23 Aralık 2024
  • Ankara1°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa5°C
  • Antalya10°C
  • İzmir10°C

SGK’NIN SAĞLIK HİZMETİ SUNUCULARIYLA SÖZLEŞME ZİNCİRİ TAMAMLANMALIDIR

Prof.Dr. Paşa Göktaş

28 Mayıs 2012 Pazartesi 13:41

ŞU ANDAKİ MEVCUT DURUM

Şu anda SGK, devlet ve üniversite hastaneleri, diğer kamu sağlık kuruluşları, özel hastaneler, tıp-dal merkezleri, fizik tedavi merkezleri ve eczanelerle sözleşme yapmış durumdadır.
 
Diş hekimleriyle de sözleşme yapmak üzere, görüşmelerin sürdürüldüğü belirtilmektedir.
 
Henüz SGK’nın sözleşme yapmadığı kuruluşlar olarak geriye yalnızca muayenehaneler, poliklinikler ve laboratuvarlar kalmış bulunmaktadır.
 
SÖZLEŞME ZİNCİRİ TAMAMLANMALIDIR
 
Sözleşme yapılan kuruluş sayısının oldukça yüksek olduğu görülmektedir. Hastanelerin sayısı 1300’den fazladır. Bir o kadar da diğer merkezler vardır. 20.000’den fazla eczane sözleşme kapsamındadır. Diş hekimleriyle sözleşme yapılırsa, 20.000 civarında diş hekimi muayenehanesi daha sözleşmeye dahil olacaktır. Toplamda, 45.000-50.000 arasında sözleşmeli kuruluş kapsam içine alınmış olacaktır.
 
Sözleşme kapsamı dışında kalan muayenehanelerin sayısı 2.000-3.000 arasındadır. Polikliniklerin sayısı da birkaç yüze inmiştir. Laboratuvarların  sayısı ise 100 civarına inmiştir.
 
Yani bu kuruluşlarla sözleşme yapılması, SGK’ya önemli bir ek yük getirmeyecektir. Ancak nitelik, kalite ve imaj olarak SGK’ya büyük katkılar sağlayacaktır.
 
a. Hastalar Yönünden:
 
· GSS’nin temel amacı, vatandaşların hekim seçme özgürlüğünün sağlanmasıdır. Şu andaki sistemde bu özgürlük kısıtlıdır. SGK’nın tüm sağlık sunucularını kapsama almasıyla, vatandaşların hekim ve sağlık kuruluşunu seçme özgürlüğü daha geniş anlamda gerçekleşecektir.
 
· Hastaların seçenekleri çoğalacaktır.
 
· Ayaktan tanı ve tedavi kuruluşlarının sisteme dahil edilmesiyle, hastalar erişimi kendilerine daha kolay, yakın, yaygın ve büyük olasılıkla daha ekonomik alternatiflere kavuşacaklardır.
 
b. SGK Yönünden Yararları
 
· Sigortalıların seçeneklerinin artışıyla, üyelerinin memnuniyeti artacaktır.
· Hekim seçme özgürlüğünün genişlemesiyle, GSS programının amaca daha yakın gerçekleşmesi sağlanmış olacaktır.
· Giderleri azalacaktır. Çünkü, giderleri artıran hastanecilik sisteminin zoraki öne çıkarılmasıdır. Hastaların hastane sirkülasyonundan geçişinin maliyeti, ayaktan tanı-tedavi kuruluşlarına göre SGK’ya daha pahalıya mal olmaktadır. Bu sirkülasyon ayaktan sağlık kuruluşlarına kaydıkça, SGK’nın giderleri azalacaktır.
 
c. Ülke Yönünden
 
· Daha dengeli ve adaletli, hem kalkın seçme hakkını göz önüne alan, hem de sağlık kuruluşarı arasında ayrımcılık yapmayan bir sağlık sistemi kurulmuş olacaktır.
 
· Her ülkede sistemin genel kuralı, hastaların sorunlarının olabildiğince ve öncelikle ayaktan tanı ve tedavi kuruluşlarında çözülmesidir. Hastanecilik sistemi pahalıdır ve bu yüzden hastaneler, yalnızca yatan hastalar için kullanılmaktadır. Türkiye’de ise garip biçimde, hastaneler ayaktan hastanın da büyük ölçüde sirkülasyon geçirildiği bir sisteme dönüşmüştür. Hatta, sistemin bu hale gelmesi, başta Sağlık Bakanlığı tarafından olmak üzere, adeta teşvik edilmiştir.
 
· Şu anda Türkiye, şemsiyeyi tersine tutan garabet bir sağlık sistemine sahiptir. Sistemin, tekrardan ayakları üzerine dikilebilmesi için, hastaların öncelikle ayaktan tanı-tedavi kuruluşlarında bakılması, bunun teşvik edilmesi ve yalnızca yatan hastaların hastanelere gönderilmesi gerekmektedir. Bu dönüşüm, ülkenin sağlık giderlerini azaltacaktır.
 
SGK SÖZLEŞMESİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
 
En önemli engel, SGK birim fiyatlarının yetersizliği ve konulan anlamsız kısıtlamalardır.
 
a) SGK Birim Fiyatları
Birim fiyatlar, kamu kurumları giderlerine göre ve kamu kurumları yetkililerince hazırlanmıştır. Personel ücretleri, kira, vergi, ve diğer giderler sıfır olarak hesaplanmıştır. Bu nedenle rasyonel değildir ve gerçek dışıdır. Bu nedenle, bu fiyatları özel kuruluşlara uygulamaya çalışmak hem haksızlık, hem de bilgisizliktir.
 
b) Fark Oranları Sınırları Sorundur
En önemli sorunlardan birisi, SGK fiyatlarına ek olarak belirlenen fark oranları ve bunların sınırlarla dondurulmasıdır. Belirlenen fark oranları keyfidir ve gerçek maliyetlerle ilişkisi yoktur. Özel kuruluşlar, bu fark oranlarıyla hizmet sürdüremezler. Bu nedenle de, açıktan fark almakta ve sürekli olarak ceza ödemektedirler. Bu uygulamaları, zorla sürdürmeye çalışmak, maalesef faşizancadır. Buna hiç gerek yoktur. SGK, ödeyebileceği miktarı belirlemeli, gerisini kuruluşun kendi kararına bırakmalıdır. Çünkü, her kuruluşun kalite yatırımı, hizmet kalitesi farklıdır. Dolayısıyla, fiyatları da farklı olacaktır. Hastalar da, kuruluşlar arasında, kendisine uygun bulduğunu özgürce seçmelidir.
 
c) Ödeme Kapsamlarının Belirlenmesi
SGK için seçeneklerden birisi de, madem mevcut kapsamı ödemekte zorlanmaktadır, ilaçlar, laboratuvar testleri ve diğer işlemler üzerinde, mutlaka zorunlu olan işlemleri belirlemeli ve ödeyebileceği zorunlu tıbbi kapsamdan sorumlu olmalıdır. Ödeyemeyeceği ve birinci derecede zorunluluk taşımayan işlemler kapsam dışına çıkarılmalıdır. Ancak, zorunlu kapsamda kalan ve sayıları daraltılan işlemlere de gerçek bedelleri ödenmelidir.
 
d) Tamamlayıcı Sigorta Çıkarılmalıdır
Bu sistemin desteklenmesi için de, Tamamlayıcı Sigorta bir an önce çıkarılmalıdır. Kapsam dışı işlemler, Tamamlayıcı Sigorta ile karşılanmalıdır.
 
SONUÇ
 
Yukarıda belirtilen görüşler doğrultusunda yapılacak düzenlemeler, sağlık sistemini rahatlatacak ve ayakları üzerine oturtacaktır. Şu anda yürütülmekte olan sistem yapay, zorlamayla giden, geleceği olmayan ve bütçeyi zorlayan bir sistemdir. Ömrü de fazla değildir.
 
Bu nedenle, sağlık sistemi bir an önce yukarıda belirtilen doğrultuda düzenlenmelidir. Burada, SGK yönetimine büyük iş düşmektedir. Çünkü ödeyici kurum ve patron artık SGK’dır. Sağlık Bakanlığı da objektif değildir ve hastane işletmeciliği yaptığı sürece o da bir taraftır. Bu nedenle, sistemi yanlış yönde etkilemektedir. Dengeyi sağlama görevi, SGK yönetimine düşmektedir.
 
Doç. Dr. Paşa GÖKTAŞ
Yorumlar