23 Aralık 2024
  • Ankara1°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa5°C
  • Antalya10°C
  • İzmir10°C

SAĞLIKTA ÜCRETLENDİRME NASIL OLMALIDIR ?

Prof.Dr. Paşa Göktaş

01 Şubat 2012 Çarşamba 12:21

 

SAĞLIKTA ÜCRETLENDİRME NASIL OLMALIDIR ?

 

            Tabii ki burada söz ettiğimiz ücretlendirme, SGK tarafından yapılan ücretlendirmedir. Şu anda ülkemizde, sağlıkta ana ödeyici kuruluş SGK’ dır ve tüm ücretlendirme parametreleri, SGK’ ya göre ayarlanmaktadır.

 

A)   Fark Alınabilecek İşlemler Belirlenmelidir

Sağlık alanında, tüm işlemlerin ücretsiz hale getirilmesi olanaksızdır. Bunu hiçbir ülke başaramamıştır. Bunu hedefleyen politikalar ve uygulamalar, ülkelerin daha fazla çıkmaza sürüklenmesine neden olmuştur. Görünen odur ki, ülkemizde de başını Sayın Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ ın çektiği aşırı popülizme dayalı “Her şey ücretsiz olsun” politikası, sağlık giderlerini karşılanamaz düzeylere yükseltmiştir. Artık bu politikanın da sonuna gelindiğini ve iflas ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

         Bu durumda, sağlık alanında hizmet sunulan işlemlerin farklı kategorilere ayrılması ve buna göre fiyatlandırılması birinci adımı oluşturacaktır.

 

a)- Birinci grup işlemler, temel düzeyde ve yapılması zorunlu işlemleri kapsamalıdır. Genelde bu tür işlemler, rutin ağırlıklı işlemler olacaktır ve her durumda zorunluluk özelliği bulunan işlemler olacaktır. Bu işlemler ücretsiz olmalıdır.

 

b)- Zorunluluk niteliği tartışılabilecek bazı işlemler, belirli oranda katkı payları ile sunulabilir.

 

c)- Bir kısım işlemler ise, SGK’ nın ödeme kapsamı dışına çıkarılmalıdır. Bu işlemler ücretli olacaktır.

 

O halde SGK, işlemler bazında zorunlu olan, sınırlı zorunluluk taşıyan ve zorunluluk taşımayan işlemleri belirleyerek, ödeme yaklaşımını ortaya koymalıdır.

 

B)   Fark Alabilecek Kuruluşlar Belirlenmelidir

Hangi kuruluşların fark alabileceği belirlenmelidir.

 

a) Özel kuruluşların tümü fark alabilmelidir. Çünkü, onların personel ücretlerinin karşılanması, kira, vergi gibi subvansiyon avantajları bulunmamaktadır. Tüm giderleri kendileri karşılamak durumundadırlar.

Özel kuruluşların ne oranda fark alabileceği konusunda sınır koymak anlamsızdır. Çünkü, her kuruluşun maliyetleri ve giderleri birbirinden farklıdır. Kendi maliyet dengelerine göre, fark oranını kendileri belirleyebilmelidirler. Gerisi, vatandaşın tercihine bırakılmalıdır.

SGK, yalnızca hastanelerle değil, tüm özel sağlık kuruluşlarıyla (belirli kalite standartları taşıyan) sözleşme yapmalı ve gerisini vatandaşın özgür tercihine bırakmalıdır.

 

b) Üniversite hastaneleri de fark alabilmelidirler. Çünkü onlar da farklı hizmet üretmek misyonuyla karşı karşıyadırlar. Fark oranı konusu tartışılabilir.

 

c) Eğitim ve araştırma hastaneleri de, bazı işlemlerden fark alabilirler.

 

d) Genel hizmet amaçlı devlet hastaneleri, fark almayabilirler. Ya da zorunlu işlemler dışındaki bazı işlemlerden fark alabilirler. Fark oranları sınırlandırılabilir. Ancak bu hastaneler, temel ve zorunlu düzeydeki sağlık hizmetlerinden fark almamalıdırlar ve bu tür işlemler ücretsiz olmalıdır.

 

 

 

 

C)   Fark Ödeyebilecek Sigortalılar Belirlenmelidir

Önemli bir durum da, hangi tür sigortalıların fark ödeyeceği konusudur.

 

a) Ödeme gücü olmayanlar ve SGK tarafından sağlık prim ödemesi üstlenilen kesim, fark ödememelidir. Bilindiği üzere, şu ana kadar bu kesim genellikle yeşil kartlılar içinde bulunmaktaydı.

Tabii ki fark ödememe kuralı, zorunlu işlemler için geçerlidir.

        

b) Geri kalan sigortalılardan, asgari ücretle çalışanlar da fark ödememelidirler.

 

            c) Asgari ücretin üzerinde geliri olan kesim için, Almanya ve diğer bazı ülkelerde olduğu gibi, gelir düzeyine paralel prim ödemesi ve yine gelir düzeyine paralel fark ödenesi kuralı getirilebilir.            

            Tabii ki bu durum, titiz ve detaylı bir çalışmayı gerekli kılmaktadır.

 

SONUÇ

Yukarıda belirtilen görüşler, sağlık sisteminde üretilen hizmetlerin, ülkemizin ve toplumumuzun yararına uygun, aynı zamanda da gerçekçi ve adaletli biçimde ücretlendirilmesiyle ilgili, farklı ve önümüzü açabilecek bir yaklaşım getirmek amacıyla ortaya konulmuştur.

Bu çerçevenin detaylandırılması ve zenginleştirilmesinin gerekliliği ortadadır. Bu alanda gecikme ise, ülkemize çok şey kaybettirecektir.

Ama kesin olan şudur ki, son 7-8 yıldanberi sürdürülen, sağlıktaki popülist politika tıkanmıştır ve artık sürdürülemez hale gelmiştir. SGK’ nın ve ülkemizin kendisini toparlaması için, yukarıda belirtilen planlar doğrultusunda, çalışmaların hızlandırılması gerekli görülmektedir.

 

 

 

                                              

                                                                                                               01.02.2012

                                                                                         Dr. Paşa Göktaş

          

Yorumlar