16 Kasım 2024
  • Ankara11°C
  • İstanbul11°C
  • Bursa11°C
  • Antalya16°C
  • İzmir14°C

SAĞLIKTA TERSİNE RÜZGÂR…

Dr. Feza Şen

04 Ekim 2019 Cuma 17:31

Yıllarca çabalayıp yaşatmaya çalıştığın, çalışanlarına ekmek kapısı yaptığın, hastalarına umut, sağlık gülümseme olduğun hastanen ya da tıp merkezin yarın olmayacaksa esen rüzgar seni nereye götürmektedir...

15 Şubat 2008 tarihinde bir gece de planlama denilen bol fırtınalı günleri yaşayan özel sağlık sektörü, oynak bir ekonomik ortamda, son 12 yıldır artmayan SUT fiyatlarına ve en az 4 kat artan döviz ve asgari ücret maliyetlerine rağmen ayakta kalma yarışı verirken;

► Öncelikle küçük özel hastaneler ile afiliye özel hastaneler başta olmak üzere tüm özel hastane yatırımcılarının aklını karıştıran, 31.05.2019 tarihli Özel Hastaneler Yönetmeliğinde yapılan değişiklikler ile ilgili 11 ayrı hususun iptali için Danıştay’a başvurmasının ardından;

► 28.09.2019 tarihinde Özel Hastaneler Yönetmeliğinde yapılan değişimler için sektöre bir umut olabilir mi derken;

► 01.10.2019 tarihinde Ayakta Teşhis Ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte yapılan köklü değişim ile özel sağlık sektöründe yaşanan sarsıntının büyüklüğü ölçülememekte…Görünen odur ki son 12 yılda yapılan yaklaşık 30 yönetmelik değişikliği sonrası farklı esmekte bu rüzgâr…

Önce teşvik edildik….

15 Şubat 2008 tarihinde planlama sonrası ilgili yönetmeliklerde yapılan değişimler ile Tıp Merkezi ve Polikliniklerin dört yıl içinde değişimlere uyumu istenmiş,

► 2013 yılında aynı yönetmelikte yapılan değişimle Tıp Merkezlerine A veya B tipi olabilme hakkı tanınmış, A yada B tipi olanlara teşvik olarak 2-3 kadro Bakanlık tarafından verilmiş ve

► Ayrıca Dal Merkezi tanımı ortadan kaldırılmış ve en az 4 kadroya ulaşmaları kadro teşviği ile sağlanmıştı.

Özel Hastaneler açısından da yatak sayıları önce en az 25’e çıkarılmış sonrada hastane olma şartı 100 yatak olma kriterine bağlanarak büyümeleri teşvik edilmiş hatta

► 2015 yılında yatak sayısı 75’den az olan hastanelerin 75 yatak olmayı istemeleri halinde yatak artırımları sağlanmış ve 25 kadroya ulaşana kadar hekim kadrosunu da Bakanlık teşvik edici olsun diye kendilerine verilmiş,

► Tıp Merkezlerini satın almak yolu ile ulaştığı her 16 hekim kadrosu için hastane yatak kapasitesine 50 yatak daha ilave edilmesine izin verilmişti.

Şimdi ise teşvikler kalktı, artık kadronu kendin bul dönemi…

Özel Hastanelerde 31.05.2019 tarihinden sonra;

► Birleşmesi halinde ilave edilen her 16 kadro için 50 yatak daha ilave edilmesine izin verilmiyor,

► 75 yatak ve altı olan hastanelerin talebi halinde bile 75 yatağa çıkmasına izin yok,

► Devir yolu ile alınan ünite ve merkezlerin başka bir özel hastaneye devrine izin verilmiyor,

► Yoğun bakım yatak sayısı toplam yatak sayısının % 30 ve üzeri olan hastanelere verilen iki senelik süre içinde uyumu istenmekte; Oysa bu yatak artırımları, özellikli tıbbi merkez kurulmaları planlama izni ile olmadı mı, belirlenen standartlara göre alınan ventilatörler başta olmak üzere çöp olacak bir çok tıbbi cihazlara giden dövizler ülke parası değil mi… Toni, Joni cihazın parasını aldı, planlama ile yapılan mevzuat değişimlerine güvenerek cihaz yatırımı yapan ahmet, mehmet ise bugün hala bankaya borçlu…

► 2547 sayılı yasaya göre planlamaya dâhil bir kuruluşta çalışan akademisyenler bile artık Özel Hastanenin kadrosu varsa çalışabilecek. Yani aynı hekim 2 boş kadroyu dolduracak,

► Vakıf Üniversitesi iseniz ön izinlerinizin devrine izin var ama geçici 1 madde kapsamında ön izin almadıysanız süreniz dolunca ruhsat hakkınız yok olmakta…

► Ama 75 yatak ve altı hastaneler ile birleşen daha büyük Özel Hastanelere kadro ve yatak artışı teşviki var… Üniversite ile birlikteliklerde sınır 150 hasta yatağı iken gelinen noktada 300 yatak gündemde…

Sizce verimlilik nerede… Niye bu kadar fiziki büyüme teşvik edilmekte…

01.10.2019 tarihli Ayakta Teşhis Ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte ile

Tıp Merkezleri;

► En az 2000 m2 alanda ve müstakil bina da olabilecek.. Oysa aynı yönetmeliğe göre zorunlu alanlar toplamı tam kapasite ile yapsanız ve cerrahi olsanız bile 1200-1300 m2 alan yetmekte ise peki neye göre 2000 m2 ve üstü istenmekte…

► En az 10 uzman kadro şart, neye göre ilk yönetmelikte 4 ana branş derken bir açıklama vardı, sonra 4 uzman hekim şimdi 10 uzman hekim isteniyor, bilimsel açıklama nedir?

► 10 yıl önce istenen yönetmeliğe göre A ve B olmayı yönetmelik şart koştu diye seçtiniz ama yetmez şimdi de yönetmelikte A ve B yok ve Tıp Merkezi var, Tıp Merkezi olarak yeni yönetmeliğe göre ruhsat almazsan birim, hekim kadrosu ve/veya ünite ekleyemezsin…

► Ayrıca acil sezeryana, laporoskopik kese ameliyatına, gözde vitrekromi yapmaya izin yok, cerrahi listede yer alan (*) işaretli olan operasyonlar B ve C merkezlerde yapılamaz,

► Bir de yarın ya da öbür gün SGK ile yapılan Sağlık Hizmeti Alım Anlaşması ile neler olacak düşüncesi…

Ayrıca estetik işlemler hususu da önemsenmeli.

► Özel sağlık kuruluşlarında hekimlerin yaptığı estetik uygulamalar ile ilgili düzenlemeler yaptıkça, hekimlerin bu uygulamalarını anlatmalarına “bu reklamdır” diyerek izin vermedikçe; gelinen noktada legal işler belediye ruhsatı ile merdiven altına kaydı… Basından okuyoruz “yüzünde iz kalan bir hemşire” haberi sonrası sağlık bilgisi olan bilinçli biri bile oralardan hizmet alabiliyor... 

Ben; bile bu işlemi duyunca kendimi sorumlu tuttum, keşke bu konuya daha fazla yazarak dile getirseydim diye…

Sağlığa GSYIH’ dan % 10 civarı ayıran ülkeler de durum nedir…

Bu hususta OECD her yıl “Bir Bakışta Sağlık” başlığında bir rapor yayınlamakta.. Bu raporun 2018 versiyonu diyor ki;

► “… yapılan ameliyatların gün içerisinde sunulan operasyonlar olarak uygulanmasını ve mümkünse aynı gün hastaların hastanelerden taburcu edilerek gerekiyorsa evde bakım hizmetleri ile gereken sağlık bakımlarının evde yapılmasını,

► Ameliyat sonrası yapılan kontrol tetkiklerin hastanın taburculuğu sonrası birinci basamak tesislerde yapılması…”

Kaynak:(https://ec.europa.eu/health/sites/health/files/state/docs/2018_healthatglance_rep_en.pdf)

Uygulamaları gözden geçirerek daha güvenli sistemler üretmeliyiz geleceğe…

Sosyal Güvenlik Kurumu; butik hizmet üreten ve kendine yeten sayıda personelle çalışan Tıp Merkezlerinden 400 TL bedelle Apandisit ameliyatı ekonomik ücretle hizmeti alabilirken, bu merkezlere gelen hastalar daha ödenebilir cepten katkılar koyarken devasa büyüklükteki sağlık kuruluşlarından aynı işi daha maliyetli alacak kadar zengin mi bu ülkenin ekonomisi..  

► Sağlıkta Dönüşüm Programı ile amacımız hastaların finansal risklerden korunması daha az cepten katkı vermesi değil mi?

SGK; “sıfır” bedelle Tıp Merkezlerinden muayene hizmeti almakta…

► Tıp Merkezlerine her bir muayene için SGK’dan ortalama 24 TL almakta. Bu muayeneye gitmek için hasta 15 TL SGK’ya ödemekte. SGK kasasından çıkan her bir muayene de 9 TL.

► Ve bu merkezde ortalama 40 kişi asgari ücretle çalışıyor ve bu merkez ayda yaklaşık 4000 muayene yapıyor; her bir muayene için kamuya geri ödenen stopaj bedeli 3,20 TL, SGK payları ise 8,82 TL olmakta…

► Kamu kasasından yaklaşık 9 TL çıkmakta ama özel sağlık kuruluşu bu işlemi yaptığı için vergisi hariç 12,02 TL bedeli kamuya geri ödemekte…

Geldiğimiz nokta yine başlangıç.. Önceliğimiz güçlü bir koruyucu ve tedavi edici hizmet sunan 1. Basamak hizmetlerinin güçlendirilmesi…  Bu sonuçta hem fikirsek gelelim 2.duruma;

► Tedavi edici hizmetlerin için 2017 yılında 2. Ve 3. Basamağa başvuru 483 milyon iken yatan hasta sayısı 13,7 milyon ise yani 2. Ve 3. Basamak tedavilerin % 75’i ayakta yapılıyorsa;

► Daha çok sayıda, butik hizmet veren, her vatandaşa mahallesinde tedavi olanaklarını sunan, ilgili denetimlerde hasta güvenliği sağlanmış olan adı ister özel hastane olsun ister tıp merkezi olsun bu yapıları teşvike etmek yerine neden fiziki büyümeye teşvik ediliyoruz…

► Dünya sağlık sistemi 3 veya 4. Basamağı mı tercih etmeyi seçiyor…

Müstakil olmadığı ve büyük bir bina kompleksi ile fiziken ilişkili olduğu için B tipi olarak ruhsatlandırılan; hasta güvenliği açısından standartlara uygun ameliyathanesi olan, yaklaşık 4 yıldır cerrahi komplikasyonu olmadan laparoskopik kese, tiroid, fıtık vb ameliyatları sorunsuz yapan bir merkez;

► Bugün mevzuat değişikliği nedeniyle bu işlemleri yapamayacak hale geliyorsa bu merkezin haklarını tazmin edebilecek bir hukuk var mı?

AB ülkelerinde kazanılmış hak kavramının daha geniş yorumlandığı görülmekte ve “haklı beklenti” sayılan hallerin varlığı da belirli durumlarda kabul edilmektedir.

► “Haklı beklenti; idarenin ister bir taahhüt, isterse uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun, bireylerin bir çıkarları ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etmelerini ifade eder.”

Dolayısıyla kazanılmış hakların yönetmeliğin ilgili maddelerinde geçici hakların durumunun tarif edilmemesi çeşitli hukuk davalarına yol açacak gibi durmakta…

Bu vatan, bu ülke bizim, şahsımız için talebimiz de yok… Ama ülkenin sağlık giderlerini prim ve vergiler ile ödüyorsak “kamu yararını gözeten” ülke adına ekonomik ve verimli sonuçları üreten bir yere kadar yatırım yapmış bu Tıp Merkezleri de 75 yatak altı Özel Hastaneleri de yaşatarak büyütmeliyiz…

Sanayicilerin güzel bir sözü var.. Hep ARGE ile gelişmeyin sonuçları pahalı olur,

ÜRGE (mevcut oluşmuş piyasadaki ürünü geliştirme) kısa vadede daha karlı sonuç verir diye…

Saygılarımla…

Dr. Feza Şen
0 532 277 88 27
Mail:   [email protected]   &   [email protected]
Web:   www.fezasen.com

 

Sağlık Aktüel - www.saglikaktuel.com

saglikaktuellogo-001.png

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Sağlık Aktüel’e (www.saglikaktuel.com) aittir. İzin alınmadan aktif bağlantı kurulsa bile içerik kullanılamaz. Yapılan alıntılar için 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 36. maddesi uyarınca yasal işlem uygulanacaktır. 

Yorumlar