SGK’LI OLDUĞUNU SÖYLEMEYEN HASTA ACİLDEN SONRA ÖZEL MUAYENE EDİLİRSE!
Av.Bülent Özer
22 Ekim 2011 Cumartesi 08:51
SGK Sözleşmeli Özel Sağlık Merkezine 50.000,00 TL ceza keser!
Peki bu kesilen ceza hukuka uygun mudur? Aşağıda SGK’nın özel sağlık merkezine uygulamış olduğu 50.000,00 TL cezanın geri ödenmesine dair bilirkişi raporu mevcut olup, sayın SGK’nın sağlık merkezine uygulamış olduğu 50.000,00 TL cezanın geri ödemesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu konuda SGK tarafından ceza kesilen tüm özel sağlık kurumlarına faydası olması dileklerimle duyurulur, saygılarımla.
Av. Bülent ÖZER
Bilirkişi raporunun dikkat çekici kısımları ;
“Sözleşmeye aykırılık, SGK mensubu olup da gerçekten acil servise başvurup acil olduğu kesin olan hastadan ilave ücret alındığı takdirde mevzubahistir. !”
“Davacı özel sağlık kuruluşu ile davalı kurum arasında hangi durumların acil olduğu konusunda davalı kurumun (SGK) muğlak tanımlamaları nedeniyle! acil vakalar hakkında bir anlaşmazlık olduğu!”
“hasta ve hasta yakını bu öneriyi kabul ederek özel hasta statüsünde tedavi hizmeti almış ve bedelini ödemişlerdir !”
“Bu hizmet nedeniyle davacı kuruluş ayrıca davalı kurumdan faturaya bağlanmış herhangi bir ücret talep etmemiştir!”
“Dolayısıyla davalı kurumdan ayrıca tedavi bedelleri talep edilmediğinden hasta veya hasta yakınından ilave ücret alınması durumu gerçekleşmemiştir!”
BİLİRKİŞİ KURULU RAPORU
ANKARA …..ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE
ESAS NO : 2011 / ….
DAVACI : ……… Özel Sağlık Hizm.San.ve Tic.Ltd.Şti
VEKİLİ : Av. Bülent ÖZER
DAVALI : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı / Ankara
VEKİLİ : Av. K. C
DAVA KONUSU : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 31.01.2011
1) DAVANIN ÖZETİ:
Olayın Özeti:
Davalı kurum sigortalısı T.Y.’ın rahatsızlanması nedeniyle 12.07.2009 Pazar günü davacı özel sağlık kuruluşu acil servisine başvurarak tedavisini yaptırmıştır.
Tedavi sırasında davacı özel sağlık kuruluşu acil servis görevlilerinin günlerden Pazar günü olması nedeniyle özel hizmet verdiklerini belirterek muayene, serum, tahlil ve enjeksiyon bedeli olarak hasta sigortalıdan 100,00 TL tutarında para tahsis etmiş, hasta sigortalıyı ertesi gün kontrole çağırmış, ertesi gün hastaya serum takılmış ve bu nedenle hasta sigortalıdan tekrar 45,00 TL. tahsil etmişlerdir.
Bunun üzerine sigortalı hasta T. Y. 14.07.2009 tarihli dilekçesi ile davalı kuruma başvurarak, yapılan tedavi nedeniyle …………Özel Sağlık Hizm .San. ve Tic.Ltd.Şti. ne ait Tıp Merkezinde sigortalı olmuş olmasına rağmen kendisinden toplam 145,00 TL. tedavi ücreti alındığından bahisle şikayette bulunarak gereğinin yapılmasını istemiştir.
Davalı kurum, 23.07.2009 tarih ve 91………. sayılı yazı ile Kuruma ait Sağlık Uygulama Tebliğinin 24.3.3 maddesi ile Başbakanlıkça yayımlanan 2008/13 sayılı genelgenin 8. maddesi hükümlerinden bahsederek davacı kuruluştan olay hakkında görüşlerinin beş iş günü içerisinde iletilmesini istemiştir.
Davacı kuruluşun Mesul Müdürü Dr. F. Y. tarafından düzenlenen ve imzalanan 30.07.2009 tarihli yazıda, “ T. Y. 12.07.2009 Pazar günü gündüz ishal ve kusması olmuş, hasta gece saat 24;00 sıralarında ateşi yükselince (38 derece) Tıp Merkezimize gelmiş, nöbetçi doktor muayene etmiş, acil bir durum olmadığını hastaneye gidebilecek durumda olduğunu, kendisinin bakması durumunda ücret alınacağını söylemiş, hasta sahibi bunu kabul etmiş ve kredi kartı ile ödemesini yapmış. Ertesi gün hasta tekrar geldiğinde SGK mensubu olduğuna dair beyanda bulunmamıştır. Bulunmuş olsa İç Hastalıkları Uzmanı tarafından değerlendirildi.” yönünde cevap verilmiştir.
Davalı kurum tarafından davacı kuruluşa muhatap olarak yazılan 28.08.2009 tarih ve 100…… sayılı yazıda özetle ; “ Kurumumuzla imzalamış olduğunuz 2009 yılı Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 5.1.11 maddesi hükmü uyarınca merkezinize 50.000.00 TL. cezai işlem uygulanmış olup, uygulanan cezai şart bedelinin yazımızın tebliğ tarihi itibariyle 15 gün içerinde banka hesabımıza yatırılmasını ve alındı makbuzunun Müdürlüğümüze gönderilmesini, aksi takdirde yasal faizi ile birlikte tahsil edileceği” bildirilmiştir.
Davacı kuruluş Mesul Müdürü Dr. F. Y. tarafından düzenlenen ve imzalanan 17.09.2009 / 36 tarih ve sayılı yazıda, “Hasta T. Y.’ın şikayetleri bir gün önceden başlamış, Pazar gündüz devam etmiş, gece bulantı ve halsizlik nedeni ile nöbetçi doktora müracaat etmiştir. Bu durum SUT 5.maddesindeki acil haller tanımına uymamaktadır. Kaldı ki bu durumun acil olmadığı kendisine hatırlatılmıştır. Yasal olmayan ve pek fahiş olan cezasının yeniden değerlendirilerek ortadan kaldırılmasını arz ve talep ederim.” şeklinde itiraz cevap verilmiştir.
Davalı kurum davacı kuruluşa muhatap 01.10.2009 tarih ve 121…… sayılı yazısında; “İtirazınız hakkında yapabilecek ayrıca bir işlem olmadığını, SUT 3.2 Kimlik Tespiti maddesi hükmüne uygulandığından, uygulanan cezai işlem bedelinin belirtilen sürede belirtilen hesap numarasına yatırılması nedeniyle yasal faizi ile birlikte merkezinize yapılacak ilk ödemeden mahsup edileceği” bildirilmiştir.
Davacı kuruluş Mesul Müdürü Dr. F. Y. tarafından düzenlenen ve imzalanan 07.10.2009 / 42 tarih ve yazılı yazıda, “Çok fahiş cezanın istenmesi hak ve hukuka uygun değildir. Uyuşmazlığın çözümü mahkemelere aittir. Kurum kendi kendine karar verip paramıza el koymaya hukuken haklı olamaz. Kendini haklı görüyorsa mahkemeye gider ve hakkını alır.” Denilmiştir.
Davalı kurumun 15.04.2010 tarih ve 542………. sayılı davacı kuruluşa muhatap yazısında, “Merkezinize tebliğ edilen cezai şart bedeli 50.000,00 TL. ile yasal faizi olan 750,00 TL. olmak üzere toplam: 50.750,00 TL. hakkedişlerinizden mahsuben kesilmiştir.” denilmiştir.
Dava Dilekçesi (31.01.2011):
Davacı vekili tarafından düzenlenen dava dilekçesinde özetle;
“Sayın vatandaşımız müvekkil merkezin acil servisine başvuruda bulunmuş, hiçbir şekilde SGK mensubu olduğunu söylememiş veya kimlik ibraz etmemiş olarak kendisinde bulunan rahatsızlıkları o sırada acil serviste nöbetçi olan doktora anlatmış ve acil serviste görevli doktor hastaya gerekli tetkik ve müdahalesini yaptığında vatandaşımıza acil bir durumun olmadığını ve isterse yakında bulunan bir devlet hastanesine giderek muayene olabileceğini yok eğer müvekkil merkezde o an nöbetçi olan hekim tarafından özel hasta statüsünde tedavi olmak isterse 145,00 TL.özel ücret ödenmesinin gerektiğini söylemiştir.
Hasta vatandaş, tüm bunları dinlemiş ve hala SGK mensubu olduğunu söylemeyerek özel olarak muayene ve tedavi olmak istediğini belirtmiş ve o anki hekim hastaya gerekli tedavileri özel muayene olarak ( acilde değil ) yaparak hastayı tedavi etmiştir. Hastada bunun karşılığı olan 145,00 TL.yi kredi kartı ile Sağlık Merkezine ödemiş ve sağlıklı bir şekilde evine dönmüştür.
Bunun sonucu olarak SGK’na herhangi bir ödeme talebi yapılmayıp, fatura kesilmediğinden dolayı SGK ‘da müvekkil merkeze bu işlem nedeniyle herhangi bir ödeme yapılmadığından SGK’nın hiçbir maddi zararı söz konusu olmamış olup, mevcut sözleşmeye de aykırı bir durum söz konusu değildir.
Sayın davalı kurum, sanki davalı kurumu milyonlarca TL.zarara uğratmış bir sağlık merkezi imişiz gibi müvekkil merkeze 50.000,00 TL. ceza kesmiş ve faiziyle birlikte 50.7500,00 TL. yi sağlık merkezinin diğer SGK’lı vatandaşlara verdiği hizmetlerin karşılığı olan hak edişinden kesmiş, sebepsiz zenginleşme yolunu seçmiştir.
Sözleşmeye aykırılık, SGK mensubu olup da gerçekten acil servise başvurup acil olduğu kesin olan hastadan ilave ücret alındığı takdirde mevzubahistir.
Ayrıca bahsi geçen sözleşme nerdeyse her yıl birkaç defa değişmekte olup 06.11.2009 tarihinde sözleşme Zeyilname-2 ile değiştirilerek cezalarda indirim yapılmıştır.
Müvekkil merkezce SGK mensubu bir vatandaştan ilave ücret alınmadığı gibi davalı kuruma fatura edilmeyen ve müvekkilce SGK’lı olup olmadığı bilinmeyen bir hastaya verilen sağlık hizmetinin karşılığı alınan özel ücretin sözleşmeyle ne ilgisinin olduğunu anlayabilmiş değiliz.
Sayın davalının hiçbir yargı kararına dayanmayan eylemi fiili bir durumdur. Zira SGK itilaflı olan ve yargılamayı gerektiren bir hususta tek taraflı olarak işlem yapmakta ve müvekkilin alacaklarına tek taraflı keyfi ve mesnetsiz işlemi ile el koyacağını bildirmekte ve müvekkil kurumun hak edişlerinden haksız bir şekilde kesmektedir.
Uygulanan 50.000,00 TL. tutarındaki cezai işlem, 818 sayılı B.K.nın 19,20 ve 21 maddelerine açıkça aykırıdır. Yargıtay kararlarında elde edilen menfaat ile uygulanan ceza arasında orantı olmasının gerektiği kararları mevcutken, müvekkil merkeze uygulanan ceza tamamen hukuki dayanaktan yoksun ve haksızdır.
Sayın mahkemenize arz etmeye çalıştığımız nedenlerle, davalı kurum tarafından haksız olarak düzenlenen para cezasının olmadığının tespiti ve iptaline yönelik olarak ivedilikle uygulanan işlemin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmemiz zarureti hasıl olmuştur.
Sonuç olarak; Davalı SGK ‘nın cezai şart işleminin hukuka aykırı olarak tesis edildiğinin menfi tespiti ile ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve işlemin iptali ile müvekkil merkezin hak edişinden kesilerek tahsil edilen 50.750,00 TL’nin tarafımıza mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi”
Arz ve talep edilerek işbu menfi tespit davası açılmıştır.
Cevap Dilekçesi (21.03.2011):
Davalı kurum vekili tarafından düzenlenen cevap dilekçesinde;
“2009 yılı (SUT) Sağlık Uygulama Talimatının “Kimlik Tespiti” başlıklı 3.2.maddesinde;”(1) Sağlık kurum ve kuruluşları, Kurum sağlık yardımlarından yararlandırılan kişilerin müracaatı aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinde sonra) nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya verilmiş ise Kurum sağlık kartı belgelerinden biri ile kimlik tespiti yapacaktır. Kimlik tespiti yükümlülüğünü yapmayan ve bu nedenle bir başka kişiye sağlık hizmeti sunulmasını nedeniyle Kurumun zarara uğramasına sebebiyet veren sağlık hizmeti sunucularından uğranılan zarar geri alınır.”
SUT’un “İlave Ücret Alınmayacak Sağlık Hizmetleri” başlıklı 24.3.3. maddesinde; “Acil servislerde sunulan sağlık hizmetleri için herhangi bir ilave ücret alınamaz.”
Başbakanlığın 2008/13 sayılı Acil Sağlık Hizmetlerinin Sunumu konulu Genelgenin 8.maddesinde; “ Acil vakalarda acil sağlık hizmetlerinden yararlananlardan sosyal güvencesi bulunan kişilerin hizmet bedeli ilgili sosyal güvenlik kurumundan tahsil edilecek ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 73. fıkrası gereğince hastadan ayrıca ücret farkı talep edilmeyecektir.”
Denilmektedir.
Adı geçen İl Müdürlüğümüzce sigortalıdan alınan şikayet dilekçesi sonrası ilgili tıp merkezinin yazılı savunması istenilmiş ve 2009 yılı Özel Sağlık Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 3.1.3.1. ve 5.1.11 maddelerine aykırı fiil nedeniyle 28.08.2011 tarih 10045190 sayılı yazımızla 50.000.00 TL. cezai şart uygulanmıştır.
Uygulanan cezai şart miktarının sözleşmenin 5.1.11 maddesinde Zeyilname-II ile yapılan cezai şartın 5.000,00 TL. olması gerektiği ile ilgili davacı iddiasının, uygulanan cezai şart Zeyilname-II öncesinde uygulanmış ve davacıya 07.09.2009 tarihinde tebliğ edilmiş olması nedeniyle kabulü mümkün değildir.
“Kurumumuz işlemi yasal ve yerinde olup yersiz davanın reddi gerekir.”
Şeklinde cevap verilmiştir.
Hususları davanın özetini oluşturmaktadır.
II ) BİLİRKİŞİ KURULUNA VERİLEN GÖREV:
Sayın mahkemenin 07.04.2011 tarihli ara kararında belirtildiği üzere;
Tarafların iddia ve savunmaları dikkate alınarak bir rapor düzenlenmesidir.
III ) İNCELEME VE DEĞERLENDİRME :
Dava, davalı kurumun sağlık kuruluşuna uygulamış olduğu 50.000,00 TL tutarındaki cezai şart işleminin hukuka aykırı olarak tesis edildiğinin menfi tespiti ile ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve işlemin iptali ile müvekkil merkezin hak edişinden kesilerek tahsil edilen 50.750,00 TL ‘nin tarafımıza mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi talebine ilişkindir.
İlgili Mevzuat ve sözleşme Hükümleri:
Davalı kurumun davacı sağlık kuruluşuna uyguladığı cezai işlemin dayanağı, taraflar arasında 2009 yılı için imzalanmış olan Özel Sağlık Hizmet Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 3.1.3.1. ve 5.1.11 maddeleri hükümleridir.
Anılan sözleşmenin “Muayene, tetkik ve tedavilerde ilave ücret talebi” başlıklı 3.1.3.1 iadesi hükmünde; “Sağlık hizmeti sunucusu, (SUT 24.3.3) numaralı maddesinde ilave ücret alınmayacağı belirten sağlık hizmetleri dışında sunduğu muayene, tetkik ve tedavi amacıyla yapılacak her işlem öncesinde, hasta veya hasta yakınının yazılı onayını alarak; Kurumca ödenecek ücret dışında Kurumca belirlenen ilave olarak alınabilecek oranı geçmemek kaydıyla ilave ücret talebinde bulunabilir. İşlemlerden önce yazılı onay alınmadan, işlemler sonrasında herhangi bir gerekçe ileri sürerek ilave ücret talebinde bulunulması veya Kurumca belirlenen orandan fazla ilave ücret alındığının tespit edilmesi halinde bu sözleşmenin (5.1.11) numaralı maddesine göre işlem yapılır.” denilmiştir.
Sağlık Uygulama Talimatının “İlave Ücret Alınmayacak Sağlık Hizmetleri” başlıklı 24.3.3. maddesi hükmünde ; “Acil servislerde sunulan sağlık hizmetleri ile acil haller nedeniyle sunulan sağlık hizmetlerinden ilave ücret alınmayacağı” belirtilmiştir.
Aynı sözleşmenin cezai şartın uyguladığı tarihte yürürlükte olan “Cezai Şartlar” başlıklı 5.1.11 maddesi hükmünde; “Bu sözleşmenin (3.1.3.1) numaralı maddesinin ihlal edilmesi durumunda 50.000,00 TL.(Ellibin)… cezai şart uygulanır.” denilmiştir
Sağlık Uygulama Talimatının “ Kimlik Tespiti” başlıklı 3.2. maddesinde;”(1) Sağlık kurum ve kuruluşları, Kurum sağlık yardımlarından yararlandırılan kişilerin müracaatı aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinde sonra) nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı pasaport veya verilmiş ise Kurum sağlık kartı belgelerinden biri ile kimlik tespiti yapacaktır. Kimlik tespiti yükümlülüğünü yapmayan ve bu nedenle bir başka kişiye sağlık hizmeti sunulması nedeniyle Kurumun zarara uğramasına sebebiyet veren sağlık hizmeti sunucularından uğranılan zarar geri alınır.” hükmü yer almaktadır.
Sözleşmenin 5.1.11. maddesindeki cezai şart miktarı 06.11.2009 tarihinde yapılan değişiklikle; “Bu sözleşmenin (3.1.3.1) numaralı maddesinin ihlal edilmesi durumunda bir fatura döneminde uygulanacak ceza tutarı toplamda uygulanacak olan cezanın 5 (beş) katını geçmemek üzere; ilave ücreti alınan her bir hasta için, cezanın tebliğ edildiği tarihten önceki son 6 (altı) aylık fatura ortalaması;
-0 (sıfır) – 100.000,00 TL. (yüz bin) ye kadar olan sağlık hizmeti sunucuları için 5.000,00 TL.(Beş bin),
-100.001 TL. (Yüz bin bir) – 5000.000,00 TL.(Beş yüz bin) arası olan sağlık hizmeti sunucuları için 7.5000,00 TL.(Yedi bin beş yüz),
-500.001,00 TL. (Beş yüz bin bir) – 1.000.000,00 TL.(bir milyon) arası olan sağlık hizmeti sunucuları için 10.000,00 TL.(On bin),
-1.000.001 TL.(Bir milyon bir) ve üzeri olan sağlık hizmeti sunucuları için 15.000,00 TL.(On beş bin) tutarında,
….
Cezai şart uygulanır.”şeklini almıştır.
Dava konusuna kaynaklık eden olay incelendiğinde;
Hasta T. Y. davacı özel sağlık merkezine şikayet dilekçesinde belirttiği üzere saat: 17;00 sıralarında başvurmuş, özel sağlık merkezi acil servis görevlileri Pazar günü özel hizmet verdiklerini belirtmiş, hasta ve hasta yakını da durumları kendilerine göre acil olduğu gerekçesiyle bu durumu kabul etmişlerdir.
Davacı özel sağlık merkezi Mesul Müdürü Dr. F. Y. 30.07.2009 tarihli davalı kuruma muhatap yazılı beyanında, “Hasta T. Y. tıp merkezimize gelmiş, nöbetçi doktor hastayı muayene etmiş, acil bir durum olmadığını, kendisine bakması durumunda özel hasta statüsünde olacağını ve ücret ödemesi gerektiğini söylemiş, hasta sahibi bunu kabul etmiş ve kredi kartı ile ödemesini yapmış, ertesi gün tekrar geldiğinde hasta ve hasta yakını SGK mensubu olduğuna dair beyanda bulunmamıştır.” yönünde savunma yapmıştır.
Davacı özel sağlık kuruluşu ile davalı kurum arasında hangi durumların acil olduğu konusunda davalı kurumun muğlak tanımlamaları nedeniyle acil vakalar hakkında bir anlaşmazlık olduğu, davacının acil vaka olarak faturalandırdığı pek çok vakanın acil olmadığı iddiasıyla tek taraflı indirim yaptığı, bu nedenle davacı kuruluşun mağdur edildiği dosya kapsamından öğrenilmiştir.
Bu duruma göre hasta T. Y.’ın durumu davacı kuruluşun nöbetçi hekimi tarafından acil vaka olarak değerlendirilmemiş, tedaviye devam etmesi istenilmesi durumunda bunun özel muayene ve tedavi statüsünde olacağı ve ücret ödemeleri gerektiğini önceden hasta ve yakınına belirtmiş, hasta ve hasta yakını bu öneriyi kabul ederek özel hasta statüsünde tedavi hizmeti almış ve bedelini ödemişlerdir.
Bu hizmet nedeniyle davacı kuruluş ayrıca davalı kurumdan faturaya bağlanmış herhangi bir ücret talep etmemiştir.
Dolayısıyla davalı kurumdan ayrıca tedavi bedelleri talep edilmediğinden hasta veya hasta yakınından ilave ücret alınması durumu gerçekleşmemiştir.
Üstelik davacı kuruluş vekili ve mesul müdürün beyanlarından hasta T. Y.’ın özel hastanede özel hasta statüsünde özel tedavi aldığı sırada SGK dan sağlık yardımı aldığına ilişkin bir beyanda bulunmadığı, kaldı ki bu yönde bir beyanda bulunsa bile özel tedaviyi kabul ettiğinden tedavi ücretini ödemek zorunda olduğu anlaşılmaktadır.
Bu duruma göre olayı 2009 yılı için imzalanmış olan Özel Sağlık Hizmet Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 3.1.3.1. maddesi kapsamında değerlendirilmeyeceği, Sağlık Uygulama Talimatının “İlave Ücret Alınmayacak Sağlık Hizmetleri” başlıklı 24.3.3. maddesi kapsamında da değerlendirilmesinin mümkün görülmediği,
Sağlık Uygulama Talimatının “Kimlik Tespiti” başlıklı 3.2. maddesinin uygulamasının SGK sağlık yardımlarından yararlandırılan kişilerin müracaatı aşamasında söz konusu olacağı, kendisinin SGK sağlık yardımlarından yararlandığını beyan etmeyen hasta ve hasta yakınlarının başvurusu halinde bu maddenin uygulanmasına gerek olmadığı açıktır !!!
2009 yılı için imzalanmış olan Özel Sağlık Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 5.1.11. maddesinin uygulanabilmesi için aynı sözleşmenin 3.1.3.1 maddesi hükmünün ihlal edilmesi yani hasta veya hasta yakınından, işlemlerden önce yazılı onay alınmadan, işlemler sonrasında herhangi bir gerekçe ileri sürerek ilave ücret talebinde bulunulması veya Kurumca belirlenen orandan fazla ilave ücret alındığının tespit edilmesi durumunun ortaya çıkması ve kanıtlanması gerekir. Bunun kanıtlanmasının ise söz konusu tedavi işlemi için hem davalı kurumdan fatura ile aynı tedavi işlemi için ücret talep edilmesi hem de hasta veya hasta yakınından aynı tedavi için işlemler öncesinde yazılı onayları alınmadan işlemler sonrasında ilave ücret talep edilmesi ve alınması gerecektir ki dava konusu olayda böyle bir olay ve böyle bir olayı kanıtlayacak somut ve gerçek belgelerin mevcut olmadığı tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Bu durumda hasta T. Y., davacı özel sağlık kuruluşunda kendi rıza ve kabulü ile özel hasta statüsünde özel muayene ve özel tedavi olarak tedavi ücretini ödediği, bu tedavi için davacı özel sağlık kuruluşu fatura düzenlemek ve tedavi belgelerini ibraz etmek suretiyle davalı kurumdan ayrıca tedavi ücreti talep ve tahsil etmediğinden, Özel Sağlık Hizmet Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 3.1.3.1 maddesi hükmünü ihlal etmediğinden, yani ilave ücret almadığından, Özel Sağlık Hizmet Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 5.1.11. maddesinin ne 06.11.2009 tarihinden önceki ne de bu tarihten sonraki hükümlerinin uygulanma gerekçesi ve olanağı oluşmamıştır.
Buna göre davalı kurumun şartları oluşmayan cezai şart işlemi ile davacı özel sağlık kuruluşundan hak edişlerinden kesinti suretiyle tahsil etmiş olduğu yasal faizi ile birlikte 50.750,00 TL ‘yi yasal faiziyle birlikte iade etmesi gerektiği,
Davalı SGK’nın cezai şart işleminin hukuka aykırı olarak tesis edildiği menfi tespitinin mümkün olduğu,
Kanaatine varılmıştır.
IV} SONUÇ;
Ayrıntıları inceleme ve değerlendirme bölümünde açıklandığı üzere;
Dava, davalı kurumun davacı sağlık kuruluşuna uygulamış olduğu 50.000,00 TL. tutarındaki cezai şart işleminin hukuka aykırı olarak tesis edildiğinin menfi tespiti ile ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve işlemin iptali ile müvekkil merkezin hakedişinden kesilerek tahsil edilen 50.750.00 TL’nin tarafımıza mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi talebine ilişkindir.
2009 yılı için imzalanmış olan Özel Sağlık Hizmet Sunucularından Sağlık Hizmeti Alma Sözleşmesinin 5.1.11. maddesinin uygulanabilmesi için aynı sözleşmenin 3.1.3.1 maddesi hükmünün ihlal edilmesi yani hasta veya hasta yakınından, işlemlerden önce yazılı onay alınmadan, işlemler sonrasında herhangi bir gerekçe ileri sürerek ilave ücret talebinde bulunulması veya Kurumca belirlenen orandan fazla ilave ücret alındığının tespit edilmesi durumunun ortaya çıkması ve kanıtlanması gerekir.
Bunun kanıtlanmasının ise söz konusu tedavi işlemi için hem davalı kurumdan fatura ile aynı tedavi işlemi için ücret talep edilmesi hem de hasta veya hasta yakınından aynı tedavi için işlemler öncesinde yazılı onayları alınmadan işlemler sonrasında ilave ücret talep edilmesi ve alınması gerekecektir ki dava konusu olayda böyle bir olay ve böyle bir olayı kanıtlayacak somut ve gerçek belgelerin mevcut olmadığı tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Bu durumda, hasta T. Y. davacı özel sağlık kuruluşunda kendi rıza ve kabulü ile özel hasta statüsünde özel muayene ve özel tedavi olarak tedavi ücretini ödediği, bu tedavi için davacı özel sağlık kuruluşu fatura düzenlemek ve tedavi belgelerini ibraz etmek suretiyle davalı kurumdan ayrıca aynı tedavi için tedavi ücreti talep ve tahsil etmediğinden, Özel Sağlık Hizmet Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 3.1.3.1 maddesi hükmünü ihlal etmediğinden, yani ilave ücret almadığından, Özel Sağlık Hizmet Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 5.1.11.maddesinin ne 06.11.2009 tarihinden önceki ne de bu tarihten sonraki hükümlerinin uygulanma gerekçesi ve olanağı oluşmamıştır.
Buna göre davalı kurumun şartları oluşmayan cezai şart işlemi ile davacı özel sağlık kuruluşundan hakedişlerinden yasal faizi ile birlikte kesinti suretiyle tahsil etmiş olduğu 50.750,00 TL. yi yasal faiziyle birlikte iade etmesi gerektiği,
Davalı SGK.nın cezai şart işlenin hukuka aykırı olarak tesis edildiği menfi tespitinin mümkün olduğu,
Takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
Görüş ve kanaatine varılmıştır. Saygıyla sunulur.
Emekli Sayıştay Uzman Denetçisi - Tıp Doktoru - Hukukçu
U.B Dr.T.Y Av.F.O
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2006 Sağlık Aktüel