başkalarına kendilerini ispatlamak istercesine dayatma gayreti içindedirler.
Kısaca ve özetle olumsuz şeylerin yanında fazlasıyla güzel gelişmeler de olmaktadır.Fakat daha yapılacak çok şey vardır.Bunun için herkesin kendi işini en güzel şekliyle yapması gerekmektedir.Halka rağmen halkçılık yapmaya çalışmak ve milliyetçilik duygularıyla insanların dini inançlarını politika malzemesi haline dönüştürmek yanlıştır.Alışkanlık haline gelen mağduriyet psikolojine tutunmaya çalışmanın da siyasetçilere yakışmadığı her vesileyle hatırlatılmalı.Taş yerinde ağırdır.Herkes yerinde durmalı ve kimse kimsenin işine müdahale etmemelidir.Siyaseti siyasetçiler yapacak.Devleti siyaseten seçilmiş olanlar yönetecek.Türkiye’nin sağlıksız hali ancak böyle düzelebilir…
(1) Dul Kadının Oğulları, Masonlar ve Osmanlı zamanında yetiştirilen devşirmeleri anlatan bir kitap ismi, Mustafa Yılmaz adlı bir yazar tarafından yazılmış…www.dulkadininogullari.com Okunması tavsiye edilir…
(2) Oksimoron: İngilizce anlamı karşıt iki şeyin bir arada kullanılması, örneğin: ölümcül şefkat, çılgın dahi vb...www.uludagsözlük.com
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2006 Sağlık Aktüel